İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  BiRLESMiS MiLLETLER VE KADININ iNSAN HAKLARI - 1
 


BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE KADININ İNSAN HAKLARI - 1

1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından onaylanan İnsan Hakları Bildirgesi kamusal alanda yaşanan hak ihlallerinden söz ediyor, kadınların, kadın olmaları nedeniyle karşı karşıya kaldıkları insan hakları ihlallerinin hiç üzerinde durmuyordu. İnsan Hakları Bildirgesi, insan haklarına kadın-erkek eşitliği açısından yaklaşmadığı gibi, kadınların özel alanda, yani aile içinde ya da işyerinde yaşadığı bir çok insan hakları ihlalini de yok saymaktaydı. Oysa kadınların, erkeklerden farklı olarak, örneğin okula gönderilmemek, zorla evlendirilmek, çalışmasına izin verilmemek, aile fertleri tarafından şiddete maruz bırakılmak, namus adına şiddet yaşamak ya da öldürülmek gibi bir çok insan hakları ihlaline uğradıkları ortadaydı. Bu durumun yadsınması, kadınların çoğunu İnsan Hakları Bildirgesinin getirdiği (örneğin, mülteci statüsüne hak kazanmak gibi) koruyucu önlemlerin kapsamı dışında bırakıyordu.
1993 Konferansının kadın haklarının insan hakları olduğunu dünya gündemine taşımak için iyi bir fırsat olduğu düşüncesiyle harekete geçen dünya kadınları, dünyanın dört bir köşesinden kadın kuruluşlarının ve bağımsız kadınların katıldığı büyük bir Kadının İnsan Hakları kampanyasında buluştu. Bu başarılı kampanya sonunda devletler düzeyindeki Dünya İnsan Hakları Konferansı kadınların ve kız çocuklarının insan haklarının evrensel insan haklarının ayrılmaz, bölünmez ve vazgeçilmez bir parçası olduğunu kabul etti. O güne kadar, özel alan içinde yer aldıkları için devletlerin yetki alanına girmediği varsayılmış insan hakları ihlalleri, devletler arası resmi konferansların gündemlerine uluslararası kadın hareketi tarafından sokulmuş oldu.
Aralık 1993te özel olarak kadına karşı şiddeti ele alan ilk insan hakları belgesi olan Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Bildirge BM Genel Kurulunda kabul edildi.
1994te BM İnsan Hakları Komisyonuna kadına yönelik şiddet konusunda özel bir raportör atanması ve kadın haklarının BM İnsan Hakları mekanizmaları içine dahil edilmesi kararlaştırıldı.
Süreç, 1994te Kahirede yapılan ICPD, 1995te Pekinde yapılan Dünya Kadın Konferansı ve 2000de New Yorkta yapılan Pekin+5 BM Özel Oturumuyla devam etti.
Uluslararası kadın hareketi, geleneksel insan hakları yaklaşımındaki özel alan-kamusal alan ayrımını sorgulayarak, on yıllık bir süreç içinde insan haklarının kapsamında temelli bir dönüşüme yol açtı. Aile içi şiddet, toplu tecavüzler, kadının beden bütünlüğüne yönelik hak ihlalleri, cinsel hakların, doğurganlık haklarının ihlali böylelikle BM kararlarında ve uluslararası sözleşmelerde insan hakları olarak yer almaya başladı. Ancak, bu noktada, tutucu ve gerici güçlerin kadının beden bütünlüğüne, cinsel ve doğurganlık haklarına yönelik ihlalleri insan hakları çarçevesi dışında bırakmak için çok aktif bir şekilde çalışmaya devam ettiklerini de belirtmek gerek

Uluslararası karar ve sözleşmelerin işlevleri

BM uluslararası toplantılarının sonuç belgeleri ve eylem planlarında saptanmış öncelikli alan ve hedeflerin bir yandan devletlerin yükümlülüklerini ortaya koyarken, bir yandan da ulusal ve uluslararası kadın hareketleri arasında hedefler ve öncelikler çerçevesinde koordinasyonu sağlama işlevini yerine getirdiğini düşünüyoruz.
Ulusal alandaki baskı gruplarının çalışmaları için çok yararlı olduğunu düşündüğümüz bu hedeflerin daha somut, ölçülebilir ve belirli süreler içinde gerçekleştirilecek hedefler şeklinde belirlenmesi, sonuç alınmasını hızlandıracak ve kolaylaştıracaktır.
Bugün için, Pekin Eylem Platformu ve Pekin+5 belgelerinde saptanan sorun alanları harekete geçmek için iyi birer çerçeve oluşturmaktadır

Pekin +5: Kadın 2000 BM Özel Oturumu

5 - 9 Haziran 2000, New York
Dördüncü Dünya Kadın Konferansı'nın ardından hükumetlerin söz verdikleri konularda neler yaptıklarını değerlendirmek ve ileriye yönelik stratejiler geliştirmek amacıyla Birleşmiş Milletler 5-9 Haziran 2000'de Pekin+5 toplantısının gerçekleştirilmesi planladı. Hem tüm ülkelerdeki sivil toplum örgütleri, hem de hükumetlerin ayrı ayrı hazırlandıkları toplantı'dan önce ön toplantılar gerçekleştirildi. Öncelikle dünyanın farklı yerlerinde Bölgesel Toplantılar yapıldı. Bu toplantıların sonuçları temel alınarak Birleşmiş Milletler Kadının İlerlemesi Dairesi (UN Division for the Advancement of Women) taslak bir metin hazırladı. Daha sonra Mart 2000'de Hükumet delegasyonlarının bir araya gelerek taslak metin özerinde çalışmaları ve eklenecek/çıkartılacak maddelerin tartışılması söz konusu oldu. Kadının İnsan Hakları Projesi Koordinatörü bu iki toplantıya da katılarak metnin şekillenmesinde etkin oldu.
Mart 2000'de bu iki ön toplantı bittikten sonra, Kadının İnsan Hakları Projesi,
Eşitlik İzleme Platformu'na çağrıda bulunmuş (Anakültür, İstanbul Barosu Kadın Hakları
Uygulama Merkezi, KA-DER, Kadının İnsan Hakları Projesi, Mor Çatı, Soroptimistler), ve birlikte çok yoğun bir şekilde Haziran toplantısına hazırlanmaya başlanmıştır. Bu hazırlık dahilinde,
1) STK temsilcilerinin de hükumet delegasyonunda yer almaları;
2) Hükumet delegasyonunda yer alacak STK temsilcilerinin alanlarında uzman, ve diğer STKlar tarafından seçilmeleri;
3) Toplantı esnasında hükumet delegasyonu, STK temsilcileri ve Bakan Hasan Gemici ile her gün toplantı yapılarak günün değerlendirilmesinin yapılması ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulması, en önemli noktalar olarak ele alınmıştır ve bu konuda Eşitlik İzleme Platformu'nun tarafından Hasan Gemici'ye bir mektup yazılmıştır
Toplantıya KIHP adına katılan bir arkadaşımızın Pazartesi: Kadınlara Mahsus Gazete için hazırladığı yazı: (Temmuz 2000)
5-9 Hazıran 2000 tarihlerinde yapılan "Pekin+5" toplantısına Kadının İnsan Hakları Projesi (KİHP) adına katıldım. KİHP akredite olduğu için Birleşmiş Milletler binasında gerçekleşen Özel Oturuma katılmam ve hükümet delegasyonlarının pazarlıklarını izlemem mümkün oldu.
Süreci Türkiye'den giden ekibin (hükümet delegasyonu ve destek veren sivil toplum kuruluşları) çalışmaları ve ayrıca Özel Oturum'dan çıkan sonuçlar açılarından değerlendirmek isterim. New York'a gitmeden önce Eşitlik İzleme Platformu (Anakültür, KA-DER, KİHP, Mor Çatı, Soroptimistler Federasyonu) olarak yapılan yoğun lobicilik çalışmaları sayesinde hükümet delegasyonunda, akredite olmuş sivil toplum kuruluşlarından 4 temsilcinin katılımının sağlanmış olmasının Türkiye'deki demokratikleşme sürecinde önemli dönüm noktalarından biri olduğunu ve bunun da büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum. Bu 4 temsilci, akredite olmuş olan diğer kuruluşlar arasından demokratik yöntemlerle seçilmişti. Buna bağlı olarak da Özel Oturum süresince resmi delegasyonda yer almayan sivil toplum kuruluşları ile hükümet delegasyonu arasında bilgi ve fikir alış-verişi son derece memnuniyet verici düzeydeydi. Resmi delegasyonumuz, Özel Oturum süresince devlet-STK işbirliğini yüksek düzeyde gerçekleştiren kısıtlı sayıdaki delegasyonlardan biriydi.
Özel Oturumu değerlendirmeye gelince; bilindiği gibi pazarlık süreci çok yavaş ve zorlu geçti. Kadınlar açısından ilerici sayılabilecek çoğu madde, özellikle Vatikan (Holy See) ve bazı İslam ülkelerinin dayanışma içinde yürüttükleri taktikler nedeniyle bazen saatlerce tartışıldı, tartışmalar her zaman da olumlu sonuçlar verecek şekilde sonuçlanmadı. Bu hizipleşme, özellikle "kürtaj hakkı" ve "cinsel tercih" tartışılırken iyice belirginleşti.
Sonuç Belgesi'nde alınan kararların "taahhüt" şeklinde yer alamaması, tarih belirtilerek bir zaman çerçevesine oturtulamaması, Pekin Eylem Platformunu hayata geçirebilmek için gerekli göstergelerin ve kaynakların belirlenememesi, ve oybirliği sağlanamayan maddelerin ya çıkarılması ya da Pekin Eylem Platformu'nda yer aldığı şekilde tekrar edilmesi sonuç olarak elde edilen belgenin istenilenden daha zayıf olmasına neden oldu. Ancak yine de bazı kazanımlardan söz etmek mümkün, ve bunlardan bahsetmenin de önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin "namus cinayetleri" ve "zorla evlendirme" terimleri ilk defa bir Birleşmiş Milletler belgesinde yer aldı. "Evlilikte tecavüz"ü sona erdirmek amacıyla kapsamlı mekanizmaların geliştirilerek hayata geçirilmesi vurgulandı. Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi İhtiyari Protokolü'nün hükümetler tarafından imzalanmasına yönelik bir çağrı yer aldı.
Pekin+5 Sonuç Belgesi'nin hem Türkiye'de bizlere, hem de yurtdışındaki diğer kadınlara ve kadın gruplarına, kadınların insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasına yönelik lobicilik ve aktivizm çalışmalarında destek olacağını, ve belgeye imza atan hükümetlerin siyasi irade göstererek uygulama aşamasında etkin olmalarını ümit ediyorum.

Pekin: BM Dördüncü Dünya Kadın Konferansı

1995 yılında 4. Dünya Kadın Konferansı yapılmadan önce, Birleşmiş Milletler tarafından kadın konusunda üç tane konferans düzenlenmişti. Bunlardan ilki 1975 yılında Mexico City’;de yapılmış, ve konferans sonucunda BM Genel Kurulu 1975-1985 arasını Kadın Onyılı ilan etmiştir. 1980 yılında Kopenhag’;da düzenlenen ikinci konferansta Kadın Onyılının ikinci yarısında eğitim, istihdam ve sağlık üzerinde yoğunlaşılmıştır. Üçüncü konferans 1985 yılında Nairobi’;de yapılmış, ve Kadın Onyılı değerlendirilmiş, ve 2000 Yılına Yönelik Nairobi Stratejileri kadının ilerlemesine destek sağlamak üzere oybirliğince kabul edilmiştir. Böylece kadının güçlendirilmesi ve insan haklarından yararlanabilmesi için ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilecek bir çerçeve oluşturulmuştur.
1990 yılında bir konferans düzenlenmemiş, BM Kadın Komisyonu bir değerlendirme yaparak kadınları etkileyen konularda daha duyarlı ve bilinçli olunduğu sonucuna varmıştır. Ancak aynı zamanda, Stratejilerin uygulanmasında da bir gevşeme görülmüştür. Bu nedenle Dördüncü Dünya Kadın Konferansı hem konuya canlılık kazandırmak, hem de cinsel taciz dahil olmak üzere kadına karşı şiddet gibi dünya gündemine yerleşmiş olan sorunların ele alınması amacıyla düzenlenmiştir.
4 - 15 Eylül 1995 tarihleri arasında STK'ları temsil eden ve hükümet delegasyonlarında yer alan binlerce kadın, Çin'in başkenti Pekin'de buluştu. STK temsilcileri hem kendi aralarında bilgi alışverişinde bulundular, hem de hükümetlerin kadının insan haklarının ilerlemesi sürecinde yapacaklarına ilişkin taahhütlerini takip ettiler. Sonunda kabul edilen Pekin Eylem Platformu, BM üye ülkelerinin kadının insan hakları konusunda kabul ettiği en geniş belge olmanın yanısıra, 90’;dan fazla ülkenin tek tek yapmayı taahhüt ettikleri adımları da ortaya koymaktaydı. Pekin Deklerasyonu ve Eylem Planı’;na 1995 yılında çekincesiz imza koyan Türkiye Cumhuriyeti’;nin yapmaya söz verdikleri şöyledir:
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’;ndeki çekincelerin kaldırılması
2000 yılına kadar kadın okur-yazarlık oranının % 100’;e çıkarılması,
Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen yasa maddelerinin değiştirilmesi,
Zorunlu ilköğretimin 8 yıla çıkarılması
Anne ve çocuk ölümlerinin % 50 oranında azaltılması
Bu çerçevede:
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’;ndeki çekinceler kaldırılmıştır.
Aile içinde eşler arasında eşitliği temel alan yeni bir Medeni Kanun kabul edilmiştir. Zorunlu eğitim 8 yıla çıkarılmıştır.
Ancak:
Halen 12 yaş ve üstü kadınların % 22.4’;ü okuma yazma bilmemektedir. Çocuk ölümlülük oranları binde 60.9’;dan binde 52.1’;e inmiştir. Anne ölümlülük oranlarına gelince, bu konuda Türkiye genelini kapsayan sistematik istatistikler yapılmıyor olması durumun vehametini ortaya koymaktadır. Durumu yanıtan en son resmi veriler 1981 tarihlidir –; yüz bin canlı doğumda 132. Konuyla ilgili daha yakın tarihli veriler 1997 yılına ait olup, Türkiye genelinde değil, 53 ildeki 615 hastanede yapılmış araştırmada elde edilmiş sonuçları yansıtmaktadır –; yüz bin canlı doğumda 54,2. Türkiye’;de doğumların yüzde 40’;ının sağlık personeli olmadan evlerde yapıldığı göz önüne alındığında bu rakam gerçek durumu yansıtmamaktadır.
Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’;nün hazırladığı ve CEDAW Komitesi’;ne sunduğu “;Pekin Eylem Platformu’;nun Uygulanmasına Yönelik Soru Formu’;na Verilen Yanıt”; adlı raporunda bu konularda bilgi verilmektedir. Ancak, sivil toplum kuruluşları olarak bu taahhütlerin gerçekleştirilmesi konusunda takipçi olmamız gerektiği çok açık bir şekilde görülmektedir!

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1979'da kabul edildi, 1981'de sözleşme biçimini aldı. Türkiye CEDAW’;ı 1985 yılında imzaladı; ama yasalarımızda Sözleşme ile çelişen hükümler olduğu için, iç hukukta gerekli düzenlemeler yapılıp aykırılıklar giderilene kadar olmak kaydıyla belgeye bu noktalarda çekince koydu. Türkiye, yeni yasa taslaklarının hazırlanması üzerine çekincelerini 1999 yılında kaldırdı. Yeni Medeni Kanun 2002 yılında yürürlüğe girdi; Ceza Kanunu taslağı üzerindeki çalışmalar henüz devam ediyor. Kadının insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için uluslararası platformda kabul edilen bazı normları tanımlayan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi;
Devletleri, kadınlara karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması için somut adımlar atmakla yükümlü kılar,
Devletleri, bütün diğer kişi, örgüt ya da kuruluşların kadınlara karşı ayrımcılık yapmasını önlemekle görevlendirir,
Devletleri bağlayıcı niteliktedir.
Sözleşmeye taraf devletlerin sayısı Haziran 2002 itibariyle 170'dir. Sözleşmenin kabulü, bu ülkelerin kadınlara yönelik ayrımcılığı önleyen bir politika uygulamalarını ve
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’;ne düzenli olarak rapor vermelerini zorunlu kılmaktadır.
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi her yıl toplanarak üye ülkelerin raporlarını inceler ve gerekirse Birleşmiş Milletler'e önerilerde bulunur. Komite ayrıca incelenen ülkelerdeki sivil toplum örgütlerinden de kadınların durumu, koşullar ve kritik sorunlarla ilgili bağımsız bilgi alır. 1997 yılında, Türkiye’;nin gözden geçirilme süreci için Kadının İnsan Hakları Projesi, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Eşitlik İzleme Komitesi tarafından böyle bir rapor hazırlanmıştır.
Türkiye’;nin 4. Ülke Raporunu 2001 yılında vermesi gerekiyordu. Rapor şu anda bir yıl gecikmiş durumdadır.

     ANA SAYFAYA DÖN   

KONUNUN BAŞINA DÖN

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol