İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  TURKLERDE PEYGAMBER VE EHLiBEYT SEVGiSi
 

Türklerde Peygamber ve Ehlibeyt Sevgisi 

Türklerde Hz. Peygamber’e duyulan sevgi çok köklü ve yoğundur. Türk edebiyatının kitap halindeki en eski eserlerinden olan Kutadgu bilig'te bir na't-ı peygamberi yer almış, Atebe-tü'l-hakâyık'ta ise kırk hadis türünü temellendirecek surette hadis tercümeleri edebiyata girmiştir. Bu ilk dönemdeki diğer bir eser, Ahmed Yesevî'nin Hz. Peygamber'e dair unsurların zenginliğiyle dikkat çeken Dîvân-ı Hikmetidir. Ahmed Yesevî, hikmetleriyle geniş halk kitlelerini etkileyerek Türk toplumunda peygamber sevgisinin temellerini atmıştır. Yesevî'nin Anadolu'daki takipçisi Yûnus Emre, Resûl-i Ekrem'le ilgili değerleri, oluşum halinde bulunan Anadolu Türk şiirine aktarmakla kalmamış, daha da geliştirip zenginleştirerek Türk tasavvuf edebiyatına ciddi biçimde tesir etmiştir. Onun, "Canım kurban olsun senin yoluna / Adı güzel kendi güzel Muhammed" matla'lı şiiri, Türk dilinin en lirik İfadeleriyle peygamber sevgisini ortaya koyan manzumelerinden biridir. Yine Anadolu Türk edebiyatının ilk temsilcilerinden Şeyyad Hamza'nın, "Senin aşkın kamu derde devadır yâ Resûlellah / Senin katında hacetler revadır yâ Resûlellah" beytiyle başlayan na'tı, mevlid törenlerinde de okunan diğer bir örnektir.

Osmanlı coğrafyasında Türk- İslâm edebiyatı adı altında Hz. Peygamber ağırlıklı bir edebiyat ortaya konulmuştur. Kur'an'da Resûl-i Ekrem'e dair âyetlerin iktibas ve telmih yoluyla intikal ettiği edebî eserlerde Resûlullah'ın isim ve sıfatları, fizikî, ruhî ve ahlâkî vasıfları, aile hayatı, mucizeleri vb. konularda verilen bilgiler Türk edebiyatının bu hususta ne kadar zengin olduğunu göstermektedir. Resûl-i Ekrem'le ilgili kaside ve gazeller de zengin bir alan teşkil eder.

Gül Hz. Peygamber'i ifade etmekte en çok rağbet edilen çiçek olmuştur. Resûl-i Ekrem'in yüzü, yüzünün ve teninin rengi, kokusu, peygamberler arasındaki yeri ve değerinin gonca, hoş kokulu gül tabirlerle ifade edilmiştir. Fuzûlî'nin "Gül" redifli kasidesi bu anlayışın en güzel örneğidir.

Ehl-i Beyt Kimdir?

Hz. Peygamber'in aile fertleri için kullanılan bir tabirdir. "Ev halkı" anlamına gelen Ehl-i beyt terkibi ev sahibiyle onun eşini, çocuklarını, torunları ve yakın akrabalarını kapsamına alır. Câhiliye devri Arap toplumunda kabilenin hâkim ailesini ifade eden Ehl-i beyt tabiri. İslâmî dönemden itibaren günümüze kadar sadece Hz. Peygamber'in ailesi ve soyu mânasına gelen bir terim olmuştur. Alevilere göre Ehl-i Beyt Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den oluşmaktadır.

Kültürümüzde Hz. Ali Sevgisi

Hz. Ali, sağlığında Hz. Muhammed’in(s) övgüsüne mazhar olmuş bir sahâbîdir. Hz. Peygamber’in bu övgüsü, tekke ve dergâhlarda iyi algılanarak, Hz. Ali’ye karşı güçlü bir muhabbet beslenmiştir. Hz. Ali, İslâm Tasavvuf Düşüncesi’ni derinden etkilemiş bir sahâbîdir. Onun ilmi, ahlâkı, zühd ve takvâsı,yani ibadet hayatına verdiği önem, sûfiler tarafından örnek alınmasını beraberinde getirmiştir. Gerek Ahî, Bektâşî dervişleri, gerekse diğer tarîkat erbabınca, Hz. Ali’ye “Şâhı Velâyet” ve “Sultân’ül Evliyâ” lâkapları uygun görülmüştür.

Âşık Vîrânî’ye göre, Hz. Ali’ye duyulan sevgi, Allah’ın inayetine sebeptir. Çünkü, velâyet kabzasını elinde tutan Hz. Ali, Allâh’a giden yolların öğreticisi olmuştur:

“Her kim ki sever cân ile Şâhı Velâyeti,

Hakk’ın anadır çünkim bilesin inâyeti.”

(Âşık Vîranî Divanı s. 110)

Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin sevgisi

İslâm dünyası dikkate alındığında, belki en çok Ahmed, Mehmed, Ali, Veli, Fatma, Hasan ve Hüseyin isimlerine Anadolu’da rastlanılmaktadır. Bunun sebebi, Ehl-i Beyt sevgisinin milletimizin ortak paydası olmasıdır. Âşıklarımız, şairlerimiz güzel duyguları, güzel ahlâkı, iyilik, asalet ve fazileti, onların isimlerini serlevha ederek anlatmışlardır. Onlar masûmiyeti, sadeliği temsil etmişler, güli Muhammedî’nin hoş kokusunu tarihin her sayfasına sindirmişlerdir.

Yunus Emre, gönlündeki Ehl-i Beyt sevgisini mısralara şu kelimelerle taşımıştır:

 “Şehidlerin ser çeşmesi

Evliyânın bağrı başı,

Fatma ana gözü yaşı,

Hasan ile Hüseyin’dir.”

 

 “Hazret Ali babaları,

Muhammed’dir dedeleri,

Arşın iki gölgeleri

Hasan ile Hüseyin’dir.”

(Yunus Emre Dîvânı, s. 274)

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol