İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  KIRGIZiSTAN
 


KIRGIZİSTAN

Kuzey ve kuzeybatıda Kazakistan, güneybatıdaÖzbekistan, güneyde Tacikistan, doğu ve güneydoğuda Doğu Türkistan (ÇHC) ileçevrelenmiş bulunan Kırgızistan Cumhuriyetinin yüzölçümü 198.500 km2dir. 15Aralık 1990'da egemenliğini, 31 Ağustos 1991 yılında da bağımsızlığını ilaneden Kırgızistan bir Cumhuriyettir.

Tanrı dağları ve Pamir dağlarının eteklerinde bulunan Kırgızistan genellikledağlık bir arazi yapısına sahip olup, ortalama yüksekliği 1500 metreninüzerindedir. Tanrı ve Pamir sıradağları silsilesi Kırgızistan'ın coğrafi durumunubelirlemektedir. Tanrı dağlarının kuzeybatıya uzayan kolları olan Kırgızistandağları ve Çatkalı dağı, güneybatıya uzanan Atbaşı ve Fergana dağlarıbulunmaktadır. Bu dağlar arasında dünyanın en güzel manzaralı göllerinden bir olanIssık Göl ile ülkenin en bereketli topraklarının bulunduğu Fergana vadisibulunmaktadır.

Kırgızistan karasal biriklime sahip olup, yıl boyunca çok az yağmur yağar. Deniz seviyesinden 2000 m. yüksekolan yerlerde kışlar, sıcak ve kurudur. Kış mevsimindeki hava sıcaklıklarıözellikle dağlar ve dağ vadilerinde oldukça düşüktür.Narin, Tar, Kurşab, Talas,alay, Çu ve Kızılsu Kırgızistan'ın en önemli nehirleridir. Ülkede 3.000'den fazlagöl bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi dünyanın en büyük ikinci krater gölüIssık gölüdür.

Başkenti Bişkek olanKırgızistan'ın nüfusu 4.472.000'dir. bu nüfusun 9'u kentlerde, a ise kırsalalanlarda yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğu km2'de 20 kişidir. Nüfus kompozisyonunuR.4 Kırgız, .9 Rus, .7 Özbek, %2.4 Ukraynalı, .6 diğerlerioluşturmaktadır.

Altı idarî bölgeyeayrılan Kırgızistan'ın (Çuy, Issık-kul, Oş, Talas, Calalabad, Nevin) önemlişehirleri Bişkek, Oş, Calalabad, Tokmak ve Karabalta'dır.SSCB döneminde eğitim veilim alanında bilinçli olarak geri bırakılan Kırgızistan, bağımsızlıktan sonraeğitim alanına süratle el atmıştır. 1990/91 verilerine göre orta dereceli okulsayısı 1806, yüksek öğretim kurum sayısı ise 9'dur. 16 adet üniversite veenstitü, 48 adet teknik ve sanat okulu bulunmaktadır.

Kırgızistan arazisinin%7'si tarıma elverişli arazidir. Temel tarım ürünleri hububat, pamuk, şekerpancarı, tütün, patates, kenevir, sebze ve meyveler teşkil etmektedir. Hayvancılıkgelişmiş olup, koyun, keçi, büyük baş hayvan, arıcılık ve domuz üretme sonyıllarda yer almaktadır. Yün ve deri en önemli gelir kaynağıdır. Önemli doğalkaynakları kömür altın, cıva ve uranyumdur. Kırgızistan Orta Asya'daki kömürrezervinin yaklaşık yarısını elinde bulundurmaktadır. Petrol ve doğalgaz yataklarıgenellikle Fergana vadisi kuzey doğu kesiminde yer almaktadır.

Kırgızistan Cumhuriyeti'nintemel sanayi dalların tekstil, gıda, maden ve metalurji endüstrisi, elektronik, demirdışı metaller, şeker, ipek ve koza işleme, deri işleme, tarım ve iş makineleri ilekonservecilik teşkil etmektedir. Kırgızistan'da çalışabilir nüfus 1.835.900'dür.bu sayının %.2'si sanayi, 8.2'si tarım, 'u eğitim, sağlık, %6'sı hizmet,.3'ü ise ulaşım, haberleşme ve diğer sektörlerde çalışmaktadır. 1994 yılıitibariyle toplam ihracat 340 milyon dolar, ithalat ise 459 milyon dolar olarakgerçekleşmiştir. Dış ticaret yaptığı ülkeler arasında BDT ülkeleri, Çin, ABD,İngiltere, Almanya, Türkiye, Fransa, Hollanda ve Japonya başta gelmektedir.

Kırgızistan Cumhuriyeti 5 Mayıs1993 yılında parlamentoda oy birliği ile anayasasını kabul etmiştir. Cumhurbaşkanıyürütmenin başı konumundan çıkarılarak, devlet organının koordinatörü durumunagetirilmiştir. Yeni Anayasa 105 üyeli ve Batı ülkelerine benzer bir parlamento sistemiöngörmekte ve 35 kişilik yasama meclisi, 70 kişilik Temsilciler meclisindenoluşmaktadır.

Başkent Bişkek

Kırgızistan Cumhuriyeti'nin başkenti olanBişkek'in Sovyetler Birliği öncesindeki adı Pişpek idi. 1885'te burada doğanKızılordu komutanlarından Mihail Vasilyeviç Frunze'nin adından dolayı, Sovyetlerdöneminde şehire Frunze adı verildi.Bişkek, Aladağların eteklerinde, Çu Irmağıvadisinde yeralır. Alaarça ve Alamedin ırmakları üzerinde kurulu olan şehiri,Büyük Çuyski Kanalı ikiye böler. Hokant Hanedanı tarafından inşa ettirilen PişpekKalesi Rusların eline geçtikten sonra, şehir bu kale yakınlarında 1878'de kuruldu.

1924'e kadar küçükbir yerleşim birimi olan şehir, bu tarihde Sovyetler Birliği idaresindeki KırgızÖzerk Yönetim Bölgesi'nin merkezi oldu. 1926'da ise Kırgız Özerk Sovyet SosyalistCumhuriyeti'nin başkenti yapıldı ve bundan sonra hızla gelişti. Şehirdeki nüfusbugün 600 bini aşmıştı.İkinci Dünya Savaşı'na kadar şeker, et ve meyvekonserveciliği gibi hafif sanayi kuruluşları bulunan Bişkek'te, savaş sırasındaSovyetler sanayiinin doğuya kaydırılmasıyla; tarım makinaları, otomobil ve metalişleme gibi sanayi kuruluşları tesis edildi. Özellikle 1960'larda hızlı birsanayileşme ve şehirleşme yaşandı.

Bugünkü Bişkek,geniş caddeleri ve bol ağaçlı yapısıyla, modern bir şehirdir. KırgızistanBilimler Akademisi, Kırgızistan Devlet Üniversitesi, tarım, tıp, teknik ve öğretmenyüksek okulları, başlıca öğretim kurumlarıdır. SSCB'nin dağılmasıyla 1991'debağımsızlığı elde eden Kırgızistan'ın başkenti olan Bişkek'te SSCB'den ayrılandiğer Türk Cumhuriyetleri'nde olduğu gibi hiçbir sanayi kuruluşu işlememektedir.Bunun en önemli nedenini de teknolojik alt yapısının çöküşü oluşturmaktadır.

Yeniyıl : 1 Ocak
Yılbaşı : 7 Ocak
Kadınları Anma Günü : 8 Mart
Ergenekon Bayramı : 21 Mart
İşçi Bayramı : 1 Mayıs
Anayasa Bayramı : 5 Mayıs
Zafer Bayramı : 9 Mayıs
Kurben Ait (Anma Günü) : 13 Haziran
BağımsızlıkBayramı : 31 Ağustos
Ramazan Bayramı
 
Kurban Bayramı  

 

İlk Kırgız Devleti

Türklerin bilinen en eskiyazılı belgelerinden olan Kök Türk yazıtlarında Kırgızlar, tarihleri çok eskiyedayanan Türk kavimleri arasında zikredilmektedir. Çin tarihine ait yıllıklarda iseKırgızlar M.Ö. 2. yüzyılda Hunlar zamanındaki olaylar anlatılırken karşımızaçıkmakta ve Kırgız Türklerinin bilinen ilk devletlerini M.Ö. 2. yüzyılda bugünküKırgızistan topraklarından doğuya ve kuzey doğuya uzanan bölgede, (TanrıDağlarının doğu ve kuzey doğusunda) kurdukları anlaşılmaktadır.

Aslında bubölgede yapılan arkeolojik ve antropolojik araştırmalar Türklerin M.Ö. 2. binyılından da ötelere kadar uzanan tarihlerinin aynı coğrafi alanda yaşanmışolduğunu göstermektedir.

Hun İmparatorluğu Dönemi

Bir müddet sonra bu ilk Kırgız Devletiyıkılmış ve Kırgızlar, Töles boyları başta olmak üzere diğer bazı Türkboyları ile birlikte Hun İmparatorluğu'nun idaresinde yaşamaya başlamıştır.Takibeden bir kaç asırlık dönemdeki kaynakların yetersizliği nedeniyle tarihler çoknet bir şekilde belli olmamakla birlikte, Hun İmparatorluğu'nun giderek gücünükaybetmesi sonucunda M.S. 2. ve 3. yy'larda bu Türk boylarının Hun idaresindençıkarak, bölgede dağınık bir şekilde yaşadığı anlaşılmaktadır.

M.S. 6. yy'dan itibaren netleşen tarihî verilere göreKırgızlar M.S. 557 yılında Kök Türk Devletinin fetret devrine rastlayan 7. asrınikinci yarısı boyunca müstakil bir görünüm sergileyen Kırgızların bu dönemde Çinile doğrudan ilişkiler kurmalarına rağmen, 699 yılında yeniden Kök Türk yönetiminegirdiği görülmektedir. 

Kök Türk İmparatorluğu Dönemi

Kök Türk kitabelerinden anlaşıldığı kadarıyla,Kök Türklerin Kırgızlar üzerinde hâkimiyet tesisi pek kolay olmamış ve her iki dönemdede ancak uzun ve çetin mücadelelerden sonra Kök Türklerin hakimiyet kurması mümkünolmuştur.

İlk Bağımsız Kırgız Devleti

Kırgızlar 743 yılında Kök Türk devletininyıkılışından sonra yönetimi ele alan Uygur Hakanlığı'nın idâresini kabuletmeyerek, uzun yıllar boyunca Uygurlarla mücadele etmiş ve 9. asrın başlarındaUygurlarla yapılan bir savaşta büyük kayıplar vermelerine rağmen, 838 yılındaUygur Kağanını öldürerek Uygur Devletinin Kuzey kısmını işgâl etmek suretiyleasırlardan sonra ilk defa merkezi Ötüken olmak üzere bir Türk Devletinin idâresiniele almışlardır.

Kırgızların yüzyıllardan (neredeyse bin yıla yakın bir aradan) sonra yenidenbağımsız bir devlete sahip olmaları, yaklaşık bir asır süren ikinci bağımsızKırgız devleti süresince onların kültürel alanda yeniden derlenip toparlanmalarına,hatta Kök Türk ve Uygur kardeşlerinin yazı dilini kullanarak kendi kitabeleriniyazdırıp diktirmelerine vesile olmuştur.

Fakat bu ikinci Kırgız devletinin kurulduğu bölgelerbugünkü Çin Halk Cumhuriyeti sınırları dahilinde kaldığı ve Çin yönetimince deTürk tarihine ait pek çok önemli eserin gömülü olduğu bilinen bu bölgelerde kazıyapılmasına müsaade edilmediği için, tarih ve bu arada başka bir çok ilim dalı bubölgeden elde edilebilecek her biri bir hazine değerindeki verilere ulaşamamaktadır.

Şayet birgün bu bölgedekiKırgız kitabelerinin gün ışığına çıkartılması mümkün olursa muhakkak kiKırgızların ve bu arada genel olarak Türklerin Orta Asya'daki tarihlerine ait bilgileryeni ve daha geniş boyutlar kazanacak, bu arada Türkler'in M.Ö. ve Miladı takiben birkaç yüzyıl boyuncaki hayatlarının pek çok bilinmeyen yönü açıklık kazanmış olacaktır.

Çin Tehdidi ve Batıya Göç

920 yılından sonra, önce Kök Türkülkesini ve sonra Moğolistan'ı işgâl eden Çin ordularının dalga dalga gelensaldırıları karşısında tutunamayan Kırgızlar 924 yılında bu yurtlarınıterkederek, daha batıya (bugünkü Kırgızistan'a) doğru çekilmişlerdir.

10-12'inci yüzyıllar arasındaKarahanlıların hakimiyeti altında yaşayan Kırgızlar, bu dönemde Kırgızistantoprakları üzerinde büyük şehirler meydana getirmiş ve halkın daha çok tarım veticarete yönelmesi sonucunda önceleri genellikle göçebe olarak hayvancılıklauğraşan Kırgızların sosyo-ekonomik hayatında büyük değişimler meydanagelmiştir.

Söz konususosyo-ekonomik gelişmelerle birlikte Kırgızların kültür hayatında da önemliilerlemeler kaydedilmiş ve Türk dilinin ilk şâheseri "Kutad-gu Bilig"Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından bu dönemde ortaya konulmuştur.

Moğol ve Özbek Hakimiyeti

12. yüzyılın başlarından itibaren KırgızlarıCengiz Han yönetimindeki Moğolların hakimiyeti altında görüyoruz. 1217 yılında Moğolyönetimine karşı başlattıkları isyânın kanlı bir şekilde bastırılmasındansonra Kırgızlar 14. asrın sonuna kadar Moğol hakimiyeti altında kaldı. Ancak 1399 yılındayanlarına Oyratları da alan Kırgızlar, Moğol yönetimine karşı başlatılan ikinciisyan ile yeniden bağımsızlığına kavuştular.

Fakat, o dönemde amansız bir hâkimiyetmücadelesinin hüküm sürdüğü Orta Asya'da gerekli şartlara erişemeden bağımsızkalmak kolay değildi. Nitekim Kırgızlar kısa bir bağımsızlık döneminden sonra1425 yılında Özbek hâkimiyeti altına girdiler ve daha sonra Özbeklerin Moğol saldırılarıkarşısında tutunamaması sonucunda kuzeydeki Kazakistan bozkırlarına çekilerek KazakYönetimi altında Kazaklarla birlikte yaşamaya başladılar.

Yeniden Bağımsız Kırgız Devleti

Asya'da Moğol hakimiyeti sona erdikten sonra Kırgızlarönce Kalmukların idâresi altına girmişler ve sonra 1703 yılında Tanrı dağlarınıngüney batı taraflarına göç ederek, kısa bir süre önce kurulmuş olan Hokanddevletinin hakimiyetini gönüllü olarak kabul etmişlerdir. Ancak bu iltihak ile kısa süredehem nüfusun ve hem de askeri gücün çoğunluğunu ele geçiren Kırgızlar, çok geçmedenHokand devletinin yönetimini ele aldılar. Böylelikle Kırgız Türklerinin tarihindeyeni bir bağımsız devlet dönemi başlamış oldu.

Hokand devletinin 18. yy boyuncagiderek Orta Asya'da nüfuzlu bir konuma yükselmesi Buhara Emirliği'nin dikkatini çekmişve 19. asrın başlarında Hokand Hanı Ömer Han (1809-1822) ile Buhara Emiri Haydar Şah(1800-1826) arasında başlayan rekabet ve çekişme, Orta Asya Türklüğünün en büyüktalihsizliklerinden birisi olarak tarihe geçmiştir.

Öyleki bu hanlıklar,aralarındaki rekabeti, Osmanlı İmparatorluğuna biat etmek suretiyle ondan bir diğerinekarşı destek sağlamak için İstanbul'a elçiler göndermek noktasına kadar tırmandırmışlar,fakat bu amansız mücadele sadece Rusların Orta Asya'daki hâkimiyet plânlarınıuygulamaya koymak için müsâit bir zemin hazırlamaktan başka bir işe yaramamıştır.

Rus İşgali

Merkezi Asya'daki Türk Hanlıklarının birbirine düştüğüböyle bir dönemde önce 1846 yılında Kazalinsk Kalesini ele geçiren Rusların Türkistanillerini istilâsı bundan sonra da devam etti. Bu dönemde sadece 1864 yılında Çimkentüzerine yürüyen Rus orduları, Alim Kul kumandasındaki Hokand ordusu tarafından ağırbir yenilgiye uğratılmış, fakat bu arada Buhara Emirinin Hokand üzerine yüdüğühaberini alan Alim Kul başkenti savunmak için dönünce, bu fırsatı değerlendiren mağlupRus ordusu 22 Eylül 1864'de Çimkent'i işgâl etmiştir. Böylece iki Türk Hakanı arasındakianlaşmazlık, Rus ordusuna Türkler tarafından yaşatılan bir hezimetin, büyük birRus zaferi olarak tarihe geçmesine vesile olmuştur.

Çimkent'in işgâlinden sonra Alim Kul yönetimindekiHokand orduları Rus işgaline karşı amansız bir direniş göstermeye devam ettiler. Bumücadele döneminde Alim Kul ve ordusu, Buhara Ordularının işgal ettiği topraklar ileRus ordularının işgâl ettiği topraklar arasında adeta mekik dokuyor ve sürekliolarak bir cepheden diğerine koşuyordu. Nihayet 23 Mayıs 1865'de Alim Kul, Rus ordularınakarşı Niyaz Bey Kalesini savunurken şehit düştü.

Alim Kul'un ölümünü mütekakipRus ordularının Taşkent'i kuşattığı ve Taşkentlilerin tam otuz iki gün şehirleriniRuslara karşı kahramanca müdafaa ettiği bir dönemde bile, Buhara Emiri Muzaffereddin,Hokand devletinin başkentini işgal etmekten geri durmadı. Fakat Orta Asya'nın işgâlindeHokand veya Buhara ayırımı gözetmeden Rus orduları Hokand ülkesinin işgalindenhemen sonra 1867-1868'de Buhara Emirliğinin hâkimiyet sahalarını da işgal etti. Bunumüteakip 1873'de Hive emirliği ve 1874-1875'de Türkmenistan'ın işgali ile OrtaAsya'daki Türk yurtlarının tamamı Rusların kontrolüne girmiş oldu.

Yurtlarının Ruslar tarafından işgâl edilmesinetahammül edemeyen Kırgızlar 1876'da Abdurrahman Abtabacı önderliğinde ve 1885'de iseOş şehrinde Derviş Han Tora önderliğinden isyan başlatmalarına rağmen her ikiisyan da kanlı bir şekilde bastırıldı ve isyancılar katledildi. Buna rağmen ÇarlıkRusyası'nın son dönemleri boyunca Kırgız isyanlarının ardı arkası kesilmedi.

17-18 Mayıs 1898 gecesi Andican'ınMintepe Camii imamı İşan Muhammed Sabıroğlu yönetimindeki ayaklanarak Rusgarnizonunu basan Kırgız Türkleri, modern silahlara sahip Rus ordusu karşısında ağırkayıplar verdikten başka, sağ ele geçen 380 kişi de idam edildi. Bu olaydan sonra bölgeyiziyaret eden Rus Genel Valisini diz çökerek selamlamamakta direnen 208 kişilik bir halkgrubu Sibirya'ya sürüldü.

Nihayet 6 Ağustos1916'da büyük ve toplu bir isyan başlatan Kırgızlar, bütün Türkistan'da yayılmaktaolan bağımsızlık savaşına iştirak ettiler. Fakat Ruslar tarafından kanlı bir şekildebastırılan bu isyânda da Kırgızlar binlerce kayıp verdi ve isyânın bastırılmasısonucunda üçyüz bin civarında Kırgız Türkü Çin'e kaçmak zorunda kaldı. Buncacan kaybı ve göçe rağmen Kırgızistan'da milliyetçi Kırgız komiteleri hemen ertesiyıl 1917 Bolşevik ihtilâli sırasında yeniden bağımsızlık mücadelesini başlatmışlarve bu mücadele 1929 yılına kadar sürmüştür.

Kırgızistan'da yarımasrı aşkin bir süre aralıksız süren bu direnişler ancak Stalin'in despot yönetimidevrinde tamamen sindirilmiş ve bu arada Rusya tarafından 1924'de Muhtar Bölge Statüsüverilen Kırgızistan 1926 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği'ne Kırgızistanadı ile dâhil edilmiştir.

Bağımsızlık Direnişleri

Yurtlarının Ruslar tarafından işgâl edilmesinetahammül edemeyen Kırgızlar 1876'da Abdurrahman Abtabacı önderliğinde ve 1885'de iseOş şehrinde Derviş Han Tora önderliğinden isyan başlatmalarına rağmen her ikiisyan da kanlı bir şekilde bastırıldı ve isyancılar katledildi. Buna rağmen ÇarlıkRusyası'nın son dönemleri boyunca Kırgız isyanlarının ardı arkası kesilmedi.

17-18 Mayıs 1898 gecesi Andican'ınMintepe Camii imamı İşan Muhammed Sabıroğlu yönetimindeki ayaklanarak Rusgarnizonunu basan Kırgız Türkleri, modern silahlara sahip Rus ordusu karşısında ağırkayıplar verdikten başka, sağ ele geçen 380 kişi de idam edildi. Bu olaydan sonra bölgeyiziyaret eden Rus Genel Valisini diz çökerek selamlamamakta direnen 208 kişilik bir halkgrubu Sibirya'ya sürüldü.

Nihayet 6 Ağustos1916'da büyük ve toplu bir isyan başlatan Kırgızlar, bütün Türkistan'da yayılmaktaolan bağımsızlık savaşına iştirak ettiler. Fakat Ruslar tarafından kanlı bir şekildebastırılan bu isyânda da Kırgızlar binlerce kayıp verdi ve isyânın bastırılmasısonucunda üçyüz bin civarında Kırgız Türkü Çin'e kaçmak zorunda kaldı. Buncacan kaybı ve göçe rağmen Kırgızistan'da milliyetçi Kırgız komiteleri hemen ertesiyıl 1917 Bolşevik ihtilâli sırasında yeniden bağımsızlık mücadelesini başlatmışlarve bu mücadele 1929 yılına kadar sürmüştür.

Kırgızistan'da yarımasrı aşkin bir süre aralıksız süren bu direnişler ancak Stalin'in despot yönetimidevrinde tamamen sindirilmiş ve bu arada Rusya tarafından 1924'de Muhtar Bölge Statüsüverilen Kırgızistan 1926 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği'ne Kırgızistanadı ile dâhil edilmiştir.

Bugünkü Kırgızistan

1980'li yılların ortalarından itibarenGorbaçov'un yönetim dönemi ile başlayan açıklık ve yeniden yapılanma süreciningetirdiği tarihi gelişmeler sonucunda adım adım yeniden bağımsızlığa doğruilerleyen Kırgızistan, 20-21 Ağustos 1991'de Moskova'da yaşanan darbe girişimi veardından merkezi hükümetin istifası ortamında 31 Ağustos 1991 günübağımsızlığını ilan etti.

Bundan kısa bir süreönce, yani bağımsızlığn adım adım yaklaşmakta olduğu süreç içerisinde, 27Ekim 1990 günü yapılan seçim ile Cumhurbaşkanı olan Askar Akayev,bağımsızlığın ilan edildiği dönemde Kırgızistan Cumhuriyeti yönetimininbaşında bulunuyordu. Bağımsızlığı, Akayev ile tanıyan Kırgızistan,bağımsızlık ilanını müteakip 12 Ekim 1991 günü yapılan halk oylamasında yolunayine onunla devam etmeye karar vererek, Akayev'i yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

Pamir Bölgesi

Pamir, aslında büyük bölümüTacikistan ve Kırgızistan'da, daha küçük bölümü ise Çin ve Afganistan'da kalan dağlıkbir bölgedir. Pamir Kırgız Türkleri, dağlık Pamir bölgesinin Afganistan'da kalan bölümündeyaşamaktadır.

Pamir kelimesinin menşeihakkında en akla yatkın olan görüş, onun kelime anlamına bağlı olarak yapılanizahta kendini göstermektedir. Buna göre pamir kelimesi, Farsça pa "ayak"ve mir "komutan, beğ, emir; zirve" kelimeleri ile yapılmış pa-imir(dağ) zirvelerinin ayağı" tamlamasından doğmuştur. Bu kelimenin TürkAnsiklopedisinin ilgili maddesinde iddia edildiği gibi Farsça Bam-ı Dünya "dünyanındamı" kelimelerinden bozma olduğu görüşü; Pamir'e "Dünyanın Damı"denmesi noktasından hareket edildiğinde haklı görünmekle beraber, söz konusukelimelerin şekilce çok farklı oluşları sebebiyle zayıf kalmaktadır. Kırgızlar,Pamirlere eskiden Terskey Alay diyorlardı.

Coğrafi Konum Yüzey Şekilleri 

Pamir bölgesi, 71°-76° Doğu boylamları ve 37°-40°Kuzey enlemleri arasında, 100.000 km2lik bir alanı kaplamakta olup Dünyanın en büyükdağ düğümü olarak görülür. Ortalama yüksekliği 3.500 metreyi bulan yüksekplatolardan oluşan Pamir bölgesinde, 7.000 metreyi aşan zirveler de yer almaktadır. Buzirvelerden en yüksek olanlar Lenin (7.127 m.), Garmo (7.490 m.), Mustağ Ata (7.860m.)'dır. Lenin dağının eski adı Boz Alay'dır.

Himalaya-Alp dağ sistemine bağlı olanPamir dağ kütlesinin Doğudan Batıya uzunluğu yaklaşık 400 kilometre, Kuzeyden Güneyeise yaklaşık 225 kilometredir. Pamir, 7500 km2'yi aşan bir alanı kaplayan buzuluylakutup bölgelerinden sonra dünyanın en geniş buzulunu üzerinde bulundurur. Ayrıcaçöküntü havzalarda bir çok göl de yer alır.

Pamir bölgesini, Batı veDoğuda, Amu Derya ve Tarım nehirlerinin havzalarını teşkil eden nispeten alçak bölgelersınırlar. Kuzeyde ise Sir Derya'nın havzasıyla sınırlanır.
Marco Polo'nun Kâşgar'a giderken kullandığı İpek Yolu, Pamir bölgesinden geçmekteidi.

Büyük Pamir, KüçükPamir
Pamir bölgesi, belli başlı iki bölgeye ayrılır: BüyükPamir ve Küçük Pamir. Küçük Pamir ve orada bulunan yüksek Vahan vadisi,Afganistan'da kalan bölümde yer alır. Vahan vadisi, Afganistan'ın Badahşan vilâyetindenKuzey-Doğuya doğru uzayan dar bölgeyi oluşturur. Vadi, adını Vahan nehrinden alır.Bu bölge Afgan hükümeti tarafından av bölgesi olarak belirlenmişti. 6.800 Dolar karşılığındaiki hafta boyunca buralarda avlanma izni veriliyordu. Ahu, ceylan, dağ keçisi, ayı,kurt gibi av hayvanları vardır.

Etnik Durum ve Nüfus

Pamir'de yaşayan Kırgız Türklerinin büyük birekseriyeti Teyit ve Kesek uruklarındandır. Burada bir kaç çadır da Nayman ve Kıpçakuruklarından olan Kırgız Türkü bulunduğunu biliyoruz. Kırgızlar Küçük Pamir'e,bugün Kırgızistan sınırları içinde kalan Alay vadisinden, Murgap nehri havzasından,1900'lü yılların başından itibaren gelmişlerdir.
Afganistan Pamirindeki Kırgız Türklerinin nüfusu hakkında kaynaklarda 2000'den100.000'e kadar değişen çok farklı rakamlar verilmektedir. Rakamların birbirinden bukadar farklı olması, Afganistan'da resmî nüfus sayımının yapılmamasından ve KırgızTürklerinin göçebe hayatı yaşamalarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca burası, eskiS.S.C.B., Afganistan, Pakistan ve Çin'in sınırlarının birleştiği jeo-stratejik önemifevkalâde yüksek olan bir bölgedir. Siyasî sınırlar çizilmeden önce bütün Pamirbölgesinde hür göçebe hayatı yaşamakta olan Kırgız Türkleri, bilahare çeşitlisavaşlar ve karışıklıklar tesiriyle söz konusu ülkeler arasında sürekli olarakyer değiştirmişlerdir. Bu nüfus hareketi hâlâ durulmuş değildir. Kaynaklardaverilen farklı rakamları değerlendirirken bu durumun da göz önüne alınmasıgerekir.

Kesin olarak bilinen tek rakam, Hacı Rahmankul Han'abağlı olarak yaşayan Kırgız Türklerine aittir. Afganistan'da Sovyetler Birliği yanlısıkomünistlerin idareyi ele geçirmeleri üzerine önce 1978'de Pakistan'a, sonra da1982'de Türkiye'ye göç etmişlerdir. Bunlar Afganistan'dan çıktıkları vakit sayıları500 çadırdan (1700 kişi) ibaretti.Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'ndanalınan bilgilere göre 2641 Sayılı Kanun uyarınca Türkiye'ye kabul ve iskânlarıkararlaştırılan ve 3.8.1982-23.8.1982 tarihleri arasında Pakistan'dan Türkiye'yegetirilip geçici iskân yerlerine yerleştirilen mülteciler arasında Kırgızların sayısı293 aile ve 1138 kişiden ibarettir. Pamir Kırgızları üzerinde çeşitli konulardauzun yıllar araştırma yapmış olan R. Dor da Afganistan'dan 1300 Kırgız'ın çıktığını,bunlardan 100 kişinin Pamir'e geri döndüğünü, Türkiye'ye ise 1138 kişinin geldiğinibildirmektedir.

Kırgız Türklerinin tabîivatanı olan Pamir bölgesinin Vahan vadisinde, yani Afganistan'da kalan bölümünde hâlâyaşamakta olan Kırgızlar vardır. Ancak bunların sayısını kesin olarak tespit etmekşimdilik mümkün değildir.

Afganistan Pamiri'nde Hayat Tarzı

Afganistan Pamirindeki en önemli yerleşim merkezi,Vahan vadisinin girişinde yer alan Handud'dur, Ama Kırgızlar, Vahan vadisinin iç kısımlarındaotururlar. Yazın yaylaklarda, kışın kışlaklarda hayvanlarını otlatırlar.Yaylaklar ile kışlaklar arasındaki mesafe, at yolculuğu ile en fazla bir günlükyoldur.

Afganistan Pamir'inde Kırgız Türklerinin geçimkaynağı hayvancılığa dayanır. Eskiden Kırgızların pazar yeri Doğu Türkistan'dakiKaşgar idi. Fakat 1950'li yıllarda Çin'deki siyasî olayların Kâşgar'la ticaretiengellemesi üzerine çay, şeker, giyecek ve diğer ihtiyaç maddelerini almak içinHandud'a ve Kabil'e gitmeye başladılar. Yılda birkaç kez Kabil'e büyük kervan düzenlenir.Bunlardan ikisi kışın yapılır ve çok zor bir yolculuğu gerektirir. Vakhilerle deticarî münasebetleri vardır. Kırgızlar koyun, don yağı, keçe vb. verip karşılığındabuğday alırlar. Bu ticarette para hiç kullanılmaz.

Afganistan Pamirine Göç

Orta-Asya'daki söz konusu karışıklıkta Rus zulmüneuğrayan Türk boylarından biri de Pamir Kırgızları idi. Bunlar, 19. yy. sonundanitibaren Küçük Pamir'e göçtüler. Bölgedeki İngiliz-Rus rekabeti, 1895 yılındaPamir'in Afganistan, Rusya ve Çin arasında paylaşılması ve sınırların kapanmasıile sonuçlanınca, Pamir Kırgız Türkleri Küçük Pamir'de mahsur kaldılar.

Son hür Kırgızların yegâne hanı,Hacı Rahmankul idi. O, 1913'te Büyük Pamir'de dünyaya gelmişti. Babası CapaarkulHan, o zaman Çarlık Rusya'sı hakimiyetine yeni düşmüş olan şimdiki Tacikistantopraklarındaki kısmı da dahil, bütün Pamir bölgesinin idaresini elinde tutuyordu. KırgızTürkleri, Afganistan Pamirine Capaarkul Han'ın liderliğinde 70 çadır Teyit Kırgızıolarak göçtüler. Bunlardan önce Çin Pamirinden buraya gelmiş olan 30 ilâ 40 çadırTeyit Kırgızı vardır.

Capaarkul Han'ın 1943'teveefatı üzerine onun yerine 30 yaşındaki Hacı Rahmankul hanlığa seçildi. RahmankulHan, büyük gayretlerle çöküntüye uğrayan hayvancılığa dayanan Kırgızekonomisin düzetmeyi başarmış ve böylece Kırgız Türkleri arasında sevilen birlider olarak kendisini kabul ettirmiştir.

Doğu Türkistan Pamiri'ne Göç

Rahmankul'un liderliğinde toparlanan Kırgızlarındurumu; işgal edilen fakat tam olarak kontrol altına alınamayan Türkistan'ıetkilemeye başlayınca Sovyet Rus yönetimi, Rahmankul Han'a ve onun idaresindeki Kırgızlarakarşı saldırılarını yoğunlaştırmıştı. Pamir bölgesi, Sovyetler Birliği-Afganistan-Çinarasında yer alan stratejik bir bölge olduğundan, Ruslar burayı kontrol altındatutmak istiyordu.

Afganistan Hükümeti ise Pamir bölgesini korumaktan acizolduğundan Rus saldırılarına karşı kayıtsız kalıyordu. Bu olumsuz ortamda ağırlaşanbaskılara dayanamayan Rahmankul Han, 1947'de halkını Çin işgalindeki Doğu TürkistanPamirine göç ettirdi. Pamir Kırgızları, Doğu Türkistan'da iken Çin hakimiyetinekarşı yapılan mücadeleye iştirak etmişlerdir.

Afganistan Pamiri'ne Dönüş

Pamir Kırgızlarının Doğu Türkistan'a göçlerindeniki yıl sonra Çin'e hakim olan komünist yönetim, Çin işgaline karşı başlatılanmillî direniş hareketini kırınca, Rahmankul Han, tekrar Afganistan Pamirine çekilmekzorunda kaldı. Bu dönüşlerinde Afganistan Hükümeti, Kırgızları büyük birmemnuniyetle karşılamış ve Rahmankul Han'a da Bölge Valiliği verilmişti.

Bu yıllarda Pamir Kırgızlarınispeten huzurlu bir hayat sürdüler. Ancak Pamir'in daracık bir bölgesine, Vahanvadisine sıkışıp kalmışlar; eskiden alışık oldukları büyük göçleri yapamazolmuşlardı. Büyük hayvan sürülerini otlatmak için her zaman taze otlakbulabiliecekleri bölgelere göçmek, onların hayvancılığına dayanan ekonomileri içinçok gerekliydi.

Siyasî şartlarınzorlamasıyla Afganistan Pamirine sıkışıp kalmak, Kırgızları, hayat tarzlarındabiraz değişikliğe gitmek zorunda bıraktı. Bunun neticesinde yaygın bir hayvancılıktan,az verimli otlakların yoğun bir kullanımına geçmek, sürülerin türünü değiştirmekve özellikle ürünlerinin satışı için yeni bir ticaret şebekesi kurmak zorunda kaldılar.Bunu, enerjik ve aydın bir lider olan Rahmankul Han sayesinde gerçekleştirdiler.

Afganistan'dan Pakistan'a Göç

Pamir Kırgızları için nispeten huzurlu yıllarfazla devam etmedi. 1978 yılından itibaren Afganistan'daki komünist faaliyetlerin yoğunlaşmasıylaRahmankul Han, halkını yeni bir yıkımdan kurtarmak için Pakistan'a göç ettirmeyekarar verir. 1300 kişilik bir Kırgız (Teyit ve Kesek) grubu, Rahmankul'un liderliğinde,1978 yılında Pakistan'a geçip ve orada Gilgit şehrindeki mülteci kamplarına yerleştirilirler.

Pakistan devletinin Kırgız Türklerine iyidavranması, yardım dağıtma işinde adaleti gözetmesi gibi olumlu faktörlere mukabil,havanın aşırı sıcak oluşu, Kırgızlar için orasını yaşanmaz bir hâlegetiriyordu. Nitekim ortalama 3500 metre yüksekliğindeki yaylalarda yaşamaya alışmışolan Kırgız Türkleri, bu sıcağa fazla dayanamamışlar, hattâ içlerinden yaklaşık100 kişi sıcaktan ölmüştür. Gilgit'te aradığını bulamayan 100 Kırgız Türküise Pamir'e geri dönmüştür.

Türkiye'ye Göç

Kırgız Türkleri için Pakistan, bir mülteci sığınağıolmaktan öteye gidememiştir. Orada kaldıkları süre içinde yaşadıkları Gilgit'inPamir'e göre çok sıcak olması, yabancı kültürlere ait toplulukların içinde millîbenliklerini yitirme endişesi, Rahmankul'u rahatsız etmekteydi. Afganistan'danPakistan'a iltica eden Türk soylu gruplardan bir kısmının 1982 yılında Türkiye'yegetirilmeleri söz konusu olunca Rahmankul'un şahsî teşebbüsleriyle Kırgızların Türkiye'yegöçmeleri için imkân doğmuş oldu.

Kırgız Türkleri, dört yıl süren Pakistanmacerasından sonra 3 Ağustos 1982 salı günü, 1138 kişilik bir kafileyi taşıyan uçaklarlaAdana havaalanına indiler. Türkiye'de önce geçici olarak Van'ın Karagündüz köyüneyerleştirilmek istendiler. Ancak bu köyün hepsini barındırabilecek büyüklükteolmaması sebebiyle 362 kişilik 96 aile, yerleşme için Malatya'ya gitmek zorunda kaldı.776 kişilik 197 aile Karagündüz'de kalabildi.

Türkiye'ye getirilen KırgızTürkleri, dört yıl sonra, Van'ın Erçiş ilçesinin birkaç kilometre kuzeyinde, eskibir haranın arazisi üzerinde kendileri için kurulan Ulupamir köyüne yerleştirildiler.Liderleri Rahmankul Han, ömrünün son yıllarını, hiç değilse isminde Pamir'i yaşatanbu köyde geçirdikten sonra 6 Ağustos 1990 tarihinde vefat etti.

Türkiye'ye gelen bütünPamir Kırgız Türkleri, bugün 300 hane, 2100 kişilik bir nüfus hâlinde Ulupamir köyündeyaşamaktadır. Onların gönlündeki arzu, gerçek vatanlarına artık bağımsızlığınıkazanmış olan Kırgızistan'ın Pamir bölgesine, Kırgız kardeşlerinin arasına dönebilmektir.

Manas Destanı

Türk boylarından biri olan Kırgızların milli destanı,dünya edebiyatının da sayılı şaheserlerinden ve en uzun destanı olan Manas Destanı,adını, destandaki kahramanlar alır. Bu destanı okuyup söyleyenlere de Manascıdenilir. Manascılık, bir sanat ve meslek olarak kabul edilir.

Manas destanı'nda geçen hadiseler, bazıaraştırmacılar tarafından Hun dönemine bağlanıyor. Ancak, bu olayların zeminini9'uncu yüzyıl sonrasına bağlamak daha gerçekçi. 1120'li yıllarda Orta Asya'yıistila ederek Karahanlı ülkesini ele geçiren Moğol Karahitaylar'ın, Kırgızlar üzerineasker göndermesi ve bu sırada yaşanan olaylar Manas Destanı'na kaynaklık eder.

Ünlü Türkolog WilhelmRadloff (1837-1918) Manas Destanı'yla ilgili ilk derlemeyi, Kırgızistan'ın Tokmak şehrigüneyindeki Sarı Bağış boyuna mensup bir Manasçıdan 1869'da yaptı. Radloff'underlediği yedi bölümlük Manas Destanı, toplam 11 bin 454 mısradan oluşuyor. Fakat,Manasçıların okuduğu dize sayısının, 16 bin mısra civarında olduğu belirtiliyor.

Kırgız Türklerinin millikahramanı Manas'ın etrafında örgülenen Manas Destanı'nın ilk bölümündenitibaren; Manas'ın doğumu, daha beşikte iken konuşmaya başlaması, kafirleri yeneceğinisöylemesi, büyüyüp delikanlı olunca Çinlileri yenmesi, Müslüman yiğit Almanbet'letanışıp, birlikle birçok savaşa girmeleri, Manas'ın evlenmesi, düşmanları tarafındaniki defa öldürülmesine rağmen tekrar dirilmesi, Mekke'yi ziyaret ve Kabe'yi tavafetmesi, lirik bir üslupla anlatılır.

Destanda Manas'ın üçüncüölümü, geri dönüşü olmayan bir ölümdür. Bundan sonra Manas'ın oğlu Semetey vetorunu Seytek'in destanları başlar. Manas Destanı, Semetey ve Seytek Destanlarıylaüçlü bir zincir oluşturur.Üç nesle uzanan Destan'da, Manas ülke yönetimininkurucusu görevini yaparken; oğlu Semetey iktidarı tehlikeye sokar, torunu Seytek ise işleriyeniden düzene koyar.

     ANA SAYFAYA DÖN   

KONUNUN BAŞINA DÖN

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol