İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  OLiMPiYAT
 


OLİMPİYAT NEDİR?

Olimpiyat Oyunları, veya kısaca Olimpiyatlar, dört yılda bir yapılan geniş kapsamlı bir spor organizasyonudur. Antik şekli Eski Yunan'da yapılan oyunlar Fransız soylusu Pierre Frèdy, Baron de Coubertin tarafından 19. yüzyıl'ın sonlarında modernize edilmiştir. Olimpiyat Oyunları'nın yaz sporlarını içeren ve daha iyi bilineni olan Yaz Olimpiyatları, 1896'dan beri Dünya Savaşları istisnaları hariç her dört yılda bir yapılagelmiştir. Kış Oyunları ise 1924'te yapılmaya başlanmıştır ve 1994'ten beri Yaz Oyunlarının yapıldığı yıllardan iki sene sonra yapılmaktadır.

Günümüzde Olimpiyat oyunlarını, yüksek teknolojiye sahip stadyumlardan, uydulardan, televizyonlardan ve bilgisayarlardan seyrederken, aslında bu oyunların binlerce yıl önce eski Yunan’da bir vadide başladığını düşünmek olduça zor. Sporcular, eski Yunan’da dini bayramların en önemli parçasıydı. Bu zamanlarda tarihin ilk yarışmaları düzenleniyordu. Batı Yunanistan’da bulunan Olimpiya şehrinin Yunanlılar için çok büyük önemi vardı. Oyunlar burada özel bir stadyumda ve bir yarış pistinde yapılıyordu.

OLİMPİYATLARIN TARİHİ

Antik Olimpiyatlar

Antik olimpiyat oyunlarının ilk olarak nerede ve ne zaman başladığına ilişkin kesin bir bilgi yoktur ancak sayısız söylence ve mit vardır. Bunlardan birine göre oyunlar, Olimpiya kralı ve Peloponnisos'a adını veren kahraman olan Pelops'a kurbanların sunulduğu süre boyunca doğmuştur. Hristiyan Yunan düşünürü Titus Flavius Clemens'e göre ise bu oyunlar Pelops'un ruhuna sunulan armağanlardan başka bir şey değildir.

Bir başka söylenceye göre ise mitolojik kahraman Herakles'in Olimpiya'da bu tip bir oyuna katılarak kazanmasının sonucunda bu oyunların her dört yılda bir geleneksel olarak yinelenmesi istediği yönündedir. Bir başka mit bunun Zeus tarafından Titan Kronos'a karşı aldığı yenilgi sonrasında koyulduğunu söyler. Değişik kaynaklarda bunun Elis Kralı İfitos'un İ.Ö. 9. yüzyılda halkını büyük bir savaşın içine düşmekten kurtarması için Pythia'ya giderek ona danıştığını, kâhinin ise ona tanrılar onuruna oyunlar düzenleyerek tanrıların memnuniyetini kazanmasını önerdiği geçer. Bunun sonucunda İfitos bu oyunları düzenlemeye başlar ve Spartalı düşmaları bu oyunlar süresince onlara saldırmayı durdurur. Oyunlar tanrıların yaşıyor olduğuna inanılan Olimpiya Dağı'nda düzenlenir ve adını da bu dağda düzenlenmesinden ötürü alır. Ancak kökeni ne olursa olsun olimpiyat oyunlarının Antik Yunanistan'da Eleusis Gizemleri'nin yanında düzenlenen en büyük iki dinsel törenden biri olduğu kesindir.

Modern Olimpiyatlar

1892'de Paris Sorbonne Üniversitesi'ndeki bir konuşması sırasında Fransız Baron Pierre de Coubertin uluslararası spor organizasyonu fikrini öne sürdü. Coubertin, 1870-71 yıllarındaki Fransa-Almanya savaşında Fransa'nın yenilgi nedenini ülkede fiziksel eğitimin verilememesi olarak görüyordu. Spor eğitimini ve spor kurumlarını güçlendirerek ülkede sporu yaygınlaştırmak ve spordaki rekabetin gerçek savaşları önleyebileceğini savunuyordu. 23 Haziran 1894'te Coubertin önderliğinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi 13 ülke ve 79 temsilci ile ilk kez toplandı ve Olimpiyat Oyunlarının yeniden düzenlenmesine ve ilk olimpiyatların 1896'da Atina'da düzenlenmesine karar verdi.

Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye
Türkiye Olimpiyatlara ilk kez 1907 yılında davet edildi ve resmen ilk kez 1908 Yaz Olimpiyatları'na katıldı. 1908`den 2008'e kadar oyunlara katılan Türk sporcuları 37 altın, 23 gümüş ve 22 bronz olmak üzere, toplam 82 madalya kazanarak genel madalya klasmanında 28. sırada yer aldılar.

Türkiye`nin kazandığı 37 altın madalyanın 28`si güreş dalından gelirken, güreş dışındaki 9 altın madalyayı ise haltercilerden Naim Süleymanoğlu, 1988`de Seul, 1992`de Barcelona ve 1996`da Atlanta, Halil Mutlu da 1996`da Atlanta, 2000`de Sydney ve 2004`de Atina, Taner Sağır da 2004`de Atina, Nurcan Taylan 2004`de Atina, judocu Hüseyin Özkan da 2000`de Sydney`de getirdi. 23 gümüş madalyanın 16`sını güreş de, 2`sini boks da, 2`sini atletizm de, 2`sini tekvando da, 1`ini halter de kazanırken, 22 bronz madalyadan 3`ünü boks da, 2`sini atletizm de, 2`sini tekvando da, 1`ini judo da, 1`ini halter de, 13`nü de güreş de kazandı.

Beşiktaş Modern olimpiyat Oyunları'nın kurucusu Baron Pierre De Coubertin'in İstanbul'u ziyareti sırasında kendisine tercümanlık yapan Galatasaray Lisesi öğrencisi Aleko Mullos, Türkiye adına yarışan ilk sporcu oldu ve katıldığı cimnastik dalında başarılı olamadı.

Selim Sırrı Tarcan, 1912 Olimpiyatları'na giderken, yanında, kendi paralarıyla Stockholm'e gelen Robert Kolej öğrencisi 2 atleti götürdü. 1920 yılındaki oyunlara Türkiye davet edilmedi. 1924 Paris ve 1928 Amsterdam Olimpiyatları'nda en büyük başarı Tayyar Yalaz'ın 4. olması oldu.

1932 yılında Los Angeles'de yapılan oyunlara Türkiye çok uzak olması sebebiyle katılmadı.

Türkiye ilk madalyasının 1936 Berlin Olimpiyatları'nda "Mersinli" lakabıyla anılan Ahmet Kireççi'nin serbest güreşde 3. olarak bronz madalyası ile aldı. İki gün sonra bu kez 61 kiloda güreşen Yaşar Erkan Türkiye'ye olimpiyatlar tarihindeki ilk altın madalyasını getirdi.

2. Dünya Savaşı'ndan sonra yapılan 1948 Londra Olimpiyatları'nda da Türk sporcuları oldukça başarılı oldu. Serbest ve grekoromen güreşte 6 altın, 4 gümüş ve 1 bronz, atletizmde de uzun atlamada Ruhi Sarıalp ile 1 bronz olmak üzere toplam 12 madalya alarak madalya tablosunda 7. sırada yer aldılar. Ruhi Sarıalp'in aldığı madalya 2004 Atina Olimpiyatları'nda Eşref Apak'ın Çekiç Atma'da bronz madalya almasına kadar Atletizm'de Türkiye'nin tek madalyası olarak kaldı.

Lodra'da madalya kazanan sporculara Türkiye'de verilen ödüller, Türk spor kamuoyunda çok tartışıldı ve sonuçta bu sporcular ödüllerden dolayı profesyonel kabul edilerek 1952'de Helsinki'de yarıştırılmadı. Türkiye, 1952'de güreşte 2 altın ve 1 bronz madalya alabildi.

1956 Melbourne Olimpiyatları'nda ise güreşte yeni bir kuşak mindere çıktı ve 3 altın, 2 gümüş ve 2 bronz madalya getirdi. 1960 Roma Olimpiyatları Türkiye'nin en başarılı olduğu Olimpiyatlardan biri oldu. Tamamı güreşte olmak üzere 7 altın ve 2 gümüş madalya elde edilen bu oyunlarda, Türkiye madalya klasmanında 6. sırayı aldı.

Bundan sonra güreşin sürüklediği Türk Sporu'nda büyük bir duraklama dönemi başladı. 1964 Tokyo Olimpiyatları'nda 2 altın, 3 gümüş ve 1 bronz madalya kazanan Türkiye, 1968'de Mexico City'de ise yalnızca serbest güreşte 2 altın madalya kazanabildi. Bu oyunlarda, maratonda İsmail Akçay da bronz madalyayı kılpayı kaçırarak 4. oldu.

1972 ve 1988'de sadece güreşte 1'er gümüş alındı, 1984'de Los Angeles'da ise 1 bronz madalyaya dek düşüldü. Bu oyunlarda Türkiye 51 kiloda Eyüp Can ve 57 kiloda Turgut Aykaç'ın kazandığı iki bronz madalya ile boksta ilk kez madalya kazandı

Türkiye'nin Olimpiyatlardaki durumu Naim Süleymanoğlu'nun Türk vatandaşlığına geçmesi ile tamamen değişti. Tamamen güreşe dayalı olan madalya umutları çok daha güçlü bir şekilde haltere yöneldi. 1988 Seul Olimpiyatları'nda Naim Süleymanoğlu, 60 kiloda ardarda 6 dünya ve 9 olimpiyat rekoru kırarak ve kendi ağırlığının 3 katından fazlasını kaldırarak çok parlak bir başarı elde etti ve Türkiye'ye güreş dışındaki ilk altın madalyayı kazandırdı.

Naim Süleymanoğlu, 1992 Barselona ve 1996 Atlanta'da başarısını yineledi. Süleymanoğlu, 3 olimpiyatta üstüste altın madalya alan tarihteki ilk halterci oldu. Daha sonra Halil Mutlu 1996, 2002 ve 2004'de 3 altın kazanarak Naim Süleymanoğlu'nun rekorunu egale etti. Bu oyunlarda grekoromen güreşte 62 kiloda Mehmet Akif Pirim, altın madalya kazanarak, güreşte 24, grekoromen stilde ise 28 yıl sonra altın madalya kazandı. Judoda Hülya Şenyurt 48 kiloda üçüncü oldu ve Türkiye'ye hem bayanlarda hem de bu dalda ilk madalyayı getirdi.

Naim Süleymanoğlu'nun 3 altının dışında, Türkiye'ye 1956 ve 1960'da güreşçiler Mustafa Dağıstanlı ile Mithat Bayrak ve güreşçi Hamza Yerlikaya 2'şer altın madalya getiren isimler olurken, en fazla madalya kazanan sporculardan biri de 1956'da altın, 1960'da gümüş ve 1964'de bronz alan güreşçi Mithat Kaplan oldu.

Türk sporcuları, 1996 Atlanta olimpiyatları`nda son 36 yılın en başarılı sonucunu elde ederek, oyunları 4 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalyayla kapadı ve ilk kez güreş dışındaki bir dalda da (halter) 2 altın madalya kazanıldı. Atlanta 1996`da serbest güreş 130 kiloda altın madalya kazanan Mahmut Demir, 28 yıl aradan sonra bu kategoride şeref kürsüsünün en üst basamağına çıkan ilk Türk sporcusu oldu.

2004 yılında Atina'da Nurcan Taylan halterde altın madalya kazanarak Türkiye'ye altın madalya kazandıran ilk bayan sporcu oldu. 2004 yılında bir diğer altın madalya kazanan sporcu ise 19 yaşında Olimpiyat Şampiyonu olan Taner Sağır oldu.
Olimpiyat Oyunları

veya kısaca Olimpiyatlar, dört yılda bir yapılan geniş kapsamlı bir spor organizasyonudur.
İlk Çağda Olimpiyatlar: Olimpiyat Oyunları’nın kökeni Eski Yunan’da kent (site) devletleri arasında barışçı ilişkileri geliştirmek amacıyla düzenlenen spor şenliklerine dayanır.
Çagdaş Olimpiyatlar ise, dünyadaki farklı kıtalarda yaşayan, farklı dil,din,kültür ve ıklardan gelen insanların spor sayesinde biraraya gelmesini sağladığı için önemlidir ve amacı da budur. Her ne kadar rekabet esasına da dayalı olsa spor kültürleri, milletleri kaynaştıran en güzel dillerden biridir ve Olimpiyatlar da bu kaynaşma ve paylaşmayı rekabet ortamında sağlayan bir araçtır.
Branşlar:

Okçuluk

Artistik Jimnastik

Atletizm

Badminton

Beyzbol

Basketbol

Plaj Voleybolu

Boks

Kano

Bisiklet

Dalma

Binicilik

 

Futbol

Eskrim

Judo

Hentbol

Çim Hokeyi

Pentatlon

Ritmik Jimnastik

Kürek

Yelken

Atıcılık

Softbol

Yüzme

 

Senkronize Dalma

Senkronize Yüzme

Masa Tenisi

Trambolin

Tekwando

Tenis

Triatlon

Voleybol

Su Topu

Halter

Güreş

 

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol