İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Sibir Hanligi
 


SİBİR  HANLIĞI

Sibir Adı veSibirya'nın Eski Tarihi

 Sibirya'da paleolitikdevirden kalma 40 bin sene öncesine ait ilk insan izlerine Obi ve Yenisey nehirleriyleBaykal gölü civarında raslanılmıştır. Neolitik devir eserleri ise Sibirya'nınbütün bölgelerinde mevcuttur.

M.Ö. 3 bincivarında, Sayan ve Altay dağları eteklerinde, hayvan besleyen ve madencilikleuğraşan Avrupaî ırka mensup kavimler oturuyordu ki, bu devreye Afanasyev kültürüadı verilmektedir. M.Ö. 2 bin senelerine ait Andronov kültürü devrindeki insanlar,Ural'dan Baykal'a kadar uzanan sahalarda hayvancılık, ziraat ve madencilikle meşgulidiler. Bu kavimlerin, Hunlar'ın ataları olduğu tahmin edilmektedir.

M.Ö. 2 binyılları sonlarında, güney-doğudan gelen Mongoloid ırkın nüfuz ettiği, 1. bininsonlarında da demir işçiliğinin başladığı görülmektedir. Bu devrin ikinciyarısından kalma zengin Kurgan-mezarlar mevcuttur (Pazırık ve hayvan stili).

Tarihî kaynaklardam.s. XIII. y.y.'dan itibaren karşılaşılan "Sibir" (sonraları"Sibirya") sözü, m.s. I, II. yy'larda Asya ve Doğu Avrupa tarihinde mühimrol oynamış olan "Sabir" Türkleri'nden kalan bir isim olmalıdır. Sabirler,V. Yüzyılda İdil boyunca Hazar Denizi'ne yakın sahaya inmişler, bir kısmıKafkaslar'ı aşarak Anadolu'ya kadar yayılmışlardı.

Bu Türkkavminin adı, Obi ile Ural dağları arasında bulunan Fin-Ugorlar tarafından dabenimsenmiş ve yaşatılmış olmalıdır. Rus kaynaklarında "Sibir" adınaancak 1483'ten itibaren rastlanmaktadır. "Sibir", adiyle önceleri, yalnız Obinehrinin orta ve aşağı kısmı kastedilmişken, Rus hâkimiyeti genişleyip, İrtişboyuna ve Baykal gölüne doğru yayılınca, bu isim onlara da şamil oldu; nihayetKamçatka'ya kadar uzayan bütün Kuzey Asya "Sibir" adını aldı. 

Sibir Hanlığı

İrtiş boyu, m.s. I.yüzyıldan beri çeşitli Türk-Kıpçak boylarının yaşadıkları bir saha idi.Sibir'in doğu kısmında hâkimiyet süren İnal adlı bir Kırgız hanı, Çingiz'e tabiolduktan sonra, burası Moğol İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi, sonralarıise Coçi (Cuci) Ulusu'na ve dolayısiyle Altın-Ordu'ya bağlandı.

Altın-Ordu'nunparçalanmasından sonra kurulan (batı) Sibir (Sibirya) Hanlığı'nın bilinen ilkhükümdarı, Mamık oğlu Taybuğa'dır. Çingiz ona, İrtiş, Tobul, İşim ve Turaırmakları boyunu verdi; bu hanlığın merkezi, bugünkü Tümen şehri (veya ona yakınbir yer) olsa gerektir; o zamanki adı "Çinki" (veya Çimki)-Tura idi.Sonraları buraya sadesce "Tura" denmiştir.

Taybuga'dan sonra oğlu HocaHan sonra da onun oğlu Mar Han tahta çıkmıştır. Kazan Hanlığı'na bağlı küçükbir beyliğin başında bulunan Opak'ın kız kardeşi ile evlenen Mar Han, aralarındaçıkan mücadelede ölünce, Mar'ın oğulları Opak'ın sarayına alınmış ve SibiryaHanlığı bunun idaresine geçmiştir. Mar Han'ın torunları Muhammed ile Angışkaçarak dedelerinin memleketini ellerine geçirmişlerdir. Muhammed Han, eski merkezibırakarak, dana emin bir yer olan, İrtiş nehri üzerindeki (bugünkü Tobolski'nin 17km. yukarısında) "İsker" (İskir veya Kışlak) şehrini başkentyapmıştır. Bu ailelerin sonuncusu olan Yadigâr'ın saltanatı, Kazan Hanlığı'nınRuslar tarafından istilâsı zamanına rastlar.

Batı'daki en kuvvetlikale olan Kazan'ın düşmesinin (1552), Sibirya'ya büyük tesiri olmuştur. Bu durumkarşısında Yadigâr Han, bir taraftan, yaklaşan Rus tehlikesini hafifletmek, diğertaraftan, güneydeki Türk Kazak-Kırgız bozkırlarından gelen hücumlara karşıkoyabilmek maksadiyle 1555'te Moskova'ya elçiler göndererek Rus Çarı İvan'ıbaşarısından dolayı tebrik etmiş ve kendisinin de onun tabiiyetine girmek istediğinibildirmiştir. Bunun üzerine Moskova elçisi İsker'e gelmiş ve 1556'da Moskova'yadönüşünde Yadigâr'ın bir elçisi ona refakat etmiş ve 1557'de karşılıklıelçiler gidip gelmiştir.
Bu sıralarda Yadigar, Sibir'de hakimiyet sürebilmek için, bazı bozkır hanlariylemücadeleye tutuşmuştu. Yadigâr'ın en büyük rakibi Çingiz sülâlesinden Şibanneslinden olduğu rivayet edilen Küçüm Han idi.
 
Küçüm Han

1556'dan az sonraKüçüm ile Yadigâr arasında mücadele başladı ve 1563'te, İrtiş nehri üzerindeki"İsker" şehri ve Batı Sibir Hanlığı'nın idaresi Küçüm'ün elinegeçti.

Küçüm Han, İrtişboyundaki Türk (Tatar) kavimleri, Şaman dininde olup eski âdetlerine bağlı idiler.Küçüm Han, Buhara Hanı Abdullah Han'a müracaat ederek, İsker şehrine, İslâmiyetiöğretecek hocalar gönderilmesini rica etti; bunun üzerine Buhara tarafından bazı dinâlimleri ve şeyhler geldi ve İslâmiyetin yayılmasına yardım ettiler.

Türk uruğlarınınbir kısmı, hele İrtiş ve Obi nehirleri ile Altay dağlarına yakın sahadakiler yinede şamanlıkta kalmışlardır. Küçüm Han'ın gayreti sayesinde İsker şehri vecivarı ahalisi oldukça yüksek bir medeniyet seviyesine çıkabildiler. Fakat, hanın buhayırlı faaliyeti Rus hücumu ile sekteye uğradı ve han, medeniyeti yaymak yerine,memleketini Ruslar'a kaptırmamak için savaşmak zorunda kaldı.

Ugar (Ugra) Ülkesine Rusların Girişi

Novgorod'dan gelen Ruslar'ın kıymetli kürkler arayarak, 1032'de Urallar'a kadar vardıkları, fakat"Yugralar"ın hücumuna maruz kalarak çekildikleri biliniyor. Bundan sonra uzunzaman Novgorodlular'ın "Yugra"ya karşı hareketlerinden bahsedilmiyor.

Fakat tabii bu yıllariçinde Ruslar bu bölgedeki hedeflerinden tamamen vazgeçmiş değillerdi nitekimToktamış Han'ın 1391'de Betkuk adlı bir Tatar başbuğunu gönderip Vyatka şehrindekiRuslar'a hücum ettirmesi, Tuktamış Han'ın Kama boyunu Rus tehlikesinden korumakistediğini göstermektedir. Fakat Altın-Ordu'nun yıkılması üzerine, Ruslar'ınUrallar'a doğru yayılmalarını durduracak bir kuvvet kalmadı; Kazan Hanlığı isebunu yapacak durumda değildi. Novgorodlular'ı Ural bölgesine çeken unsur, kıymetlikürklerdi.

Novgorod'un nüfuzuazalınca onun "kolonileri" de Moskova'nın eline geçti. Bundan sonra Moskovahükûmeti Yuğra arazisine asker göndermeğe başladı. 1465'de Moskova kuvvetleriYuğra'ya sevkedildiler. Nitekim Ruslar 1483'de Urallar'ı aşarak Vogul arazisinegirdiler. Knez Kurbskiy'nin kumandasında yapılan bu hareket Ruslar'ın Urallar'ınötesine yaptıkları ilk büyük seferdi.

Ruslar,Vogullar'ı Pilim ırmağı civarında yenerek, oradan Tavda ırmağı boyunca İrtiş'eindiler ve Obu nehrine vardılar. 1499'da yeniden bir sefer açıldı, fakat mesafeninuzaklığı ve sahanın ormanlık ve soğuk olması yüzünden, burada daimî bir Rushâkimiyeti kurulamadı. Yuğra'da ve Sibir'de Rus hâkimiyetinin yerleşmesindeStroganovlar adlı bir tüccar-kolonizatör ailenin faaliyeti çok mühim roloynamıştır. 

Stroganovlar Ailesi

Stroganovlar ailesininkökeni katiyetle tesbit edilemiyorsa da, atalarından birinin Altın-Ordu mirzalarındanRus hizmetine giren ve ortodoksluğa geçen bir Tatar olması kuvvetle muhtemeldir. Bukişinin çocuğu ve torunları Novgorod şehrinde yerleşmişlerdir. Az sonra bu ailebüyük bir servet sahibi olmuş, Novgorod'un kuzey Rusya'daki "koloniler"indebüyük bir ticaret faaliyeti göstermeğe başlamıştır.

1445'de Moskova knezi VasiliyVasilyeviç, Kazan Hanı Uluğ Muhammed tarafından esir edildiğinde, hana ödenecekkurtuluş parasının Stroganovlar tarafından verilmiş olması, Stragonovlar'ın busıralarda çok zengin olduklarını gösterdiği gibi, bu ailenin Moskova knez ailesi ilesıkı münasebetini açığa vurmaktadır. Zaman içinde bu ailenin nüfuzu giderekartmış ve sonuçta Stroganovlar ailesinden iki birader Kama nehrinin baş kısmı veÇusovaya nehri boyuna Ural dağlarına kadar elde etmiştir; inşa ettirdiklerimüstahkem noktalar, Rus hâkimiyeti için birer dayanak yeri oldu.

1573'te Sibir hanıKüçüm'ün biraderi Muhammed Kul'un Kama boyuna kadar bir akın yapması üzerine,Stroganovlar daha esaslı müdafaa tertibatı almaya başladılar. Moskova'ya yaptıklarımüracaat neticesinde, Çar onlara Tahçı ve Tagıl ırmakları boyunda müstahkemşehirler inşâsına ve yerli Vogul, Ostyk, Samoyed ve Yugralar'dan başka ücretlihizmette kullandığı Kazaklar'dan kıtalar kurarak Sibir Hanlığı'na karşı harbebaşlamaları bildirildi. Sibir'in Rus hâkimiyetine girmesinde işte bu aile ön ayakolmuş, Sibir'e karşı büyük ölçüde ilk seferi bunlar tertip etmişlerdir.

 Rus Kazakları

XV. yüzyıldanitibaren Rusya'nın güneyinde "Kazak" adiyle bir zümre türemişti. Bunlar,Rus boylarının ve knezlerinin zulmünden kaçan aşağı tabaka, bilhassa soyluzümrelerinden teşekkül etmekte idi. Bilhassa Don nehri ve Özü ırmağı boylarındakimuhtelif semtleri yurt edinen bu kaçaklar, "kanun ve hâkimiyet tanımayan"kimseler manasına gelen ve aslen Türkçe bir söz olan "Kazak" adınıalmışlardı. Rus Kazakları'ndan önce, güney Rusya'da "Kazak" adiyle Türkzümrelerinin bulunduğu anlaşılıyor; Rus "Kazakları" işte bu Türk"Kazak"larının yaşayış tarzlarını ve teşkilâtlarını taklid etmişler,ona bazı Rus hususiyetlerini katmışlardı.

Geçim vasıtaları Don veDnepr boyunca yaptıkları balıkçılık, mahdut miktarda ziraat olmakla beraber, enmühim faaliyetleri çapulculuktu. Lehistan-Litvanya arazisinden başka, Don ve Dneprboyunca inerek Karadeniz'e kadar çıktıkları ve hattâ Anadolu sahillerinde çapulculukyaptıkları olurdu.

Moskova'dan Azak ve Kefeşehirlerine gidip gelen Rus tüccarları da bu Kazaklar'ın hücumuna maruz kalırdı.Kazaklar, kendi aralarından seçtikleri başbuğları (atamanları)nın idaresinde,birkaç bin kişilik kitle halinde harekete geçerler, komşu yerleşik memleketlerdesoygunculuk ederlerdi. Don boyundaki Kazaklar'ın birçoğu yakalandı ve öldürüldü;bir kısmı da İdil yakınına kaçtılar ve buradan yukarıya çıkarak Kama boyunageldiler. Bu zümrenin şefi sonraları "Sibir fatihi" adını alacak, YermakTimofeyeviç idi. Hakikî adının ne olduğu tesbit edilemiyor, ancak Türkçe birkökten geldiği tahmin edilen "Yermak" adının sonradan uydurulduğuanlaşılıyor.
 
Yermak'ın Sibir Seferi

İşte bu Kazak"atamanı", 1577 yılının sonbaharında, maiyetindeki birkaç bin kişiyle,Stroganovlar'ın hâkim oldukları sahaya geldi. Stroganovlar'ın, Çar İvan'danaldıkları berata göre "hırsız ve kaçak olan kimseleri" kabul etmeleriyasak olduğu halde, Yermak'ı yanlarında alıkoydular. Yermak ve arkadaşlarının esasgayeleri yağma ve soygunculuk yapmaktı; Kazaklar, Urallar'ın arkasında kolayca yağmayapmak imkânını öğrenince, Sibir arazisine gitmeğe hazırlandılar. Stroganovlartarafından inşâ edilen müstahkem mevkilerden hareketle, 1578, 1579 ve 1580yıllarında Urallar'ı aşarak, Sibir'e ulaşan nehirleri takiben Batı Sibir sahasınaçıktılar ve buraları yağma etmeğe başladılar.

Kazaklar'ın önce5.000 kişilik bir kitle teşkil ettikleri anlaşılıyor; bunlardan mühim bir kısmıateşli silâh, yani tüfekle donatılmışlardı. Fakat yıl geçtikçe Yermak'ınyanındaki Kazaklar'ın adedi azaldı.

Yermak, 1580 yılınınAğustosunda Tura ırmağı üzerindeki Çimki (veya Tümen) şehrini zaptetti. Yermak budefa kışı geçirmek için Ural sahasına dönmedi, Tura boyunda kaldı. Bu sahaKüçüm Han'a tabi idi. Küçüm Han Yermak'a karşı savaşmağa karar verdi vekuvvetlerini toplamağa başladı.

Yermak ve Kazaklar'ı,Küçüm Han'ın arazisini ele geçirmek maksadiyle, 1581 yılının yazında kat'îharekete geçtiler. Küçüm Han, Tavda ırmağı civarındaki "Baba Hasar"adlı bir köy yakınında Kazaklar'ı durdurmak için büyük bir kuvvet gönderdi.Çarpışmalar beş gün sürdü. Kazaklar'ın adedi 2.000 kişi bile olmadığı halde,ateşli silâhları sayesinde üstün geldiler. 21-26 Temmuz günlerinde cereyan eden bu"Baba Hasan" muharebeleri, Sibir'in mukadderatını tayin etmiştir. Yermak,Eylül ortalarında seferine devamla, Tobul nehrinden İrtiş ırmağına geçmeğemuvaffak oldu. Bu sırada Kazaklar'ın ancak 545 neferi kalmıştı. Küçüm han,İrtiş'in doğu tarafında, Tobul'un mansabından 2-3 km. mesafedeki "Çuvaş"adlı küçük bir şehri Yermak'a kaptırmamak için mühimce bir kuvvet ile hücumageçti ise de, muvaffak olamadı. Küçüm Han'ın, hattâ iki topu bile vardı; fakattopçuları bunları kullanmasını bilmediklerinden, bunlardan fayda temin edilemedi.

Sibir hanının yenilmesiüzerine, hana tabi olan ve birlikte Kazaklar'a karşı savaşan Ostyaklar ve Vogullar,Küçüm Han'dan ayrıldılar. Kendi yurtlarına gittiler. Bu durum neticesinde KüçümHan'ın kuvveti büsbütün azaldı ve maneviyatı kırılmağa başladı. Vaziyetin çokhassas bir safhaya girdiğini gören Küçüm, 1581 yılının 25/26 ekim gecesi,payitahtı olan İsker şehrinden gizlice kaçtı. Ertesi gün burası Kazaklartarafından işgal edildi. İsker veya Kışlak şehri, İrtiş nehrinin yüksek biryamacı üstünde yapılmış müdafaası gayet kolay bir mevki idi; fakat KüçümHan'ın askerleri Kazaklar'ın tüfekleri karşısında korkuya kapıldıklarından,payitahtı müdafaa edemediler. Yermak'ın İsker şehrini ele geçirmesi ve buradayerleşmesi üzerine, etraftaki Ostyak ve Tatar ahali kendisine vergi ödemeği kabulettiler. Serseri Kazak güruhunun atamanı, bu suretle adeta bir hükümdar derecesineyükselmiş bulunuyordu. 

Sibir Ülkesinin Rusların Eline Geçmesi

1581 yılındakihareketler ve savaşlar sonunda Yermak'ın yanında gayet az asker kalmıştı. Bukadarcık adamla, tüfeklere rağmen, Rusya'dan çok uzak bir yerde, arkadan yardımıngelmesi için yolları çok uzun ve çetin olan bir memlekette, uzun zamantutunamayacağını biliyordu.

Bundan ötürü,Moskova Çarı'na elçi gönderip, ele geçirdiği bu geniş ülkenin idaresini RusÇarı'na vermek teklifinde bulundu ve bunun mukabilinde evvelce işlediği suçlarınınaffını diledi. Bu maksadla, Kazak başbuğlarından Kotso'yu, yanına 50 kişi katarak,1581 sonunda Moskova'ya gitmek üzere yola çıkardı. Yermak, Sibir ülkesinin idaresiiçin valinin tayinini ve askerî yardım gönderilmesini de ricâ edecekti.

Moskova'da, Yermak'ınSibir'deki muvaffakiyetlerin kimsenin haberi yoktu. İvan, Yermak'ın ubudiyet-nâmesinialıp, Kazaklar'ın Sibir'deki muvaffakiyetlerini öğrenince ve gönderdiği birçokkıymetli suçlarının affedildiğini bildirdi. Sibir'in zaptı münasebetiyle Moskovakiliselerinin bütün çanları çalındı, Rusya'ya "yeni bir padişahlığın"katılmış olduğu ilân edilerek büyük şenlikler yapıldı. Yermak'a ve Kazaklarınakıymetli hediyeler götürmek üzere, Koltso Sibir'e gönderildi. 

Kazaklara Karşı Tatarların Tutumu

Yermak İsker şehri ve çevresini eline geçirmekle beraber, etraftaki bir çok Tatar uruğu, fırsatdüştükçe Kazaklar'la çarpışmaktan geri kalmıyordu. Bilhassa, Küçüm Han'ınbiraderi Muhammed Kul, Kazaklar'a karşı çetin mücadeleye girişmişti.

Kahramanlığı iletanınan Muhammed Kul, Yermak için büyük bir tehlike teşkil ediyor, Kazaklar'ınİsker'deki hâkimiyetlerini gün geçtikçe şüpheli bir duruma sokuyordu. Sibir'detutunabilmek için her şeyden önce bu Tatar başbuğunu ortadan kaldırmak şarttı.

Muhammed Kul,maiyetindeki kuvvetleriyle âni baskınlar yapıyor ve çabucak çekilip gidiyordu; buyüzden yakalanması müşküldü. Kazaklar Sibir'e gelmelerinden önce de Tatar beyleriarasında birlik olmadığı biliniyordu. Kazaklar'ın galebesi üzerine Küçüm Han'ınve taraftarlarının düşmanları büsbütün arttı; ihanetler baş gösterdi.Mirzalardan Sinbahtı adlı bir hain, Yermak'a bir adam göndererek, Muhammed Kul'unnerede bulunduğunu bildirdi. Kazak atamanı oraya hemen askerlerini gönderdi, ve ânibir baskınla Muhammed Kul'u yakalattı.

Muhammed Kul'un esiredilişi, Küçüm Han için ağır bir darbe oldu. Bu vak'adan sonra birçok Tatarbüyüğü Han'ı terkettiler. Sibir yurdunda durum büsbütün karıştı. O sıradaSibir'in eski hanı Yadigâr'ın biraderi Bekbulat oğlu Seyyid Ak, hanlık iddiası ileortaya çıktı. Küçüm Han'ın bir "karaca"sı (en büyük mirzalarındanbiri) Tura ırmağı boyuna göç etti ve Han'dan ayrıldı.

Bu suretle, SibirTatarları, tarihlerinin en müşkül anında, müşterek düşmana karşı el birliğiylesavaşacakları yerde, ancak kendi şahsî menfaatleri peşinde koşuyorlar, buna ulaşmakiçin ihanetten, entrikalardan ve kardeş harbinden geri durmuyorlardı. Onlar, buhareketleriyle, Sibir'e gelen bir avuç Rus Kazağı'nın işini büsbütünkolaylaştırıyorlardı. 

Sibir'e Gönderilen İlk Rus Valisi Bolhovskiy

Yermak'ın elçileri Moskova'ya gidip-geldikleri sırada (1581 Aralık-1582 Mart), Yermak kendisi İrtiş veObi nehirleri boyunda bazı seferler yaptı. Ostyaklar ve Vogullar itaat altına alındı.

Nihayet 1552Mart'ında Koltso ve arkadaşları Moskova'dan döndüler. Çar'ın cevabı Yermak'ındurumunu tamamiyle kuvvetlendirdi. Moskova hükümeti tarafından tayin edilen umumî vali(namestnik) Bolhovskiy ve muavini Gluhov ile birlikte 1583 yılı Kasım ayında, 500kadar Rus askeri İsker şehrine geldiler. Bununla Sibir'de Rus hâkimiyeti kurulmuşoldu. Mamafih mücadele bitmiş değildi; İsker'e yakın yerlerde bile Rus nüfuzuteessüs etmemişti. Yukarda adı geçen "karaca" mirza, İsker'e bilehücumlarda bulunuyordu. 1584 Martında vukubulan böyle bir hücum Kazaklar tarafındanpüskürtüldü.

İskerşehrindeki Kazaklar'ı ve Rus askerlerini beslemek için yiyecek kalmadığından vebunları etraftaki ahaliden almak da mümkün olmadığından, Ruslar arasında müthisbir kıtlık ve hastalık baş gösterdi; hattâ, ölenlerin lâşeleri yendiğibilinmektedir. Bu yüzden İsker şehrindeki Rus ve Kazaklar'dan birçoğu ve ilk Rusvalisi Bolhovskiy de hastalanarak öldü. İdare işleri, bu yüzden, yardımcısıGluhov'un eline geçti. 

Yermak'ın Küçüm Han Tarafından Öldürülmesi

Yermak, hem iaşe durumunu düzeltmek, hem de henüz itaat altına alınmayan bazı Tatar uruğlarına boyuneğdirmek maksadı ile, İrtiş nehrinin yukarısına doğru bir sefer açtı. Tatarlar,İrtiş ırmağı mansabında şiddetli bir mukavemette bulundularsa da, Kazaklar önündekaçmak zorunda kaldılar. Buralardaki uruğlar Küçüm Han'a tabi idiler.

Yermak, İrtişnehrinin batı tarafındaki "Kullar" adındaki bir kaleyi almak teşebbüsündebulundu ise de, muvaffak olamadı ve İrtiş nehrini takiben yukarı çıkmağa başladı.Bir müddet sonra, fikrini değiştirdi ve geri dönmek kararını verdi. Kazakkayıkları İrtiş boyunca aşağıya inmekte iken, "Buhara'dan bir tüccarkervanının gelmekte olduğu" haberi alındı.

Yermak bu kervanıyağmaya karar verdi; bu maksatla, İrtiş'e akan Vagay nehri boyunca hızla ilerlemeğebaşladı; fakat kervana bir türlü tesadüf edilmedi. Kazaklar, çok yorgunolduklarından "Atbaş" adlı bir yere gelince, geceyi burada geçirmeğe kararverdiler ve oradaki küçük adaya çıktılar.

Yermak ve Kazakları,oralara yakın bir yerde bulunan Küçüm Han tarafından dikkatle takip ediliyorlardı;gece olup, Kazaklar derin bir uykuya dalınca, Küçüm Han'ın askerleri Kazaklarüzerine anî bir baskın yaptılar ve bir Kazak müstesna, hepsini de kılıçtangeçirdiler. Yermak ta ödürülenler arasında idi. Bu olay 5/6 Ağustos 1584 tarihindecereyan etti. Yermak'ın Küçüm Han tarafından öldürüldüğüne bir türlü inanmakistemeyen Rus tarihçileri, onun "kayığa binmek için İrtiş nehrineatladığını, fakat Çar tarafından hediye edilen kürkü giymiş olduğundan,baskını esnasında Tatarlar tarafından öldürüldüğü, daha ciddî tetkiklere göre,muhakkak sayılmaktadır.

Sibir fatihi YermakTimofeyeviç Küçüm Han'ın adamları tarafından öldürüldü, Sibir'in kahramansavunucusu Küçüm Han da, hiç olmazsa, bu suretle intikamını almış oldu. 

Rusların Sibir'den Kaçışları

Yermak'ın öldürülmesi,İsker'deki Kazaklar'ın ve Ruslar'ın durumunu tamamiyle fenalaştırdı. Bu sıralarda,zaten, İsker'deki Rus valisi Gluhov'un yanında ancak 150 asker kalmıştı. Bu kadarcıkbir kuvvetle Sibir'de tutunmak imkânsızdı. Bu vaziyet karşısında Ruslar Sibir'denkaçmağa mecburdular.

Nitekim, Gluhov Kazaklarıve Rus askerlerini alarak, 15 Ağustos 1584 tarihinde, İsker'den çıktı ve Rusya'yadönmek üzere hareket etti. İsker şehri ise az sonra Bekbulat oğlu Seyyid Aktarafından işgal edildi.

Tam bu sıralarda, Moskova'danSibir'e gitmek için, vaktiyle hırıstiyanlığa geçmiş olan Tatar mirzalarındanMansurov adlı birinin kumandasında, 100 Rus askeri ve birkaç top yolaçıkarılmıştı. Mansurov Obi nehrine ulaşınca, Ostyaklar'ca tapılan ve büyük birmukaddesattan sayılan "putları" top ateşine tuttu ve yıktı. Bunun üzerineOstyaklar büsbütün korkuya kapıldılar ve Rus hâkimiyetini tanıdılar. Bu defa Sibirülkesi, kuzey tarafından Ruslar'ın eline geçmeye başladı.

Sibir'in Ruslar Tarafından Yeniden Zaptı

Gluhov Moskova'yadönüp Sibir'deki durum hakkında izahat verince Mansurov'un 100 kişilik bir kuvvetlefazla bir şey yapamayacağı anlaşılmıştı. Bu defa Sibir'e 300 kişilik bir kuvvetve toplar gönderilmesi kararlaştırıldı. Bunlar 1586 kış başında yolaçıkarıldılar.

Sibir'in kat'i olarakele geçirilmesi ve Rus hâkimiyetinin teessüsü için yeni bir plân tatbik edilecekti.Evvelâ mühim istinat noktaları, tahkimli mevkiler yapılacaktı. Rus kıtaları,mukavemet görmeden Tura nehrine kadar geldiler.

İlk iş olarak,eski Tatar başkenti olan Çingidin şehrine yakın bir yerde, Tura nehri kıyısında"Tümen" adıyla bir şehir ve bir kale kuruldu. Burası Ruslar'ın Sibir'deyaptıkları ilk şehirdir.

Ertesi sene,buraya, Moskova'dan 500 kişilik bir kuvvet geldi. 1587'de, İrtiş nehrinin sağkıyısında, Sibir Hanlığı başkentinden 16-18 km. mesafede, İrtiş ile Tobulırmaklarının birleştiği bir yerde Tobolsk şehri kuruldu. Burada iki kilise vekışlalar inşâ edildi. 

Küçüm Han'ın Son Savaşları ve Ölümü

Küçüm Han, bütün muvaffakiyetsizliklere bakmaksızın, Ruslar'a karşı savaşa devam etti. Onun, biraralık (1590'da) hattâ Tobolsk şehrine kadar ilerlediği biliniyor. Moskova'dan Sibir'eboyuna yeni kıtalar gönderildiğinden, Ruslar gün geçtikçe kuvvetleniyorlardı; yenişehirler ve kaleler inşa ediyorlardı. Moskoflu Rus askerlerinden başka Tobolskşehrine, esir alınan Polonyalı ve Litvanyalılar'ın ve Dnepr boyundan Kazaklar'ın dagetirildiği biliniyor. Bu faaliyet uygun olarak, İrtiş nehrinin batı kıyısında,Tura nehrine yakın ve "Tara" adını taşıyan üçüncü bir şehir dahakuruldu. Tara şehrinin kumandanına Küçüm Han'a karşı harekete geçmesi emriverildi.

Küçüm Han'a tabiTatar uruğları 1584-1595 yıllarında birkaç defa Ruslar tarafından baskınauğradılar; fakat Küçüm Han ele geçirilemedi. Nihayet 1598 yılının Ağustosunda,Küçüm Han, Obi nehrine yakın "Urmin" mevkiinde Ruslar'ın hücumunauğradı. Çarpışma esnasında Küçüm Han'ın yakınları Ruslar'ın eline düştü;Küçüm Han'ın kendisi ise, yine kurtuldu. Ruslar, Küçüm Han'ın esir edilen aileefradını Moskova'ya gönderdiler. 1598 Ağustosundan sonra bu kahraman Türk hanıhakkında kaynaklarda malûmat verilmiyor.

Zaten bu müthişdarbe ile Küçüm Han'ın siyasî ve askerî faaliyeti sona erdirilmişti. Küçüm Han,aile efradını, hanlığını ve varını-yoğunu Ruslar'a kaptırmıştı. Bundan sonra,onun Sibir'in güney sahasına çekildiği anlaşılıyor. Fakat Ruslar'a karşımücadele edecek kuvveti kalmamıştı. Onun, Çar Feodor İvanoviç ile münasebetegiriştiği biliniyor. İrtiş boyundaki bir mıntıkanın kendisine bırakılmasınırica etmişti. Moskova Hükûmeti ise, Küçüm Han'ın Moskova'ya gelerek Çar'nhizmetine girip, "rahat etmesini" teklif ediyordu.
Fakat ihtiyar han böyle bir zillete katlanmak istemedi, Moskova'da "rahatetmektense" kendi ilinde kalmayı tercih etti.

Ebûlgazi BahadırHan'ın verdiği malûmata göre; Küçüm Han, Buhara'ya gitmiş, Mangıtlar arasındakalmış, gözleri kör olmuş ve 1003 hicrî tarihinde (1595 ?) ölmüştür; fakat butarihin yanlış olduğu tahmin ediliyor. Çünkü 1598'de Küçüm Han'ın Ruslar'lasavaştığı Rus kaynaklarınca tespit edilmiştir. Bundan sonra Ruslar, Baykal gölünekadar ilerlediler; Baykal gölünü de aşarak Amur nehri vasıtasıyla Japon denizinekadar varmak imkânını elde ettiler. Ancak Çin hududuna ulaştıktan sonra, toplarladonanmış Çinliler'i gördüler ve durakladılar. Kuvvetin ancak kuvvetledurdurulabileceği hakikatını bu münasebetle bir daha görmüş olacağız.

Bu suretle, KazanHanlığı'nın sukutundan otuz yıl bile geçmeden Rusya'nın doğu sınırları birhamlede 1.000 km.'den fazla genişledi ve birkaç milyon kilometre kare arazi Moskovahâkimiyeti altına alındı; dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Sibir ülkesiRus hâkimiyetine geçmiş oldu. 

Sibir'in Tamamiyle Rusların Eline Geçişi

1587'de Tobolsk şehrinin kurulması ile, Batı Sibir'de, askerlerden başka şehir ahalisi ve bilhassakıymetli kürkler toplamak için gelen tüccarlar çoğaldı; diğer yandan, Yermak'ınişini devam ettirmek isteyen Kazak çeteleri de yok değildi.

Rus nüfuzu Obinehri boyuna da yayıldı; bu mahallerde oturan Rus memurları, yerli ahaliden devlethasabına "yasak" (kürkler), kendileri için "takdime" (hediye), vetüccarlar namına da 1/10 nisbetinde kürk almak suretiyle, Sibir Tatarları'na,Astyaklar'a ve Vogul (Mans)lar'a, Moskova hükümetinin zulüm rejimini tatbikebaşladılar. "Yasak" ödemeyenler veya ödeyemeyecek durumda olanlar, şiddetlicezalara çarptırılıyorlardı.

Rushâkimiyetinin dayandığı müstahkem mevkiler, Kuzey-Doğu Sibir'de de yapılmakta idi;Taz ırmağı ağzında, 1601 yılında kurulan Mangazay (Mangazeya) şehri, Ruslar'ınDoğu Sibir'e girişleri için mühim bir basamak yeri oldu. Birkaç yıl sonra da,Yenisey nehrine Turuhan ırmağının döküldüğü mahalde Turuhansk şehri yapıldı(1607).

Tom nehrinin aşağıkısmında, 1604'de, Tomsk adiyle bir kurgan (hisar) kurulması, Ruslar'ın, İç Rusya'dakarışıklıklar başladıktan sonra da Sibir'i işgale devamlarını göstermektedir.Rus çetecileri, Kazaklar'ı ve "iş adamları", küçük kitleler halinde,Sibir'in içlerine sokulmakta, yerli ahaliyi yağma etmekte, veya "yasak"abağlamakta idiler. XVII. y.y. başlarında Rus nüfuz sahası, İrtiş ve Yeniseybaşlarında göç eden Kırgız-Kazak sahasına varıp dayanmıştı.

Ket nehrinin Yenisey'eyaklaştığı bir yerde, 1618'de, Makovski kurganı kuruldu; buradan Rus kayıkları,karadan sürüklenerek Yenisey nehrine naklediliyordu. Yenisey kıyısında da"Yeniseysk" şehri yapıldı (1619). Ruslar bu defa "Yukarı Tunguska"ve Baykal gölünden akan Angara nehirleri boyuna sokulmak, aynı zamanda Yenisey nehrininbaş kısmına gitmek imkânlarını buldular.

 Türk Kazakların Rus Hakimiyetine Alınmaları

Avrupalılarca adları birbirine karıştırılan Türk asıllı Kazak ve Kırgızlar'ın "Kazak" boyuTürkistan'ın kuzey kısmındaki geniş sahalarda yaşıyor, Yenisey ve Obi nehrine kadaruzanıyorlardı. Ruslar, Türk-Kazaklar'ı "Kırgız"lardan ayırmak içinbunlara "Kırgız-Kazak" (veya Kirgiz-Kaysak) diyorlardı.

Kazaklar'ın birkısmı göçebe olmakla beraber, ziraatle de meşgul oluyorlardı. Vaktiyle büyük birdevlet teşkil eden Kırgız-Kazaklar, sonraları dört kısma bölündüler; her biribirer "han" tarafından idare edilirdi. Her hanın idaresinde ayrıca küçükuruğlar da vardı, bunlar han'a vergi ödüyorlardı; bu gibi uruğlara"kıştım" denirdi. Kazaklar, Ruslar'a karşı daha çok mukavemetgösterdiler.

1628'deYenisey'in yukarı kısmında, Ruslar, Kazak sahasında, Kızılcar (Krasnogorsk) şehrinikurmuşlardı. Kazak-Kırgızlar bu şehire karşı hücuma geçtiler ve RusKazakları'nı Kızılcar'da kuşattılar. Rus-Kazaklar, ateşli silâhları sayesindeuzun müddet dayanabildiler.

Kırgızbeylerinden Tutuş'un, Rus vaadlerine kapılması, onların mukadderatını tayin etti;Tutuş, Ruslar'a "yasak" ödemeyi kabul etmekle, Kazak-Kırgız kavmi de Rusnüfuz bölgesine alınmış oldu. Maamafih bu durumdan memnun olmayan Kazak-Kırgızuruğlarından mühim bir kısmı, güneye, Yedisu tarafına göç etti; eski yurtlarındakalanlar da, Ruslar'a karşı mücadeleden vazgeçmediler. Beylerden İrenek, Kara İrtişboyundaki Kalmuklar'dan yardım alarak, Rus müstevlileriyle çarpıştı. 

Buryatlar'ın İtaât Altına Alınmaları

Sibir kavimlerinin enmühimlerinden biri de Moğol-Buryatlar idi. Bu kavim ayrı uruğlar halinde, Angara nehriboyunda ve yukarı Lena havzasında yaşıyorlardı. Kırgızlar ve diğer Türkkavimleriyle temas neticesinde, Buryatlar, başka bir Sibir kavmi olan Tunguzlar'a (Evenk)hücum ederek bunlardan "yasak" alırlardı. Ruslar, Yukarı Tunguska nehrinitakiben, bu nehrin baş kısmı olan Angara'ya geldiler, ve 1630'da "BratskiOstrog"u kurdular; bu suretle, Ruslar tarafından Buryatlar sahasına da el konmuşoldu.

Rus Kazakları,Buryatlar'ı "yasak" ödemeye zorlamaya başladılar; fakat mukavemetlekarşılaştılar. Buryatlar, 1635'te, "Bratski Ostrog" yanında Kazaklar'ıkuşattılar ve 50 kişi öldürdüler. 1641'de, Buryatlar arasında Rus tahakkümünekarşı umumî bir ayaklanma patlak verdi. Lena nehri yukarı sahasındaki Ruslar'ınbulundukları mahallelere hücum edilerek, büyük bir tahribat yapıldı. FakatRuslar'ın tüfekleri karşısında, Buryatlar çekilmek zorunda kaldılar. Buryatlar'a,bazı Tunguz uruğları da katıldılarsa da, Ruslar az sonra vaziyete hakim oldular veayaklanan uruğları yeniden "yasak" ödemeye mecbur ettiler.

Buryatlar,1644-1645 ve 1648 yıllarında da "yasak" ödemeyi reddederek, Rus Kazaklar'akarşı harekete geçtiler. Fakat, bütün hareketler şiddetle bastırıldı. Buryatlar,Moskova'dan gönderilen voyevodalar, hizmet-adamları ve Kazaklar tarafındanmerhametsizce soyuluyorlardı. Yasak toplamak için Yeniseysk'ten gönderilen İvanPohabov adlı bir boyar oğlunun şiddeti ve zulmü, Ruslar'ın bile hiddetinv sebepolmuş ve bu adam hakkında tahkikat açılmıştı.

1652'de,Angara'nın baş kısmında İrkutsk (Ürküt) şehri kuruldu; böylelikle Baykal gölüneyakın sahada oturan Buryatlar boyunduruk altına alındılar. Tunguzlar'ın veBuryatlar'ın Ruslar'ın eline geçmeleriyle, Sibir'in büyük bir kısmı Moskovahükûmetine bağlanmış oldu.

Tunguzlar'ın (Evenkler) Yasağa Boğulmaları  

Baykal gölünün doğusundaki ve Lena nehrinin baş kısmında, Yurakı Tunguska ırmağından başlayarak,Yenisey nehrinin sağ tarafında, (doğu kısmı), Kuzey Buz denizi sahili olan Taymuryarımadasına kadar, Tunguzlar yaşıyordu.

Küçük beylerinidaresinde, ayrı uruğlar halinde yaşayan Tunguzlar, "Tayga" ormanlarındagöç ediyor ve kürklü hayvanları avlamakla geçiniyorlardı. Çok muharip bir kavimolan Tunguzlar, Ruslar'ın Tayga'ya nüfuz etmelerini durdurmak istedilerse de, ateşlisilâhın kuvvetine boyun eğmek mecburiyetinde kaldılar. Tunguzlar da, diğer Sibirkavimleri gibi, Rus Kazakları'na ve Rus memurlarına "yasak" ödemeye ve rehine(ananat-emanet) vermeğe mecbur tutuldular.

1648'de, Baykal gölünündoğu kısmında Barguzin şehri kurulmakla, Tunguzlar'ın bir kısmı sıkı bir Ruskontrolü altına alınmıştı. Kuzeydeki "tayga" sahasında yaşayanTunguzlar'ın itaat altına alınması için daha uzun zaman geçti. Rus voyevodalarınıngönderdikleri adamlar, senenin muayyen zamanlarında, miktarı tespit edilen kürkleritoplayarak geri dönüyorlardı; Tunguz uruğlarının birçoğu, XVII. y.y. sonuna kadarRuslar'a karşı çarpışmağa devam ettiler. Fakat her taraftan Rus hücumuna maruzbulunduklarından, boyun eğmek mecburiyetinde kaldılar.

Yakutlar Ülkesinin Ruslar Tarafından İşgali

Kendilerine "Saha"adı veren Yakutlar esas itibariyle bir Türk kavmidirler. Baykal gölü civarından göçederek, tedricen Lena boyunu işgal eden Yakutlar, Doğu Sibir'in en eskikavimlerindendir. Yakutlar'ın dili, diğer Türk şivelerinden epey farklı olduğundanonların Türk kitlesinden çok erken ayrıldığı ve Sibir'in diğer unsurlarıylakarışarak, bir Yakut kavmi meydana getirdiği anlaşılmaktadır.

Yakutlar, eski Türk yurdundanhayvanlarını da (at, sığır) birlikte getirdiklerinden, Sibir'in şiddetli iklimşartlarına bakmaksızın, ehli hayvan beslemeğe devam edebilmişlerdi. Böylelikle,Sibir'in şimalindeki diğer kavimlerden farklı bir ekonomik hayat kurmuşlardı. Hayvanbeslemekten başka, nehirlerde balık ve ormanlarda kıymetli kürk avlamak meşguliyetide çok gelişmişti.

Yakutlar, hemen hemenbütün Lena havzası boyunca yarı uruğlar halinde yaşıyorlardı. Bu uruğlara,Yakutça "con" deniliyor ve her "con"un başında, kendi beyleri,(Yakutça "toyon") bulunurdu. "Toyon" (toyun) eski bir Türkçe lâkapolup, Avarlar'da ve Hazarlar'da rastlanmaktadır; bunun Rusça'ya da (Hazarlarvasıtasıyle) geçtiği ve XVII. y. Yıla kadar kullanıldığı biliniyor. Sibir'eRuslar girmek üzere iken, Yakutlar'ın, bir kısmının Tigin adlı bir"toyun"un idaresinde bulundukları rivayet edilmektedir; Tigin adı daTürkler'de maruf adlardan olup "prens" manasına gelir.

Yakutlar'ın en kuvvetliuruğu, Lena nehrinin sol sahilinde yaşayan "Namas"lar idi. Bunlarıngüneyinde de "Kangalas"lar, Lena'nın sağ tarafında, çok kalabalık biruruğ olan "Mengin"ler vardı. Aldan'a dökülen Tanda boyunda"Borogon"lar, daha doğuda "Baturust"lar, "Batulin"ler v.b.Yakut uruğları bulunuyordu.

Dış ticarette en mühimmal teşkil eden ve yabancı memleketlerin devlet adamlarına rüşvet ve hediye olarakdağıtılan kıymetli kürklere, Moskova'nın çok ihtiyacı vardı. Samur, sansar, karatilki, kakım, sincab ve kunduz gibi kıymetli kürklü hayvanların en iyisi,Yakutlar'ın ülkesinde bulunurdu. Bundan haber alan Ruslar, "Lena" boyunageçerek, Yakutlar'ı da "yasak" ödemeğe zorlamağa başladılar.

1632'de Lena nehrinin ortakısmında, Yakutsk şehri kuruldu. Yakutlar üzerindeki Rus hakimiyeti işte bu şehirdenicra edilecekti. Rus "yasakcı"ları, Yakutlar arasında muhtelif yerlerdengiriyorlar ve "kürk" topluyorlardı; aynı yerde bazen iki grubun adamlarıfaaliyette bulunuyorlardı. Mangazay (Mangazeya)'dan gönderilen bir Rus (Kazak)müfrezesi 1633 ilk baharında, Yakutsk şehrinden gönderilen bi rbaşka Rus grubu ilekarşılaşmıştı. Rus Kazakları veya "iş adamları", bazan kendileri için"kürk" talep etmek maksadiyle Yakutlar arasına gidiyorlardı. BöyleceYakutlar ülkesi, tam bir Rus yağmasına uğramış bulunuyordu.

1633'de, YakutlarRuslar'a karşı durmak teşebbüsünde bulundular ve birkaç Rus Kazağınıöldürdüler. 1634'te, birkaç Yakut uruğu ayaklandı; fakat bunlar, Yakutsk şehrindekiKazak atamanı, İvan Galkin tarafından şiddetle bastırıldılar. İkinci büyükayaklanma da 1636-1637 yıllarında oldu; bu hareket de aynı şiddetle tedib edildi.

Rus Kazakları azolmalarına bakmaksızın, ateşli silâhlarıyla, Yakutlar arasında dehşet saçıyorlarve birkaç bin kişilik Yakut kalabalığını, kolayca dağıtıyorlardı. Bir Kazakatamanı, 1637'de, Aldan nehri boyunca çıkarak, 1638'de "Butal'ski Ostrog"ukurunca, Yakutlar'ın esas yurtları da Rus kontrolü altına girmiş oldu. 1639 sonundaAldan Yakutları, Tunguzlar ile birlikte, Ruslar'a karşı ayaklanmak teşebbüsündebulundularsa da, yine muvaffak olamadılar. 1641'de, Yakutsk şehrine Moskova tarafındantayin edilen voyevoda Petr Golovin'in gelmesiyle, Yakut yurdunun Rus idaresi tarafındansistemli bir şekilde soyulmasına başlanmış oldu.
 
Samur Kürkü Soygunu

Voyevoda Petr Golovin, çok az bir zaman içinde zulmü ve açgözlülüğü ile şöhretbuldu. Yakutlar'dan, mutad "yasak"tan başka çok miktarda kürk, voyevodanınşahsı için toplanıyordu; bu yapılırken, yerli halk bin bir türlü hakarete maruzkalıyor ve işkenceye tabi tutuluyordu. Yakutlar, buna karşılık olmak üzere, 1642'de,kürk toplamak için gelen Rus memurlarına taarruz etmek istediler; fakat buteşebbüsleri, Golovin tarafından şiddetle bastırıldı. 23 Yakut rehinesi (amanat)asıldı, birçok Yakut da sopa ile dövülerek öldürüldü.

Canavar ruhlu bir kimse olanGolovin, kürklerin sayısını çoğaltmak maksadiyle "yasak" usulünüdeğiştirdi. Ondan evvel, "yasak"tan bütün bir uruğ toptan sorumlututulurken, bu defa Yakutlar'ın umumî sayımı yapıldı, her şahıs muayyen miktardakürk getirmeğe mecbur tutuldu; bununla Ruslar'ın eline geçen kürk miktarı çokfazlalaştı. Bu hususta şu rakamlar tesbit edilmişti: 1633/34'de, Yakutsk atamanıİvan Golovin'in voyevodalığının ilk yıllarında 9.665 samur toplandı; üç yılsonra da, yani 1644/45'te "yasak" olarak 11.531 samur alındı. Golovin dörtyıl içinde, Moskova'ya "yasak"tan gelen 102.131 samur kürkü gönderdi. Buhesaba diğer kıymetli kürkler girmiyordu. Bu rakam Moskova hazinesini doldurmak ve Rusdevletini zenginleştirmek için Yakut Türkleri'nin nasıl soyulduklarını açıkçagösterir.

İstanbul'a ve Kırım'agönderilen veya Batı Avrupa saraylarına, devlet adamlarına hediye ve rüşvet olaraksunulan samur kürkleri, bu suretle, zavallı Sibir kavimlerinden zorla, ölüm tehdidiyleRus memurları tarafından, "yasak" (vergi) namiyle toplanan veya gasbedilenkürklerden ibaretti. Yakutlar, bu ağır yükten kurtulmak için ümitsizce ayaklanmalaryaptılar, fakat Rus Kazakları'nın kurşunlariyle binlerce Yakut öldürüldü veayaklanmalar bastırıldı; Ruslar'a henüz "yasak" vermeyen diğer uruğlar dabu mükellefiyeti taşımağa mecbur edildiler.

1636-1648 yıllarında,Anabara, Olenek, Yana-İndigirka ve Kolma ırmakları boyunda yaşayan Yakutlar da"yasak"a bağlandılar; bu sahada da Rus "kışlak"ları,"kurgan" (kale)leri tesis edildi. Yerlilerin büyükleri, "amanat"(rehine) olarak alındı; herkesten muayyen miktarda kürk teslim edilmesi istendi.Önceleri, ancak nehir boylarında hareket eden, buralarda müstahkem mevkiler,"kurgan"lar yapan Rus müstevliler, bir müddet sonra "tayga" (orman)içlerine de sokuldular. Tayga alanlarında, Rus Kazakları'nın "kışlak"ları(karakolları) tesis edildi; buralara Rus ahalisi gelmeğe başladı. Yakutlar'ın, doğukomşuları Yukagirler de, Ruslar'a "yasak" ödemeyenler arasına katıldılar.

XVII. y.y.ortalarında, Kamçatka ve Çukça arazisinden başka, Sibir baştan başa MoskovaÇarlığı'na tabi bir ülke haline getirildi. 30-40 yıl gibi, çok kısa bir zamaniçinde -Sibir gibi muazzam bir ülkenin Ruslar tarafından, pek küçük kuvvetlerle, veaz masrafla, ele geçirilmesinin en mühim sebebi: buralarda yaşıyan kavimlerin (Tunguz,Buryat, Yakut, Kırgız v.b.) Ruslar'a karşı cephe teşkil etmeyerek, her kavmin vehattâ her bir uruğun kendi haline bırakılmış ve tek başına Ruslar'a karşısavaşmak zorunda kalmış olmasıdır. Bu kavimlerin çoğu gayet ibtidaî bir kültürbasamağında bulunmakta idiler. Ateşli silahı hiç görmemiş ve işitmemiş olan buSibir kavimleri, 20-30 kişilik Rus Kazağına, kitle halinde boyun eğiyorlardı. Bundandolayı Rus mütevliler 30-40 yıl içinde 4-5 bin km.'lik bir sahayı kolayca işgaledebildiler.

Baykal Gölü Çevresinin Ruslar Eline Geçmesi

Rus çeteleri ve müstevlilerinin Baykal gölünün doğu çevresindeki Buryat sahasınagelmeleri ve 1684'de Baykal kıyısında Barguzin hisarını kurmaları üzerine,Buryatlar'dan birçoğu Rus baskısından kaçarak, güneye, Moğolistan'a göç etmişti.Ruslar, bu defa, doğu istikametinde ilerleyerek, Amur'un baş kısmı olan Silka nehrineulaştılar ve 1658'de bu nehir üzerinde Nerçinsk adiyle bir kasaba kurdular.

Rus Kazakları'ndankendi başlarına hareket eden bir "hırsız" çete, Amur nehri boyunca inerek,yerli Daur kavminin beyi Albaza'nın şehrini ele geçirdiler ve burada yerleştiler;bununla "Amur Kazakları"na ait bir merkez tesis edilmiş oldu. Buyratlar,Tunguzlar ve Daurlar Ruslar'a karşı mücadele ettiklerinden, bu kavimleri Rus idaresialtına almak için, Rus hükümet kuvvetleri ve münferid "iş adamları"tarafından teşkil edilen kıtalar, bunlar üzerine sevkedildi.

1643'te Yakutsk şehrinden,Vasili Polyarkov'un kumandasında, Amur boyunca gönderilen bir Rus askerî birliği,Daurlar'ı "yasak" ödemeğe zorladı ise de, Rus başbuğlarının açgözlülüğü ve şiddetleri Daurlar'ın ayaklanmalarını mucip oldu. Polyarkov veaskerleri hepsi de kılıçtan geçirildiler. Bu suretle, Ruslar'ın Amur boyunda hâkimolmak teşebbüsleri boşa çıktı. Bunun üzerine, Yerofey, Habarov adlı bir "işadamı" kendi hesabına bir kuvvet topladı, ve Amur boyuna gitti. Ruslar yerli ahaliüzerine ani baskınlar yaptılar; erkekleri, kadınları ve çoluk-çocuklarıöldürdüler veya esir aldılar. Aynı zamanda çokça "yasak" topladılar. Osıralarda, "Albazin Kazakları" da, Rus voyevodasının hâkimiyetinitanıdılar; Amur boyu, bu suretle, yeniden Ruslar'ın eline geçmiş gibiydi. Zeyanehrinin Amur'a döküldüğü yerde, 1683 tarihinde, Aygun adiyle kurulan yeni Rusşehri, aşağı Amur bölgesindeki Rus hakimiyetini sağlayacaktı. Fakat hâdiselerbaşka türlü gelişti. 

Rus İlerleyişinin Çinliler Tarafından  Durdurulmuş Olması

Ruslar'ın bu kadar süratle ilerlemeleri, o sırada Asya'nın en büyük ve kuvvetlidevleti olan Çin'in şüphesini uyandırdı. Çinliler, Çin'e gelen Fransız Çizvitrahiblerinden, Avrupa usulü top dökmeyi ve ateşli silah kullanmayı öğrenmişlerdi.

Ruslar, Sibir'e ayakbastıkları 1581 tarihinden beri karşılarına "ok"la donanmış,teşkilâtsız dağınık "avcı" kavimlerle karşılaşmışlar, önlerineçıkan her kavmi kolaylıkla itaat altına almışlardı. Fakat bu defa, Sibirfütuhatına başlamalarından tam yüz elli yıl sonra, Ruslar'ın karşısına toplarıolan Çinli kuvvetler çıktı ve bununla Rus ilerleyişi hemen durdu.

Çinliler, 1628'de Nerçinskvoyevodasından, Zeya ağzındaki Aygun kalesinin yıkılmasını istediler. Ruslar bunarazı oldular ve kaleyi yıktılar. Çinliler bunu da kâfi görmeyerek Ruslar'a karşıharekete geçtiler. Amur üzerindeki Albazin mevkiini aldılar, ve yıktılar. Ruslar,burayı yeniden kurmak teşebbüsünde bulundukları zaman, Çinliler tarafındanpüskürtüldüler. Ruslar'ın, bu durum karşısında Amur boyunda tutunamayacaklarıaçıkça anlaşıldı. Bunun üzerine, Moskova hükümeti, 1689'da, Çin ile yaptığıNerçinsk uzla#

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol