İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  iNANC OZGURLUGU
 

İnanç Özgürlüğü 

Din ve vicdan özgürlüğünün temel boyutu inanç özgürlüğüdür. Buna göre bir insan istediği bir dine inanmak ya da hiçbir dine inanmamak özgürlüğüne sahiptir. İnanç özgürlüğünde, devlet veya birey kimseye inanmak veya inanmamak konusunda baskı yapamaz. İnancından dolayı kınamaya veya ayırıma tabi tutulamaz.

Anayasamızın 24. maddesine göre: “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaatler ini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatler inden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Kimse… her ne surette olursa olsun dini veya din duygularını, yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.” Lâiklik, tüm bu sayılan hususların ve inanç özgürlüğünün teminatı olarak kabul edilmi? ve Anayasaya devletin temel nitelikleri bölümüne konulmuştur.

Dinimiz, inanç özgürlüğü konusuna nasıl bakar?

İslam dini son din olmasına rağmen, insanları İslam’a girmeye zorlamamı?, kimseye de zorlama yapmamasını emretmiştir. Zaten zorlama sonunda gerçekleşen iman, Allah katında makbul de?ildir. “Dinde zorlama yoktur. Hakikat, iman ile küfür apaçık meydana çıkmıştır.”(Bakara suresi, 256. ayet) “De ki: O Kur’an, Rabb’inizden gelen bir haktır. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin…”(Kehf suresi, 29. ayet) “… Artık kim hidayeti kabul ederse o, ancak kendi faydası için hidayete ermiş, kim de saparsa o da yalnız kendi zararına sapmış olur. Ben sizin başınızda bir bekçi değilim.”( Yunus suresi, 108. ayet) “…İslam’a girerlerse doğru yolu bulurlar. Şayet yüz çevirirlerse artık sana düşen ancak tebliğdir. Allah kullarını görür.” (Âl-i İmran suresi, 20. ayet) “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.” (Kâfirûn suresi, 6. ayet)

Kur’an - ı Kerim’de inanç özgürlüğü bu doğrultuda ele alynyrken, onun uygulayycysy olan peygamberimiz de bundan farklı bir tutum ortaya koymamyştyr. Hz. Peygamber hicretten sonra Medine’de Yahudilerle yaptığı sözleşmeyle şu hükmü koymuştur: “Yahudilerin dinleri kendilerine, müminlerin dinleri kendilerinedir. Buna gerek Mevlaları ve gerekse bizzat kendileri dâhildir.” Yine Hz. Peygamberin Necranlılar ile yaptığı antlaşmada şu madde bulunmaktaydı: “Necranlılar ve tâbi olanları için, malları, din ve cemaatleri, kiliseleri ve sahip oldukları diğer şeyler hususunda Allah’ın himayesi ve Muhammed’in teminatı vardır.” Ayrıca yıllarca inananlara işkence eden, evinden yurdundan eden, savaşlar açarak İslam’ı ve Müslümanları yok etmek isteyen putperestlere bile, Mekke’nin fethi sırasında dokunulmamış, din değiştirmeye zorlanmamıştır. Bu engin hoşgörü ve inanç özgürlüğü sayesinde pek çok müşrik kendiliğinden müslüman olmuştur. Nitekim tarih boyunca da İslam devletlerinin topraklarında kilise ve havra gibi ibadet yerleri bulunmuş ve sürekli koruma altına alınmyştyr. Hz. Ömer, Kudüs’ün Hyristiyan halkyna verdiği emânda, onlardan hiçbirinin dinlerini değiştirmek için zorlanmayacağını belirtmiştir. Üç kıtaya hükmeden Osmanlı İmparatorluğu da toprakları üzerindeki başka din mensuplarına karışmamış, özgürce inanmalarını ve ibadet etmelerini sağlamıştır. 

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol