İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  iBADET HAKKI
 

İbadet Hakkı 

Din ve vicdan özgürlüğünün bir diğer boyutu ibadet hakkıdır. İnanç özgürlüğünün devamı olarak bir dine inanan kimse, o dinin gereklerini yerine getirebilme hakkına sahip olmalıdır. İbadet hakkını kullanan kişi sorgulanmamalı, ayıplanmamalı, kınanmamalı ve suçlanmamalıdır. İbadet hakkı temel bir haktır. Yere, zamana, ülke şartlarına göre sınırlanmamalıdır. Anayasamızın 24. maddesi, “Kimse ibadete, dini ayin ve töre n l e re katılmaya, zorlanamaz.” derken, böyle bir zorlamanın kanunen suç olduğunu kanıt altına almıştır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 18. maddesine göre de “dinini ve kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle açıklama hakkına sahiptir.”

Dinimiz ibadet hakkının kullanılmasına nasıl bakar?

Dinimizde ibadet etmek hem hak, hem görevdir. Allah, “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri ıaratan Rabb’inize kulluk (ibadet) ediniz. Böylece saygılı olursunuz.(Bakara suresi, 21. ayet) buyurmuştur. “Allah insanların bir kısmını diğerleriyle savmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın adı çokça anılan mescitler yıkılıp giderdi…”(Hacc suresi, 40. ayet) ayetiyle ibadethanelerin önemine değinmiştir. “Namaz kıldığı zaman bir kulu engelleyeni gördün mü? Ya o kul doğru yol üzerinde ise.”(Alak suresi, 9-11.ayeler) aıeti ve “Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını engelleyenler ve oraların yıkılmasına uğraşan kimselerden daha zalim kim vardır?..”(Bakara suresi, 114. ayet) ayeti ibadethanelere ve ibadet etmeye engel olanlara yapılmış olan bir uyarıdır. Dinimiz, Müslümanların ve başka din mensuplarının özellikle Yahudi ve Hıristiyanların ibadet hakkına son derece saygılıdır. “ Dinde zorlama yoktur…”(Bakara suresi, 256. ayet) ayeti, temel bir hak ve özgürlük olan ibadet hakkını da kapsar. İslam fıkhı kitaplarına göre, yapılan antlaşmalar sonucunda başka din mensuplarının ibadethaneleri yıktırılamaz, bozulamaz, dağıtılamaz, yeniden inşa edilebilir. Hatta bir Müslümanın anne-babası, mesela Hıristiyan ise ve kiliseye gitme gücü bulamazsa, çocuğu sırtında da olsa anne-babasını kiliseye götürmelidir (bak. Ebu Iusuf, Kasanî Sıddîki).

Hicretten sonra yapılan Medine sözleşmesinde ve Necranlılarla yapılan anlaşmadaki Yahudi ve Hıristiyanların ibadet ve ibadethaneleri Allah ve Resûlünün himayesi ve güvencesi altına alınmıştır. Peygamberimiz zamanında ve sonraki zamanlarda Müslümanların yaşadığı veya fethettiği topraklarda eşsiz bir hoşgörü uygulanmış, kimsenin inancına, ibadetine, ibadethanesine karışılmamıştır. İslam ülkelerinde halen pek çok farklı dinin ibadethanelerinin mevcut ve açık olması bu hoşgörünün bir neticesidir.

 

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol