İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Timur imparatorlugu Sayfa 1
 


TİMUR  İMPARATORLUĞU Sayfa - 1

Timur İmparatorluğu 

Timur, kendi adıyla anılan büyük Türkİmparatorluğu'nun kurucusudur. 8 Nisan 1336'da, Türkistan'ın Keş şehrinde dünyayageldi. Semerkant'ın güneyinde bulunan bu yerin bu günkü adı "Yehr-iŞebz"dir. Babası, Barlas oymağının beyi Turagay (Turgay), annesi Tekine Hatunidi. Barlas boyu Orta Asya'dan gelen bir Türk kavmidir. O devirde Barlas boyu ÇağatayHanlığı'na bağlı idi.

Timur'un babası 1360'da ölmüş, onun yerine geçen amcası Hacı Barlas 'da 1361'deöldürülmüştü. Timur, O sırada 25 yaşlarında idi.Cesur, zeki, bilgili bir Türkasilzadesi olan Timur, siyasî ve askerî dehasını gösterecek her fırsattanyararlanacak, kısa zamanda yükselecek ve cihangir olacaktı. Doğu TürkHakanlığı'nın tahtına çıkacak, imparatorluğun sınırlarını İtil (Volga)'denHindistan'daki Ganj Nehri'ne, Tanrı Dağları'ndan İzmir ve Şam'a kadar uzatacaktı.

İskender, Sezar veDârâ gibi ünlü cihangirlerin seviyesine çıkabilmek için, Timur, hepsi zaferlesonuçlanan 17 sefer düzenlemiş, 27 ülkenin hakanına baş eğdirmiş, onlara başolmuştu.Böyle bir şahsiyeti çocukluğundan itibaren bazı özellikleriyle tanımakgerekir.

İştetarihçilerin Timur için söyledikleri:

At binen,kılıç kuşanan, attığı oku yüzük deliğinden geçiren bir çocuk; on iki yaşındasavaşa katılan bir bahadır;
Savaşlardan, savaş talimlerinden arta kalanzamanını okumakla, büyük âlimlerden ders almakla geçiren genç bir idealist;
Üç yüz kişilik bir kuvvetle on bin kişilikbir orduyu yenen eşsiz stratejist;
Bir savaşta ayağından yaralanan ve buyüzden adının sonuna Fars dilinde "topal" anlamına gelen "lenk"sıfatı eklenen bir başbuğ. (Türkler 'Aksak Timur' Batılılar 'Tamerlan' derler).
Dünya tarihine, özellikle Türk-İslâmtarihine çok bilen, dinin, ilim ve sanatın koruyucusu;
Asya'da Türkçe'nin, Türk sanat vekültürünün Fars kültürünün baskısı altında yok olup gitmesini önleyen, önegeçmesi, örnek olması çığırını açan hükümdar;
Aman dileyenin dostu, düşmanlarının acımasız baş belası, ama askerlerinin âdetataptığı hükümdar ve milletinin babası...

Bu kadar değil.Günahını sevabından, zulmünü adaletinden çok göstermek isteyenler de vardır.Kellelerden kuleler yaptığını, şehirleri yakıp yıktığını da hatırlatırlar.Yıldırım Bayezid'le savaşmış ve kardeş orduları birbirine kırdırmış olmakla dasuçlanır. Gerçekten Ankara Savaşı'ndan sonra Osmanlı Devleti bir süre bocalamışve bir fetret devri geçirmiştir. Fakat aynı tarihçiler, hatta bütün tarihçiler,Timur'un son ana kadar savaşı başlatmamak için, Yıldırım'ın ise başlatmak içingayret gösterdiğini yazarlar.Ey Firdevsî, kalk, kalk da, her satırında kötülediğinmağlup Türk'ü şimdi gör!

Timur'uHıristiyan Batı zalim ve yıkıcı olarak anar. Timur, daha hayatta iken bu suçlamalaracevap vermiştir.O, İlhanlı Devleti'nin ve ona bağlı Çağatay Hanlığı'nınkargaşalıklar, entrikalarla sarsıldığı bir dönemde, yenilmez bir güç olarakortaya çıkmıştı. Türk, İran ve Arap tarihçileri, bu kargaşalığa Yahuditüccarların ve Hıristiyan misyonerlerin birinci derecede sebep olduklarınıbelirtirler. Bu tüccarlar ve bazı misyonerler Avrupa krallarına casusluk yapıyorlardıve bunlar bütün Türkistan'a dolmuşlardı. Timur bunların faaliyetlerine son verdi.Hindistan'dan Hıristiyan misyonerlerin kovulmasını, bu kıtada Müslümanlığınyayılmasını sağladı. Bunun için Hıristiyanlar ona düşman idi. Timur, işgalettiği yerlerde, Yunan ve Roma eserlerinin kalıntılarını, putları yıkmıştı. Buyüzden ona "yıkıcı" demişlerdir.

Ama onakendi devrinin İslâm âlimleri, "Kutübeddin","Sâhib-Kırân-ı ÂzamCennet Mekân" adını da vermiş ve böylece onun, Dinin kutbu, en iler geleni;Kutlu, güçlü ve cennetlik" bir hükümdar olduğunu dasöylemişleridir.İsfahan'dan yetmiş bin kişiyi kılıçtan geçirip kellelerini kulegibi yığması da insan kellesinden kule yapan hükümdar" olarak anılmasına sebepolmuştur. Buna kendisinin verdiği cevap şudur: İsfahan'a bıraktığım memurlarımıve beş bin kişilik askerimi, isyan edip bir tekini bile sağ bırakmadan kılıçtangeçirdikleri, dinsizlik ettikleri için..."

İrantarihçilerinin Timur'un daima aleyhinde olmalarının, böylece batıda olduğu gibidoğuda da kötülenmesinin bir sebebi de şudur: Timur, İran seferinde, Şehname'ninyazarı ünlü şair Firdevsî'nin mezarına giderek, "Kalk, kalk da, her satırındakötülediğin mağlup Türk'ü şimdi gör!" demiştir.

Timur'un,İslâmiyete öncelik vermek ve din adamlarını kullanmak suretiyle Türkmilliyetçiliğini gerilettiğini söyleyenler de olmuştur. Ama o, kendi devrine kadarBilge Kağan'dan başka hiçbir Türk hükümdarın göstermediği bir anlayışla, gururkaynağını şu sözlerle belirtmiştir:

"Biz ki Mülük-i Turan, Emir-i Türkistan'ız:
Biz ki Türk oğlu Türk'üz;
Biz ki milletlerin en kadîmî ve en ulusu
Türk'ün başbuğuyuz!...
"

AnkaraSavaşı'ndan, Yıldırım Bayezid'i yenerek Bursa'yı yakmasından sonra, Osmanlıtarihçilerinin de Timur lehine yazmaları beklenemezdi. Ama, yüzyıllar sonra, her şeyidaha objektif değerlendirmek mümkündür. Yıldırım Bayezid'le yaptığı savaşınayrıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu'nun Bayezid devrini anlatırken göreceğiz.

Yaşadığıdevirden, cihangirliğinden, yaptıklarından söz etmeden de onun kimliğinibelirttiğimiz zaman büyüklüğünü ifade etmiş oluruz:

Timur, SultanII. Murad Han'ın 1441 yılında yazdığı bir nâme ile kendisini Büyük Türk Hakanıolarak tanıdığını ve tâbi olduğunu bildirdiği âlim hükümdar Şahruh'un babası;şair hükümdar Hüseyin Baykara'nın ve bu gün Ay'ın en geniş kraterlerinden birineadı verilen Ay atlasında Türk adını bulunduran ünlü astronom Uluğ Beğ'indedesidir.

Timuroğulları

Timur'un oğulları ve torunları, sanat kültür ve edebiyatta Türk rönesansınımeydana getirdiler.

Timur'un 9 karısından sadece 4 oğlu ve 2 kızı olmuştu. Fakat öldüğü zaman oğullarından,yalnızca ikisi hayatta idi. Bunlardan Mihrişah Irak-ı Arap (Bağdat) ve Azerbaycan'da,bu bölgelerin beyi olarak bulunuyordu. Öteki oğlu Şahruh ise, babası adınaHorasan'ı idare ediyordu.

Timur vasiyetnamesindeveliaht olarak torunu Pir Muhammed Mırza'yı seçmişti. Pir Muhammed oğullarındanCihangir Mırza'nın küçük oğlu idi. Fakat, Çin seferine giderken Otrar'da öldüğüzaman Pir Muhammed büyük babası adına Hindistan ve Afganistan'ı idare ediyordu. Tahtageçmesi için oradan gelmesi ve ordunun başına geçmesi zaman alacaktı. Ayrıca, UluHakan olmak için oradan ayrılmasını fırsat bilenler kargaşa yaratabilirlerdi. Öteyandan, hakanlık tahtının uzunca süre boş kalması, tarih boyunca olageldiği gibi,taht kavgasına sebep olabilirdi. Ordunun Çin seferine devam edip etmemesine de kararvermek gerekiyordu.

Bu tehlikeleri Timurdüşünmemiş olması imkansızdı. Ama, o vasiyetnamesini yazdıktan sonra, butehlikelere karşı tedbir alabilecek kadar yaşayabileceğini ümit etmişti.
Durumu değerlendiren kumandanlar, Miranşah'ın oğlu Sultan Halil Mırza'yı Hakan ilanettiler.
Halil Mırza henüz 21 yaşındaydı ve dünyanın en büyük imparatorluğunu yönetecektecrübeye sahip değildi. Amcası Şahruh da onun Hakan olmasını hoşkarşılamamıştı.

Duygulu bir şairolan, Türkçe ve Farsça şiirler yazan Halil Mırza, diğer kardeşlerinin Şahruh'tanyana olması ve Şahruh'un da hakanlığını ilan etmesi üzerine intihar etti.

Şahruh

Osmanlı ve Altın Ordu Türk devletlerinin büyük hakanı Şahruh 1407'de Büyük Hakanolunca, Herat şehrini başkent yaptı. Kısa zamanda kargaşalığı önledi vehakimiyetini bütün bölgelere kabul ettirdi.

Karakoyunlularave Irak'ta iktidarı ellerinde tutan Moğol Celayirlilere karşı seferler düzenledi.Irak'ı alarak idaresini oğlu Uluğ Bey'i Maveraünnehir Umumî Valiliği'ne getirdi.Uluğ Bey'in umumi valilik merkezi Semerkant idi.

Şahruhölünceye kadar Batı Türkleri, yani Altın Ordu ve Osmanlı Devleti ile Anadolubeylikleri onu Büyük Türk Hakanı, yani metbu olarak tanıdılar.

40 yıl saltanatsüren Şahruh'un son yıllarında ülke tamamen huzura kavuşmuş, yüksek bir seviyeyeçıkacak olan Timurlular Çağı Kültür ve Sanat hayatı onun zamanında hızalmıştır.

Şahruh 1447yılında, 70 yaşındayken eceliyle öldü ve yerine oğlu Uluğ Bey geçti.

Uluğ bey

Astronom Hükümdar

Babası öldüğü zaman veliaht olarak Semerkant'ta bulunan Uluğ Bey buradanayrılmadı. Semerkant'ı hakanlığın başkenti yaptı. Kısa adı Muhammed Turgay, tamadı Sultan Alaüddevle Uluğ Bey Mırza Günkan idi. Ama "Uluğ Bey" adıylaün yaptı.

Uluğ Bey 1394yılında doğmuştu. 17 yaşından beri başkenti Semerkand olan Maveraünnehir'i babasıadına yönetmekteydi. Burada 38 yıl gerçek bir hükümdar gibi hüküm sürdü. Babasıölünce onun yerine geçtiği zaman tam tecrübe sahibi idi. Çok iyi bir öğrenimgörmüş, dini bilgilerden sonra mantık, matematik ve astronomi öğrenmiş, dünyanınen büyük astronomlarından biri olmuştu.

Uluğ bey BüyükHakan olunca, osmanlı Devleti ile münasebetlerini sıklaştırmaya, geliştirmeye gayretetti. İki Türk ülkesi arasında elçiler, bilim adamları gidip gelmeyebaşladı.Fakat, Hakanlığın daha ilk yılında Maveraünnehir Özbeklerin hücumunauğradı ve taht kavgaları başladı.

Öte yandan Karakoyunlularve Akkoyunlular Horasan'ı ele geçirmek için teşebbüse geçtiler. Bu arada büyükoğlu Horasan halkının başına geçip babasına karşı ayaklandı. Bu kargaşalıksırasında Uluğ Bey kılıçla öldürüldü (1449). Suikastı, yerine geçen oğluSultan Abdüllatif Mırza'nın düzenlediği söyleniyor. Abdüllatif Mirza ancak 4,5 ayhakanlık tahtında kalabilmiş ve o da bir süikast sonucu ölmüştür.

Bu kargaşalıklar devamederken, Miranşah'ın torunu Ebu Said, 1452'de duruma hakim olmuş, Kaşgar Han'ıEsen-Buğa'nın akınını durdurmuş, Horasan'ı, Karakoyunlulardan kurtarmıştı.Kaybedilen bütün toprakları yeniden ele geçirmek istiyordu.
Fakat 1469'da, Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde Akkoyunlu Uzun Hasan'la yaptığı birsavaşta yenildi ve esir alındıktan sonra öldürüldü.

Hüseyin Baykara

Sarayını Bilimler Akademisi haline getiren şair hükümdar.

Timur'un torunuBaykara Mirza'nın oğlu olan Hüseyin Bayraka, Uluğ Bey'den sonra devam edenkargaşalıklar sırasında, yine Timur'un torunlarından olan ve Herat'a hakim bulunanEbulkasım Babür'ün hizmetine girdi. Burada devlet idaresinde tecrübe edindi. Zatençok iyi öğrenim görmüş, zeki bir insandı.

Herat EmiriBabür 1457'de ölünce, burada da çekişmeler başladı ve Hüseyin Bayraka Herat'tanayrılarak Merv'e geçti. Burada bölgenin hakimi Muizzüddin Sencer'in kızı ile evlendive ondan büyük oğlu Bediüzzaman Mırza doğdu.

Hüseyin Mırzakendisine bağlı az sayıdaki adamı ve Özbeklerden Şadibeğ'in yardımı ile Ceyhun'unÖzboy yöresinde küçük bir bölgenin idaresini ele aldı. Az sonra Şadibeğ'ibertaraf ederek sınırlarını genişletti ve başka Özbek grupların yardımı ileMazenderan'ı da ele geçirdi. Bundan sonra Herat'a hakim olan Ebu Said'le mücadeleyebaşladı. Ebu said Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'a yenilince, Herat'ı ele geçirdi(1469).

Böylece başlayansaltanatının ilk zamanlarında, Baykara bazı güçlüklerle karşılaştı. Ebu Said'inoğlu Yadigar Mırza, babasının ölümüne sebep olan Uzun Hasan'la anlaşarak ve ondanyardım alarak Herat üzerine yürüdü. Çok güç durumda kalan Hüseyin Baykara, sadece350 adamıyla, 24 Temmuz 1470 tarihinde gerçekleştirdiği bir gece baskını ileHerat'ı tekrar ele geçirdi ve Yadigar Mirza'yı etkisiz hale getirdi.

Hüseyin Baykarabundan sonra Herat'ı Şeybanilerden (Kuzeydeki Özbeklerden) korumak için seferlerdüzenledi ve Ceyhun boyundaki kalelerini güçlendirdi. Maveraünnehir ve Harezm'iidaresi altına aldı.

Bediüzzaman İstanbul'da

Timurlulardan Zahireddin Muhammed Babür, atalarının ülkesi Türkistan'da başarıkazanamayınca Hindistan'a gitti. Orada Büyük Hint-Türk İmparatorluğu'nu kurdu(1526).

Hüseyin Baykara'nınöbür oğlu Bediüzzaman Mırza, Özbeklere yenildikten sonra Şah İsmail Safevi'yesığındı ve onun yanında altı yıl kaldı. Bundan sonra oradan ayrılıp İstanbul'ageldi ve Yavuz Sultan Selim'in misafiri oldu.

Bediüzzaman'ınatası Timur, Bayezid'i vaktiyle esir almıştı. Ama Yavuz; Timur'un torununa saygıgösterdi, ona Büyük Türk Hakanı yaptı ve yanına kurdurduğu bir tahta oturttu.

Bediüzzaman, babasıgibi türkçe şiirler yazan şairdi. 12 Ağustos 1515'te, henüz 46 yaşında ikenİstanbul'da öldü ve Eyüp Sultan'daki türbesine gömüldü.

Hüseyin Baykara'nınölümü ile Orta Asya'da Timurlular devri sona eriyordu. Fakat Timur'un torunlarındanZahireddin Babür'ün Hindistan'da kuracağı Hint-Türk İmparatorluğu daha 352 yılyaşayacaktı.

Timuroğullarıdevrinde konuşulan Türkçe, Çağatay lehçesi idi. Çağatayca bütün Türkkistan'da,yani Orta Asya'da konuşulduğu gibi, Türk devletlerinde de konuşuluyor, bu lehçedeyazılan eserleri bütün Türk dünyasında, mesela Anadolu ve Balkanlar'da, Mısır'dabeğenilerek okunuyordu. Timurlulardan önce ve sonra kurulan hanlıklarda da ÇağatayTürkçesiyle eserler verildi.

Büyük Türk Hanlığı'nın Dağılması Soununda Kurulan Hanlıklar

Türkler'in, Büyük Hun imparatorluğundan Osmanlı imparatorluğu'na kadar bir çokimparatorluk kurduklarını gördük. Batılıların "İmparatorluk" dedikleribüyük devletin adı Türklerde "Hakanlık" ya da "İl-Hakanlık"deyimi ile karşılanıyordu. "Hakan" veya "Ulu Hakan" ise"imparator" anlamında kullanılırdı.

Hakanlığınherhangi bir sebepten dağılması veya hükümdar çocuklarının, kardeşlerinin büyükHakanlık'tan ayrılarak kurdukları devlet ise "Hanlık" idi vehükümdarlarına "Han" deniyordu.

Türk tarihindekurulan hanlıkların sayısı 17'dir. Bunların bazıları kısa ömürlü (meselâTürkmenistan Hanlığı sadece 25 yıl yaşamıştır), bir kısmı da yüzlerce yılyaşamışlardır.Türklerin Müslümanlığı kabul edişlerinden önce kurulan bazıhanlıkları (Bulgar Hanlığı, Peçenek Hanlığı, Uz Hanlığı vb). kendiçağlarında ayrı devletler olarak ele aldık, nasıl kurulduklarını ve sonra nasılçöktüklerini gördük. Fakat asıl önemli hanlıklar Müslüman Türklerin kurduklarıhanlıklardır.

Buhanlıkların bir kısmı Kuzey Türkleri tarafından Batı Avrupa'da, Kıpçakbozkırlarında diğer bir kısmı da Doğu Türkleri tarafından Türkistan'da, OrtaAsya'da kurulmuşlardır.
Hanlıkların hemen hemen hepsi asıl yurt edinilmiş Türk toprakları üzerindekurulmuştur. Nüfusların en az yüzde 90'ı Türk'tür. Geri kalanlar ise her bakımdanTürkleşmiş başka kavimlerden oluşur. Özellikleri, Hanların Cengiz Han sülalesindengelmeleridir. Fakat zaman içinde, evlenmeler ve çeşitli etkenlerle, hanlar, kanbakımından da Türkleşmişlerdir. Moğol tesiri sadece idarî yönden devam etmiş, amaOsmanlılarla bütünleşen hanlıklarda bu tesir de kalmıştır.

Özbek Hanlığı

Altın Ordu Devleti'ne 1312-1340 yılları arasında hükümdar olan Özbek Han'dandolayı, bu günkü Özbekistan'da yaşayan Türklere "Özbekler" adıverilmiştir. Bölgede İslamlığı yayan ve kuvvetlendiren Özbek Han olmuştur.Timur'un ölümünden (1405) sonra imparatorluk parçalanmaya başlamıştı. Özbekler,Aral Denizi'nin ve Seyhun Irmağı'nın kuzeyinde dağınık halde idiler. Özbekler1428'de Sibir şehrinde (bu günkü Tobolsk'un Hemen batısındaki Tura'da ) Ebül Hayr'ıHan ilan ettiler. Ebül Hayr, Batu'nun kardeşi Şiban (Şeyban) soyundan geliyordu. Onuniçin Özbeklere "Şibanîler, Şeybaniler veya Şibanoğulları" da denir.

Ebül Hayr,1403-1431'de Harezm'i, sonra Sırderya kıyısındaki Sığnak, Arkuk, Suzak, Akkurgan,Özkent kalelerini ele geçirdi. Sığnak'ı kendisine merkez yaptı. Isık Gölcivarındaki Özkent'e kadar bütün bölgeye hakim oldu.Ülke 1457'de Oyratlar veKalmukların saldırısına uğrayınca karışıklıklar çıktı. Bunun üzerine halkınbir kısmı (Kazaklar), Çağatay Hanı Esen Buğa'nın yanına çekildiler. Ve ülkenindoğu bölgesine yerleşerek buradaki Kırgızlarla karşılaştılar. Bunlara daha sonra(Kırgız-Kazaklar) denmiştir.

Ebül Hayr,1468'de Kırgız-Kazakları itaat altına almak için yaptığı bir savaşta yenildi veaynı yıl içinde öldü. Onun oğlu Muhammed Şibanî Han henüz on yedi yaşındaydı.Mücadeleye devam etti. Çevresinde çok az kuvvet bulunmasına rağmen Kazak BarundukHan'ı yendi, ama Kazak Canıbek Han'ın oğullarına yenildi. Bütün kuvvetlerinikaybettiği için Çağatay hükümdarı Mahmud Han'ın hizmetine girdi. Devrintanınmış alimlerinden olan Mevlana Muhammed Hıtayî'den ders aldı. İlim sahibi veiyi bir şair oldu. Günümüze ulaşan Türkçe ve Farsça şiirleri vardır.

1487'deÇağatay hükümdarı Mahmud Han Muhammed Şibanî'ye Türkistan şehrini ikta (dirlik)olarak verdi. Timuroğulları arasındaki anlaşmazlıklardan yararlanan MuhammedŞibanî, 1500'e doğru Maveraünnehir'i ele geçirdi ve hükümdarlığını ilanetti.Muhammed Şibanî hükümdarlığını ilan ettikten sonra arka arkaya seferleryaptı ve başarı kazandı. 1503'te Akşi'de yapılan bir savaşta Çağatay Hanı ileUygur bölgesi emirini yendi. Bunun sonucu olarak Taşkent ve Sayram bölgelerini elegeçirdi.

HüseyinBaykara'nın ölümünden sonra Harezm'i 1506 ve 1507'de Belh ve Herat şehirlerini dezaptetti. Maveraünnehir, Fergana, Horasan ve Batı Türkistan'ı aldı. Fakat 1510'daSafevilerle yaptığı savaşı kaybetti ve öldü.

MuhammedŞibanî öldüğü zaman başkent Semerkant idi. Buhara, Taşkent gibi büyükşehirlerde hanedan mensubu valiler vardı. Taht kavgası yüzünde ülke neredeyseparçalanacaktı Yarım asır süren kargaşalıkta ülke yine dağılmadan kalabildi.Nihayet 1560'ta II. Abdullah Han 38 yıl iktidarda kaldı ve Özbekistan'a parlak birdevir yaşattı. Şairdi... Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler yazmıştır. Bilginleride himaye etmiştir.

II. AbdullahHan, Safevî Hükümdarı Şah Abbas'a yenilince Özbek Hanlığı büyük bir sarsıntıgeçirdi. Bu sırada Abdullah Han öldü (1598) ve Horasan Safevîlere geçti. Taşkent veçevresini Kırgızlar işgal ettiler. Diğer bölgelerde başka hanlıklar kuruldu veÖzbek Hanlığı'na, Şîbanilere akraba olan Canoğulları 'Cânîler) hâkim oldu.

16. yüzyıldanitibaren küçük hanlıklara bölünen Türk illeri, Rusların saldırılarına veişgallerine uğradı. 1860-1865 yıllarında Ruslar, Türkistan içlerine doğruilerlemeye başladılar. 1868'den sonra Özbek Hanlığı'nın yerini alan BuharaHanlığı yarı bağımsız bir şekilde devam etti. Nihayet 1924'de Rusya, bu bölgedekiTürk illerini küçük küçük sosyalist cumhuriyetlere ayırdı.

Özbek Edebiyatı 20.yüzyılın başına kadar Çağatay Edebiyatı olarak anılıyordu. Artık 'ÖzbekEdebiyatı' denilmektedir. Türk Edebiyatının zengin bölümlerinden birini oluşturur.Özbekler ülkeyi İslâmî eserlerle doldurmuşlardı.

Buhara Hanlığı

Ruslar 1554'de Astrahan Hanlığı'nı topraklarına kattıkları zaman, hanedan mensubuYar Muhammed Han, kaçıp Buhara'ya gelmişti. Yar Muhammed'in oğlu Can, Buhara hâkimiolan Şîbanoğullarından İskender'in kızı ile evlendi. Bu evlilikten doğan BakîMuhammed, Özbek Hanlığı Safevîlere yenilip ortadan kalkınca, 1599'da, kendini BuharaHanı ilân etti.
Böylece kurulan Buhara Hanlığı 185 yıl kadar bağımsız bir devlet olarakvarlığını korudu.

Büyük merkezlerdenFergana 1700'e Belh ise 1740'a kadar Buhara hanlığı'na bağlı kaldılar.Bu sıradaİran tahtına, Oğuzların Avşar boyundan olan Nadir Şah geçmişti. Bu şah, 1740'taMaveraünnehir'e girdi. O dönemde Buhara Hanı olan Ebül Faiz, İran'ın hâkimiyetinitanımak zorunda kaldı ve Belh'ten çekildi.Buhara Hanlığı fetihler peşinde koşanbir politika takip etmedi. Sadece varlığını korumaya çalıştı.

Buhara Hanlığı'nınson hükümdarı Ebül Gazi zamanında, 1758-1785 yılları arasında, ülke, Moğolasıllı ama Türkleşmiş Mangıt'lara geçti. Maveraünnehir, Türkmenistan, Horasan'ınbir kısmı ve Güney Türkistan'a hâkim olan Mangıtların başbuğu Miranşah Murad,Buhara hanlık tahtını işgal etti. Böylece Buhara Hanlığı'nda hanedan değişmişoluyordu.

Mangıtlar zamanındadevletin sınırları daralmaya başladı ve giderek Buhara-Semerkant bölgesinden ibaretkaldı. 19. yüzyıl sonlarına doğru Türkistan içlerine gittikçe yayılan Ruslar,Mangıtlara ait toprakları da işgal ettiler. Komünist ihtilâlinden sonra Buhara daöteki Türk illeri gibi Rus topraklarına katıldı. Buhara ve Semerkant, ÖzbekistanCumhuriyeti sınırları içine alındı.

Buhara, İslâmhâkimiyetinin ilk çağlarında dünyanın sayılı büyük şehirlerinden ve kültürmerkezlerinden biri idi. Burada pek çok bilim adamı ve edib yetişmiştir. Bilimadamlarının en büyüğü ve en meşhuru Hâdis bilgini Ebû-Abdullah MuhammedBuharî'dir.

Hive Hanlığı

Hive Hanlığı, 1512 yılında, Şîbanî ailesinden İl-Bars tarafından kuruldu. Daha öncebu bölgede Harezm 1510'da Özbeklerden Safevîlere geçti. Safevîler merkezlere Şiîvaliler yerleştirmişlerdi. Halk bunlara isyan etti ve ayaklanmayı idare eden İl-Bars,Ürgenç şehri merkez olmak üzere bir hanlık kurdul

İl-Bars, 1525'tevefat etti. Onun soyundan gelen hanlar ülkeyi, Kalmuklara ve Özbeklere karşıkorudular. 1619 yılında kuraklığın sebep olduğu ekonomuk sıkıntı yüzündenÜrgenç merkez olmaktan çıktı ve Hive şehri başkent oldu.

ÇağatayEdebiyatının en güzel örneklerinin verildiği merkezlerden bir Hîve'dir 1643-1663yılları arasında hüküm süren Hîve hükümdarı Ebül Gazi Bahadır Han, aynızamanda büyük bir tarihçidir. "Şecere-i Türk"ve "Şecere-iTerakime" adlı eserleri meşhurdur. Bunlar, Türk ve Türkmen tarihi ile ilgilieserlerdir ve Türkolojinin ana kaynakları arasında yer alırlar.

Ebül-Gazi BahadırHan'ın oğulları zamanında da Hîve bir ilim merkezi olmaya devam etti. Fakat askerîbakımdan güçlü değildi. Nadir Şah zamanında İran'a bağlı kalarak varlığınısürdürdü. 1783'te Rus himayesini kabul etmek zorunda kaldı.

Hive tahtında 1804'ekadar Harezm hanları bulunmuştu. Bunların sonuncusu olan III. Ebül-Gazi Bahadır Han'dan sonra hanedan değişti ve yeni hanedanı Kongratlar kurdu. Kongratların ilkhükümdarı, Mehmed Emin İnak'ın torunu İl-Tüzer Bey'dir.

İl-Tüzer'in yerinegeçen kardeşi Mehmet Rahim Han zamanında (1806-1825), Aral Gölü dolaylarında birhanlık kurmuş olan Karakalpaklar'ın ülkesi de Hîve Hanlığı'na katıldı. Fakatartık Türk hanlıkları tam bağımsız değildiler. Ruslar baskılarınıartırıyordu.

Komünistihtilâlinden sonra hanlık kaldırıldı. Son Hîve hükümdarı Moskova'ya götürüldüve orada öldürüldü. 1924'de Hîve hanlığı'nı Türkmenistan, Özbekistan veKarakalpkistan arasında paylaştırarak ortadan kaldırdılar.

Hokand Hanlığı

Şibanoğulları'ndan olan Şahruh, 1710 yılında, Fergana'da bir hanlık kurdu. Buhanlığın merkezi Hokand idi. Fergana, Özbekler zamanında Maveraünnehir'e bağlıkalmıştı. Daha sonra peygamber soyundan geldiklerini iddia eden ve Hoca denenSeyyîdler tarafından idare edilmişti.

Şibanoğulları'ndan Şahruh'un kurduğu hanlık 1758'de kısa bir süre Çinhâkimiyetini tanımak zorunda kaldı 19. yüzyılın ilk yarısında Alim, Muhammed veMehmed Ali Han'lar zamanında hanlığın sınırları. Taşkent ve Yesi şehirleriniiçine alıyor Balkaş Gölü'ne kadar uzanıyordu.

HokandHanlığı, tıpkı Buhara Hanlığı gibi 1868'de Rus himayesini kabul etmek zorundabırakıldı. 1876'dan itibaren de tamamen Rus hâkimiyetine alınarak ortadankaldırıldı.

     ANA SAYFAYA DÖN   

KONUNUN BAŞINA DÖN

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol