İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Hakaslar ve Hakasya
 


HAKASLAR ve HAKASYA  ( HAKAS CUMHURİYETİ )

Hakaslar ve Hakasya

Türkistan'da Sibirya'nın güneyinde, Sayan-Altaydağları ve Yenisey nehri yanında ve Altay Cumhuriyeti'nin kuzeyinde yer alan Hakasya,62.400 km2 lik bir yüzölçümü ile Rusya Federasyonuna bağlı özerk bircumhuriyettir.Hakasya Sayan-Altay dağlarının bir parçasıdır. Üzerinden dünyanınen büyük nehirlerinden biri olan Yenisey (Kim Suyu) ırmağı geçmektedir.

Başkenti Abakan şehridir. Ülkeninüçte ikisi dağlık olup halkın çoğu Abakan ve Yenisey Nehirlerinin kenarındayaşamaktadır.Türkçe konuşan Hakaslar'ın asıl adı Koraylar (Hooraylar)'dır.Hakaslar, Kaçinler (Haaş, Haas), Sogaylar, Kızıllar ve Koybollar (Hoybollar) olmaküzere dört boy olup bu dört grubunu ortak ismi Hakastır. Hakas dili Türk dilininUygur-Oğuz grubuna dahildir. Öz diline, öz kültürüne ve geleneklerine bağlı olanHakasya'da üniversite, teknik enstitü, dil, tarih ve edebiyat araştırmalarıenstitüleri bulunmaktadır.Çeşitli kültür ve sanat kuruluşları, 4 tiyatrosu,kütüphane ve müzeleri ile, müzik ve sanat okulları mevcuttur.

Uygur Türkçesine yakınbir dille konuşan Hakas Türkleri Hıristiyan olmakla birlikte Şamanist inanış veadetlerine devam etmektedirler. Zengin ormanlar, göller, bozkır ve dağlarınbirleştiği bölgede yer alan Hakasya, uygun tabiat şartları, yer altı kaynakları,çeşitli metaller ile ilginç bir Türk ülkesidir. Hakasya güçlü bir ekonomi veziraate sahiptir. Bölgede tarım, hayvancılık ve kerestecilik yapılmaktadır.Özellikle buğday, meyve ve sebzecilik önem kazanmaktadır. Koyun, at, sığır vearıcılık önemli geçim kaynağıdır.

Ülkede zengin kömür,altın, bakır, barit, tutya ve demir çıkarılmakta olup, ülkenin büyük bir kısmıormanlarla kaplıdır. Madencilik, kerestecilik ve gıda sanayi önemli işkollarıdır.Hakaslar, Güney Sibirya'da yaşayan en eski Türk halklarındandır.Hakaslar'ın ikibin yılı aşan tarihleri onların bir Kırgız grubu olduğunugöstermektedir. Bugünkü Tanrı Dağı Kırgızları da dahil bütün KırgızTürkleri'nin bilinen ilk yurtları Yenisey Nehri civarıydı. Tanrı DağıKırgızlar'ının dünyaca ünlü büyük destanları Manas da bu tarihi hadisedenbahsetmektedir.

Manas Destanı'nınanlattığına göre Tanrı Dağı Kırgızları Yenisey civarından bugünküvatanlarına Manas Han önderliğinde göç etmişlerdir. Bu göçe katılmayıp Yeniseycivarında hayatını sürdüren Kırgız Türk toplulukları ise Yenisey Kırgızlarıolarak hayatlarını devam ettirmişlerdir. IX-X. yüzyıl Çin kaynaklarıKırgızlar'dan "Heges" ismiyle veya diğer bazı kaynaklara göre ise"Kie-kia-se" adıyla bahsediyorlardı. Sonraki yıllarda Tanrı Dağı Kırgızgruplarının Müslümanlaşması ve yaşanılan bölgeler arasındaki mesafenin uzakolması Yenisey Kırgızlar'nın ayrı bir kimlik benimsemesini ve Hakas adınıkabulleriyle sonuçlandı.

Hakaslar'ın bu ismi kabuletmelerinde Rus istilasından sonra yaşanan sürecin de etkisi büyük oldu. Ruslar bubölgeleri istila edene kadar ve daha sonraki uzun yıllar Hakaslar'a, diğer Rushakimiyetindeki Türk halklarında olduğu gibi "Tatar" demekteydiler. Diğeryandan Ruslar tarafından yıkılan Hakas Devleti'nin hanedanlığını ise "HırgızSoyu" (Kırgız) sürdürmekteydi. Bölge halklarını tanıyan Rus Türkolojisi,Hakas Türkleri'ni hem Kırgızlar'dan hem de Tatarlar'dan ayırt ederek bölgede Hakaskimliğinin yerleşmesini başarmıştır. Bütün Çarlık döneminde Hakaslar, Açin,Minusin, veya Abakan Tatarları olarak adlandırılmıştır. 1718 yılında Ruskaynaklarında bölgeye "Kırgız Yeri" veya "Hongoroy" tabirlerikullanmışlardır.

Bu ismi benimsemekteHakaslar da hiç güçlük çekmemişlerdir. Çünkü ikibin yıldır Çin kaynaklarındabahsedilen bu adla bütün Kırgız Türk grubunun tarihinin asli sahibi olmak gibi birhis ve moral değerle süreci kolaylaştırmışlardır. Hakas adı ilk olarak SovyetBirliği'nin kuruluş döneminde resmi olarak kabul edilmiştir.

Böylelikle M. Ö. II.yüzyıla kadar uzanan Hakas Türkleri'nin tarihinde Hakas adının oluşumunu üçönemli dönemde incelemek mümkündür. Birinci dönem Hun ve Kırgız Devletleridönemidir ki, bu dönemde Hakaslar Yenisey Kırgızları olarak isimlendiriliyorlardı(M. Ö. II. yy. - M.S. XIII. yy.) Türkistan'ın en eski halklarından olan YeniseyKırgızları yalnızca Hakaslar'ın kökenini oluşturmuş değillerdir. Onlar aynızamanda bugünkü Kırgızistan Kırgızları veya diğer adıyla Tanrı DağıKırgızları'nın da kökeninde önemli yer alırlar. İkinci dönemi ise Hooray Devleti(XIV-XVIII. yy.) oluşturur ki bu dönemde Hakaslar'ın diğer Türk Halklarına görekendilerine has özellikleri oluşmaya başlar. Üçüncü dönemi ise Rus istilasındakidönemdir ve 18. yüzyılın ikinci yarısından başlayan yeni dönemin özellikleSovyetler devri sürekli ve bilinçli yapılan propagandalarla Hakaslar, yeni bir kimliketrafında toplanmıştır.

Hakasya Cumhuriyetinin Coğrafi Durumu

Başkenti Abakan olan Hakasya Cumhuriyeti YeniseyIrmağı'nın yukarı kesimindeki geniş Minusin Havası'nın Batı yarısında yer alır.Yüzölçümü 61.900 km2'dir. Yenisey ırmağı'nın kollarından Abakan Irmağı bölgesininortasından geçer. Irmak vadinin güneyinde Karagaş Dağı'nda 2.930 m'ye kadar yükselenBatı Sayan Dağları bulunur. Kuzeydeki Abakan ile Alatau'un en yüksek noktası ise2.178 m. yüksekliğindeki Verni Zub'tur. Kapalı havzada kurak ve sert bir kara iklimihakimdir. Bu nedenle alçak kesimler bozkırlarla kaplıdır. Dağlık kesimler çam, köknarve ladin ormanlarıyla doludur. Geniş bozkırlar 1954'ten sonra tarıma açılmıştır.

Hakasların Nüfusu

Bugün Hakaslar çoğunluğu Hakasya Cumhuriyeti'ndeolmak üzere 1989 sayımına göre 80.328 kişidirler. Bu nüfusun 62.875'i Hakasya'da yaşamaktadır.Hakaslar'ın w.2'sinin Hakasya'da yaşamasına rağmen kendi Cumhuriyetlerindeekseriyeti sağlayamamakta, Hakasya nüfusunun ancak .9'unu oluşturabilmektedirler.Cumhuriyette yaşayanların y.4'ünü Ruslar teşkil etmektedir.

Hakas Grupları

Sagaylar
Minusinsk Eyaleti Havzası'nın Güney Batı köşesinde,Askıs Irmağı'ndan Abakan'ın üst mecrasına kadar uzanan sahada oturmaktadırlar. Buduruma göre Koyballar dışında, bugünkü Abakan Bozkırı'nda yaşayan bütün Türkboyları aslen Abakan'ın öz halkından sayılırlar. Beltirler'le diğer Altaylar'dan göçeden bazı Türk uruk ve boylarının ağızlarından türeme, ortaklaşa bir şive vücudagetirmişlerdir.

Sagaylar menşelerini ve yaşadıkları coğrafi çevreleribelirten, ondan fazla boya ayrılmaktadırlar. Bunların arasında dikkatimizi çekeni Kırgızetnonimidir ki, bu Sagaylar'ın Kırgız soyundan da türemiş olduğunu göstermektedir.Sayıları 27.000'dir. Sagaylar avcılık ve balıkçılıkla geçimlerini sağlarlardı.Kırgızlar ise daha çok devlet idaresi ve ticaretle uğraşırlardı.

Beltirler
Ağızca Sagaylar'la bir birlik teşkil edenBeltirler, aşağı yukarı Sagaylar'al karışık oturmaktadırlar. Beletirler kürkhayvan avcılığı ile balıkçılıkla geçinirlerdi. Bazı etnograflar, bunları doğrudandoğruya Sagaylar'ın bir boyu sayarak, Abakan'la Taştıp ırmakları arasındaoturduklarını kabul etmişlerdir. Sagay Türkleri alimlerinden Prof. Katanov ise bunları,Minusinsk Tatarları'ndan saydığı halde, diğerleri bu etnik adı bütün Abakan Türkleri'neteşmil etmişlerdir.Çeşitli soylara ayrılırlar. İçlerinde Altay Türkleri'ndenolduklarını belirtenler de vardır. Yerleşik hayat sürmektedirler. Sayıları12.000'in üstündedir.

Kaçlar (Kaçinler,Haaş, Haos)
Abakan Vadisi'nde oturmaktadırlar. Çat ve Çolımcivarında oturan boylarla bir grup teşkil ederler. Vaktiyle Yenisey'in bir dalı olanKas Irmağı boyunda oturmuş olduklarından kendilerine Kaas kabilesi adını vermişlerdir.Gerçekten de daha XVII. yüzyıl sonlarına doğru, Irtış Havzası'ndaki bazı Türkboyları, sırf buraları iskân etmeye kalkışan Ruslar'ın baskısı ile, Tomsk Şehri'ninKuzeyindeki Yenisey Irmağı'na doğru sıkıştırılmış ve sürülmüşlerdir. Bu yüzdenbunların mühim bir kısmı, Krasnoyarsk'tan epeyce uzak olmak üzere, Kaç Nehri kıyılarındayerleşmeye mecbur olmuşlardır. Kırgızlar, Abakan Vadisi'nden çekilince, bu Türkboyları Yukarı Yenisey'den güneye doğru inmişlerdir. Fakat esas Türk kitlesiAbakan'la Askıs'ın kuzeyindeki Yüs arasında kalmışlardır. İşte bu Türk topluluğundantüremiş olanlar, kendilerine Kaas adını vermişlerdir.

Kaç'lar, vaktiyle aynıadı taşıyan ırmak havzasında yaşarken, yapılarında mühim yer almış olan Ara Türkleriile birleşmişlerdir. Soyları arasında Kırgız ve Tubalar da bulunmaktadır. Çintopraklarında yaşayan Maturlar da kendilerine Tuba kavim adını vermiş olduklarından,Kaçlar'la karışan Tubalar'ın, bunlardan bir bölüm olduğu zannedilmektedir. Bununlaberaber Kaçlar öz Türkler'den sayılmaktadırlar. Kaçinler 1917 devriminden önce sığır,koyun, ve at yetiştiren yarı göçebe bir halktı. Kaç ağzı Sagaylar'ınkine yakındır.Sayıları 20.000'in üstündedir.

Koyballar(Hayballar)
Kendilerine Tuba adını takmışlardır. Oturduklarısaha Ute Irmağı boyu ile Abakan'ın sağ kıyısıdır. Karagas ve Koybal Türk boyları13 soya ayrılmaktadırlar. Taşıdıkları adların mahiyetine ve yapısına bakılacakolursa, içlerine Yenisey-Ostvaklar'ı ile Samoyed'ler de karışmıştır. ŞiveleriSagay ve Kaçin ağızları karışmasından türemiştir. Zaten kendileri de Kaçin veSagaylar içerisinde erimiş gibidirler. Kaybollar, Kaçin grupları arasında kaybolmuşyalnızca Bey İli Koybal Köyü'nde kendi diyalektlerini korumuşlardır. Bunlarlaberaber 2.000'e yakın olmak üzere mevcudiyetlerini muhafaza etmişlerdir.

Kızıllar (Kırgızlar)
Bu küçük Türk boyu Yüs Bozkırı'ndaki Ak veKara Yüs Ormanları boylarında oturmaktadırlar. Yerleşik köylerde barınan Kızıllarise hem hayvancılık yapar hem de ziraatla uğraşırlardı. Kaç Türkleri'nin komşularındandırlar.Kırgız, Teleut ve hatta Yenisey-Ostyakları karmasından türedikleri iddiaedilmektedir. Sayıları 20 bin kadardır. Konuştukları ağız Hakas Türkçesi'nin dördüncüdalı olup, Sagaylar'ınkinden ayrılmaktadır. Kaçlar'ınkine yakındır.

Kamasinler
1863 yılında Karagaslar arasında incelemeler yapanW. Radloff, Kan Irmağı yöresindeki Karagaslar'ın beslemekte oldukları Rengeyiklerinin ağır kayıplara uğraması üzerine, Biryuza'nın çıkış havzasına göçettiklerini öğrenmiş ve doğruca bu sahaya yönelmiştir. Fakat bu sefer burada yaniKrasnoyarsk Eyaleti'nin (Kızıyar) Man ve Kan Irmakları'nın üst kıyılarında,Kamasin Köylerine rastlamıştır. Bunun üzerine Radloff, bunların Orman-Kamasinler'iolduklarını ve kendilerine "Kangbaşı" yahut "Kanmajı" dediklerinitespit etmiştir. Hakas Cumhuriyeti sınırlarına dahil olmayan Kamasin diyalekti, sırfnüfus azlığı dolayısıyla, gereken önemi taşımamaktadır. Diyalektleri Kaçlar'ınkinedaha yakındır.

Çolım ve ÇatTürkleri
Obi Irmağı'nın sağ kollarından Çolım ve ÇatNehri boyunda oturduklarından bu adı almışlardır. Oturdukları ve yayıldıklarıSaha Yüs Bozkırı'nın Kuzeybatı tarafıdır. Ruslar'ca "Meletskie Tatarı"(Meletsk Tatarları) diye adlandırılmışlardır. Bazı araştırmacılar bunları birtaraftan Irtış ve Baraba Türk boyları ile, diğer taraftan da Teleut ve hattaOstyaklar'la Samoyet karışmasından vücuda gelmiş boy olarak göstermektedirler. AğızcaUygur-Oğuz şive grubuna girmekle beraber, fonetik ve gramer hususiyetleri bakımındandiğer Türk boylarından ayrılmaktadırlar. Bugün Hakasya Cumhuriyeti sınırları içindeyaşayan Hakas Türkleri beş gruba ayrılmaktadırlar. Kaçinler (Haaş, Haos), Sagaylar,Kızıllar (Hızıl) ve Koyballar (Haybal) Beletir. Bu gruplar kendi şiveleriyle konuşmaktadır.

Tayga Ormanı'nın Matur veÜst Taştıp çayırları vadisinde yaşayan Hakaslar'ın bir kısmı Şor Türkleri'ninşivesiyle konuşurlar. Bunlar kendilerini Sagay olarak adlandırmakta ise de diğerSagaylar onlara "Çıstanas" (Taysaasları) demektedir. Ortaçağ'ın son dönemlerineait olduğu sanılan destanlarda Hakaslar, beyaz derili, siyah çeik gözlü ve yuvarlakkafataslı olarak tarif edilmektedir.

Hakasça

Güney Sibirya'da yaşayan bu Türk halkınınkullandığı dil "Doğu Türkçesi" öbeğine girmektedir. Anadolu Türkçesi'negöre bazı ses değişmeleri gösterir. Bunlardan başlıcaları: b/p değişmesibiz/pis, z/s değişmesi yüz/cüs, y/c,ç değişmesi, Yahşi/Cahşı, yıl/çıl'dır.
Hakaslar Çarlık döneminde zorla kabul ettirilen Rus alfabesini Sovyet devriminden sonrabırakıp Latin alfabesine geçmişler ama 1939'dan itibaren tekrar Rus alfabesi kullanmakzorunda kalmışlardır.

Hakaslar'ın yaşadıkları Minusin Vadisi'nin özelkonumu ve bölgeyi Türkistan'dan ayıran aşılması zor Sayan Dağları Hakasça'nınkelime hazinesinin ilk Türkçe'de olduğu gibi korunmasına yol açmıştır. HakaslarXX. yüzyıl başlarında •'den fazla kendi dillerini kullanmaktaydılar. Ekim 1917Devrimi sonrasında komünist rejimin Ruslaştırma süreci neticesinde 1989 yılındaHakaslar'ın ancak v'sı Hakasça konuşabilmektedir.

Hakas Tarihi

Hakaslar'ın çok eskilere uzanan tarihlerinde M.Ö.II. yüzyıl'da Hun idaresine girdikleri bilinmektedir. Diğer Güney Sibirya Türklerigibi Hakaslar'ın da yazı tarihi bu dönemde başlar. Hakaslar yazıyı Hun Devletiidaresinde öğrenmişlerdir.Bu budun Gök Türk devrinde ve sonraki zamanlarda, başlıcaAbakan Bozkırı'nda yaşamakta idi. Hükümdarlarının Kağan unvanı taşıması onlarınbu esnada kuvvetli bir topluluk olduklarını göstermektedir. Bundan dolayı ne Göktürklerne de Uygurlar Kırgızlar'ın siyasi varlıklarına son veremediler. Buna karşılık Kırgızlar'ın840 yılında aşağı inerek Uygur Devletini yıkmak ve Orhun Bölgesi'ni fethetmek başarısınıgösterdiklerini biliyoruz.

Kırgızlar'ın, Gök Türkler'le mücadeleleri İlterişKağan'ın oğlu Kapgan Kağan döneminde oldu. Kapgan Kağan Türk tarihinin en büyükfatihlerindendi. Kapgan Kağan Çin üzerindeki seferini tamamladıktan sonra Yeniseyboylarında oturan Kırgızlar'ın üzerine yürüdü. Mevsim kış yol uzun ve meşakkatliidi fakat bu sefere zaruret vardı. Tonyukuk Kitabeleri'nde anlatıldığına göre"(Kuvvetli Kırgız Kağanı) Çin ve On-ok Kağanları ile anlaşıp, Altun ormanı'nda(Altaylar'da) toplanalım, ordularımızı birleştirelim Göktürk Kağanı'na saldıralım,yoksa Kağan cesur ve ayducusı (danışmanı) bilge olduğundan o bizi mahv eder demişler."Kapagan ile Tonyukuk idaresindeki Göktürk Ordusu "kar sökerek ağaç dallarlınatutunarak, bazan atları yedeğe alarak" yolsuz vadiden Köpgen Dağları'nı aştı.Yenisey'in kaynağına yakın yerlerde Ani Nehri boylarında Kırgızlar'ı bastı. Hanıtelef olan Kırgız ülkesi teslim alındı (687).

Tarihi Türk ülkesiÖtüken'de Göktürk Devleti 745 yılında yıkıldığında yerine Uygur Hakanlığıkuruldu. Abakan'da yaşayan Kırgızlar bu devlet içinde her zaman tehlike kaynağı idi.Uygur Hakanlığı ile Kırgız Kağanlığı iki kez savaştılar. İlki 758 yılındaUygur Hakanı İl İtmiş Kağan döneminde, ikincisi ise Alp Kutluk Bilge Kağan(779-789) dönemindeki savaşlarda Kırgızlar yenildiler. Böylelikle Göktürk ve UygurDevletleri'nin idaresine alındılar. Daha sonra Kırgızlar, 840 yılında şiddetli birhücum başlatarak Uygur Devleti'ni yıktılar ve Ötüken'de kendi devletlerini kurdular.Ancak orada fazla kalamadılar. 920 yılında bütün Moğolistanı ele geçirenK'i-tanlar Kırgızlar'ı Ötüken Bölgesi'nden çıkarıp eski yurtlarına sürdüler,bazıları ise batıya göç ettiler. K'i-tanlar ve devamı olan Karahitaylar Yeniseyhavalisine kadar sokulmadılar. Daha sonra Cengiz Han 1207 yılında Kırgızlar'ıkendine bağladı. Böylece Kırgızlar Cengiz Han'a itaat eden ilk Türk boyu oldular.1217 yılında Moğollar'a karşı başlayan direnmeden bir yıl sonra Cengiz Han'ın oğluCoçi Yenisey Nehri'ni buz üzerinden geçerek Kırgız Kağanlığı'na tamamen sonverdi. Tolui ulusunun topraklarına dahil edilen Yenisey boylarında Kırgızlar bundansonra birer reis tarafından idare edilen iki kısım olarak yaşamaya devam ettiler.

Kırgız kavmininUygur Hakanlığı'na yıkarak işgal ettiği Ötüken'de tutunamayıp, buranın MoğolK'i-tanlar'a geçmesine ve tam idrak ve intibak edemedikleri "Orhun Kültürü"nünortadan kalkmasına sebep olmak, dolayısıyle eski Türk hakanlar yurdunu, bir daha gerigelmemek üzere Moğollar'a geçirmek suretiyle Türk tarihinde menfi bir rol oynamışlardır.
İslam Türkistan'da yayılmaya başladığı IX-X. asırlarda Kırgızlar Yenisey boylarındakiyaşantılarını sürdürüyorlardı. İslamı kabul etmiş Türklerle ilişkileriticaret vesilesiyle oluyordu. Maveraün-nehirden iki yılda bir Yenisey boylarına kervangelir, dokuma mamüllerli başta olmak üzere bir çok ticaret malı getirir, değerli kürkler,misk ve özellikle ok yapmakta kullanılan bazı ağaçlar satın alarak dönerdi.Hududu'l-alem'e göre (yazılı 982) Kırgız Hakanı Kemcikeş denilen şehirde otururdu.Bundan başka Kırgızlar'ın şehirleri yoktu. Ölülerini yakan tek Türk kavmi onlardı.

Kırgızlar'ın mühimekseriyeti Yenisey boylarından ayrılarak şimdi Kırgızistan denilen Türkistan'dakiyurtlarına XIII. asırda Kalmuk Moğolları tarafından getirilmişlerdir. Manas Destanı'ndaise bu büyük göçün Kırgızlar'ın büyük kahramanı Manas Hanı öncülüğündeyapıldığından bahsedilmektedir.İkinci ve daha az nüfuslu Kırgız grubu ise Yeniseyboylarında kalarak yaşantısını Hangoray Devleti'yle (reisliğiyle) sürdürdüler.

Moğol istilasından sonraXIV. yüzyılda kurulan Hangoray (veya Hooray) Reisliği ise Rus istilasına kadar varlığınısürdürmüştür. Bugün Hakasya tabir ettiğimiz bölgede kurulan bu devletin topraklarına"Kırgız Yeri" veya "Kırgız Toprağı" ifadeleri kullanılmasıelbette önemle belirtilmelidir. XVII. yüzyılda Hakasya'yı istilaya gelen Rus askerleribile bölgeye Kırgız Toprağı diyorlardı. Yenisey Kırgızları'ndan kök alanHongoray Devleti'nde o dönemki adlarıyla dört Türk halk grubu yaşamaktaydı. BunlarAltısar, Isan, Altın ve Tubin halkları veya oymaklarıydı.

Hongoray Devleti'nin halkınıoluşturan bu gruplar da Türk dünyasının birliği hususunda çok önemli ip uçlarıvermektedir. Bu gün bilebildiğimize göre ve Tubin grubu Hakaslar'dan kilometrelerceuzakta İdil-Ural Bölgesi'nde yaşayan Başkurt Türkleri'ne de kök olmuş, Türkgrubudur. Bugün Başkırdistan'da Tabın adıyla bir boy yaşamını sürdürmektedir.

Her vesileyle belirtildiğigibi tarihte kavimler göçünde önemli rol oynamış Türk milletinin boy, aşiret,oymaklarının değişik dönemlerde aldıkları adlar ve bunların göçleri aydınlığakavuşturulabilirse bugün ayrı adlarla tanımladığımız Türk halklarının hemenhepsinin kökeninde aynı boy, aşiret veya oymakların rol oynadığını görmüş olacağız.Bu bilgiler ise Türk dünyasında mikroetnos asabiyetlerinin son bulup "Türk üstetnosunda" "Türk kimliği"nde birleşmesine büyük katkı sağlayacaktır.

Ruslar'ın "Kırgız Toprağı"nı (Hakasya'yı) İşgali

Kazan Hanlığı'nın 1552'de yıkılmasıyla Türk dünyasınınserhattı düşmüş ve Rus yayılması doğu, güney, güney batı bütün yönlerden Türkülkelerine doğru devam etmiştir. Rus işgali 1582-1585 yılları arasında üç yıl sürensavaştan sonra Sibir Hanlığı yıkılmış ve Rus orduları Hakasya sınırına dayanmışlardır.Ruslar'ın Kırgız Toprakları dedikleri Tom ve Çalım Nehirleri'nin kenarında HoorayHakas Devleti bulunuyordu. Ülkenin batı sınırları Ob, Çalım, Kondum, Mrass, ve BiyNehirleri'nden geçmekte idi. Hatta 1604 yılında Transk Şehri'nin kurulmasına kadardaha batıdaki beyliklerden de vergi toplamaktaydılar. Ruslar bu ülkeyi kendi topraklarınakatmak için 120 yıl uğraştılar.

Ruslar ülkeyi kolayca işgal edemeyeceklerini anlayıncaadım adım çevresini kuşatmaya başladılar. Önce Hakasya'nın kuzey sınırı kalezinciriyle tutuldu. Ruslar yeni kurdukları kaleleri özellikle az nüfuslu direnme gücüzayıf sınır bölgelerine kuruyor ve çevredeki halk Çara vergi ödemeyi kabul edinceHakas Devleti'nden kopmuş oluyordu. Ruslar ise onlara güvenliklerini temin edecekleri sözünüveriyorlardı. Bu süreçte 1602 yılında Keiskiy Kalesi, 1604'de Tomsk Kalesi, 1618'deMakovskiy, 1619'da Yeniseyskiy, 1621'de Meletskiy, 1628'de Bratsk ve Rıbenskiy Kaleleri,1636'da Kanskiy, 1646'da Adinskiy Kalesi inşa edildi.

Bu kaleler inşaedildikten sonra Ruslar yavaş yavaş asıl Hakas topraklarına tecavüz etmeye başladılar.Orta Yenisinden bir kale yaptırmaya karar verdiler. Bu bölge Hakas Hanı'na bağlı IzırBeyliği'nin topraklarıydı. Ruslar Sibirya'da yayılırken "Kırbaç ve tatlı"emperyalist siyasetlerini takip ediyorlardı. Sibirya'nın Rus işgalini inceleyen tarihçiBahruşin şöyle demektedir; "Rusya'nın temel amacı vergiydi. Kürk hayvanlarınıÇarın hazinesine doldurmak için bütün yollar meşruydu".

Krosnoyarks Kalesi'nintemelini atan Rus Andrey Dubenskiy'e Çar tarafından verilen emir ise şöyleydi:"Yeni işgal edilen topraklardan vergi alınacak. Onlara isyan etmemeleri için and içirmekgerekir hatta bazılarına devlet maaşı bağlanabilir. Bazılarını da yedirmek içirmekgerekir. Eğer kale inşaatlarına izin vermezlerse o zaman onlarla savaşacaksınız".
Andrey Duberskiy askerleriyle Tülki topraklarına geldiğinde O'nu Tatıy ve ObıtayBeyleri karşılayarak misafir ettiler. Daha sonra ormanlardan ağaç kesmeleri için yardımcıda oldular. Andrey onlara ticaret şehri kuracaklarını söylemişti. Ne zaman ki Beylerticaret şehri değil Ruslar'ın askeri kale kurduklarını anladılar, savaşlar başlamışoldu. 1628'de bu savaşlar Ruslar ile Hakaslar'ın, "Kırgız toprakları"ndakiilk savaşlarıydı.

Bahruşin, "Yerlihalkan kürkleri sadece silah zoruyla alabiliyorlardı. Bu vergi değil tam bir silahlısoygunu andırmaktaydı" diye yazmaktadır.Krosnoyarks ve Tomsk kalelerininkomutanları daha güneyde, Hakas topraklarında kaleler inşa etmek istedilerse de uzun sürebunu başaramadılar. 1638 yılında Tuba Nehri kenarında kale kurmaya teşebbüs ettilerancak Hakaslar ile yapılan muharebede yenilince geri çekilmek zorunda kaldılar. 1642 yılındaAçinskiy kalesini kurdular ise de birkaç yıl sonra bu kale Hakaslar tarafından yakıldı.
1675 yılında Krosnoyarsk'dan 200 km. güneyde Karagulskiy Kalesi yapıldı. Aynı yılAbakan Nehri'nin üzerinde Karagaş Adası'nda Abakanskiy Kalesi yapılmış ise de üç yılsonra bu kale de yakıldı.

Hakasya'nın kuzey-batısındagümüş madeni yatakları bulununca, Kaştak Nehri kıyısında kale inşa edilmeye başlandıki bu kaleden sonra 1718'e kadar sürecek Hakas-Rus savaşları başlamış oldu.1818'deSayan Kalesi tamamlandığında Hakasye tamamen kuşatılmış oldu. Sayan Kalesi YeniseyNehri'nin Hakas topraklarına döküldüğü yerde kurulmuştu. Bu nehir Hakas halkınınTuva ve Moğolistan'la ilişkisini temin ediyordu. Yazın nehir yatağı takip ediliyor, kışınise buz tutan nehir ulaşıma çok elverişli oluyordu. Hakasya'nın bu son dış irtibatıda kesildiğinde Hakaslar Ruslar'a teslim olmak zorunda kaldılar.

Hakasya'nın işgalinde diğerSibirya, Kafkas ve Kırım Türk ülkelerinin çoğunda olduğu gibi gerçek Ruslar'dan öncegelenler Ruz Kazakları'ydı. Biz burada Kazak sözünün Türk Kazaklar'la karıştırılmaihtimalinden dolayı Rus tabirini kullandık. Metinde anlatılan Hakasya işgalindekiRuslar "Rus Kazakları"dır. Ruslar'la ilk temasları Kazaklar aracılığı ileolduğu için Kırım Tatarları da, Hakaslar da Ruslar'a biraz da aşağılama anlamıbulunan Kazak tabirini kullanırlar. Hakasça söyleyişle "Urus" adı ancakresmi anlatımlarda kullanılır.

Rus kazakları Hakasya'nındüşmesinden sonra da kürk hayvanı avcıları, tüccarlar, köylüler ve sürgüngrupları olarak değişik sebeplerle Hakas topraklarına göç etmeyi sürdürdüler.Yeni gelenler köyler kurarak yerleşmeye devam ediyorlardı. Hakaslar bu dönemde"vergi ödeyen" halklardan sayılıyordu. 1792 yılında 8188 hanenin vergi ödediğianlaşılıyor. Buna göre Hakaslar'ın bu dönemdeki nüfusları 40 bin kişi civarındaydı.200 yıl öncesine ait olan bu nüfus hiç küçümsenmeyecek bir potansiyeli ifadeediyordu. Ancak Ruslaştırma ve onunla paralel giden Hristiyanlaştırma faaliyetlerisonunda Hakas nüfusu sürekli erimiş ikiyüz yılda ancak iki kat artış gösterebilmiştir.

Asimilasyon Gayretleri

Ruslaştırma çalışmaları özellikle XVIII-XIX. yüzyıldahız kazanmıştır. Hristiyanlığı kabul eden Hakaslar kendi toplumlarından dışlanıyorlardı.Onlar Rus köylerine göç etmek zorundaydılar. Bu arada Hrisyitan olan Hakaslar,vergiden muaf tutuluyor, pek çoğuna devlet memuriyeti veriliyor, Hristiyan dinini kabuletmeleriyle birlikte Rus kıyafetleri papaz tarafından hediye ediliyordu. BöylelikleHristiyan olan Hakaslar aynı zamanda Rus da olmuş sayılıyorlar, dinini değiştirse demilliyetini koruyarak (Çuvaş ve Gagavuzlar gibi) bir Hristiyan Hakas grubunun oluşmasınada müsaade edilmiyordu.

1883 yılında Ust-Çul Bölgesi'nden geçen araştırıcıD. A. Kecmests şöyle yazmaktadır; "Burada oturanlara 'carım kazakter'denilmektedir. Bunun anlamı 'yarım Kazaklar'dır. Çünkü onlar bu isme layıktır.Hakaslar'a çon benzerler. Simaları, çıkık elmacık kemikleri, esmer tenli, siyah gözleriylebirer Hakastırlar. Buradaki bütün nüfus iki dili de rahatça konuşmaktadır.

Ovadaki "MinusinTatarları" (Hakaslar) ise Rus dilini bildikleri halde Rusça konuşmamaktadırlar.Çünkü Rusça konuşmak aşağılayıcı bir haldir. Bu kural her yerde geçerlidir.Hatta Rus kadınıyla evli bir Hakas'a rastladım. Kadın benim söylediklerini kocasınatercüme etti fakat benimle tek kelime Rusça konuşmadılar".

Hakaslar üzerindeki Rusbaskısı çarlık döneminde olduğu gibi, hatta daha da artarak Sovyet döneminde dedevam etti. Sovyet Dönemi'nde Hristiyanlaştırmanın yerini ateistleştirme veenternasyonalizm almıştı. Bu dönemde de insanlar dillerinden ve kültürlerindenuzaklaştırılmış, Rus olmadıkları için utanç duymaları yönündeki propagandalaren iyi metodlarla uygulanmıştır.

Sovyet Dönemi

Sovyet Dönemi baskıları, Bolşevikler'in daha öncekiyıllara göre kendilerini daha "sağlam" hissetmeye başladıkları, pek çokisyan ve bağımsızlık hareketini bastırdıkları 1930'lu yıllarda başladı.

"Sınıf mücadelesi olarak" vekolhozlaştırma sürecinde Hakas köylerinin en çalışkan insanları yok edildiler.Kolhozlaştırmaya karşı çıkanlar devlet düşmanları ilan edilerek bütünaileleriyle birlikte sürgün edildiler.

Bu uygulamalar resmiolarak 30 Ocak 1930 yılında Politbüro kararı ile başlatıldı. Baskı ve sürgünlerzengin köylülerden, orta halli insanlara sıçrayacaktı. Bu operasyonların planlarıen ince ayrıntılarına kadar hazırlanmıştı. Kimden ne alınacak, hayatlarını sürdürmeleriiçin ne kadar buğday bırakılacak, çalışma kamplarında ödemeler nasıl yapılacakvb. 12 Şubat 1930 günü Sibirya İcra Komitesi'nin kararıyla bütün hayvanlara,evlere, malzemelere, dükkanlara ve mahsule el kondu. Sürgüne gönderilenlerin yanlarınayalnızca bir miktar yiyecek ve aile başına beşyüz Ruble para almalarına izinveriliyordu.

Komitenin bu gizli kararıyla25 Şubat tarihine kadar Sibirya'da 35 bin Hakasya'da ise 354 aile sürgüne gönderildi.354 ailenin illere göre dağılımı ise şöyleydi: Askiz 70, Bograd 90, Taaştıp 60,Çarkov 70, Çebak 64, Sibirya'da plan S.4 başarı ile gerçekleşti. Hakasya'da başarıoranı ise 0'dü. Hakasya'da sürgüne gönderilen 354 ailenin fertleri 1.960 kişiyibuluyordu ki bu rakam Hakaslar gibi sayısı az bir halk için önemli bir orandı. Böylelikletoplumun beyni ve müteşebbis gücü yok edilmiş oluyordu.

Bütün Türk ülkelerindeolduğu gibi "Turancı, milliyetçi" suçlamaları da Hakasya'da baskıların enönemlilerini oluşturuyordu. 1934 yılında Sibirya Bölgesi KGB'si Hakas aydınlarıarasında devrime karşı gelen ve Tuva, Altay, Şor ve Hakas halklarını birleştirerekbağımsız devlet kurmak isteyen üye sayısı 300'ü bulan bir teşkilat ortaya çıkardı.Teşkilatın Tuva, Altay ve Şor halkları arasında ve Leningrad ve İrkutsk'ta okuyanöğrenciler içinde de temsilcileri vardı. Teşkilat üyeleri Turancılıkla suçlanarakağır cezalara çarptırıldılar.
Hakasya KGB Başkanı Hmarrin bir nutkunda şunları söyleyecekti; "Bölgemizdemilliyetçi ve Troçkist teşkilatlar vardır. Bunların arasında devlet ve parti üst düzeyidarecileri de bulunuyor. Bunlar halk düşmanlarıdır. Bunların amacı Tuva, Altay veŞor halklarıyla burjuva devleti kurmaktır".

1934 yılında ortaya çıkarılanTurancı Teşkilatın soruşturmaları ondan sonraki yıllarda da sürdürülmüş 1937 yılınagelindiğinde onbinlerce Hakas yargılanmıştı. Üç yıl boyunca süren operasyonlardamilliyetçilerin komünist parti ve devlet üst düzey görevlilerin de arasınagirdikleri ortaka çıkmıştır. 1937 yılı Hakasya Komünist Partisi Kongresi'nde 3vilayet başkanı, 6 icra komitesi üyesi, 15 ilçe parti başkanı, 19 fabrika müdürü,5 gazeteci, 8 hakimin de içinde yer aldığı 1.000'den fazla kişi milliyetçi olduklarıgerekçesiyle tutuklanmıştı. Tutuklananlara çok ağır cezalar veriliyordu. ÖrneğinHakasya'da yalnızca 27 Kasım 1937 günü, yani bir gün içinde 137 kişi yargılanmışve bunların 107'si idam edilmiş, kalanları 10 yıl ağır hapiste cezalandırılmışlardı.

Bu misaller durumuanlatabilmek için yeterlidir. Ancak Hakasya'da toplam kaç kişi yargılandı? Bununkesin bir cevabı hala yoktur. Fakat Hakasya'da Sovyet baskılarından zarar görmeyenaile yok gibidir. Sene 1990'dan 1994'e kadar daha önce hüküm giymiş 3 bin kişi,Moskova mahkemelerinden haksız yere hüküm giydikleri kabul edilerek tazminat aldılar.Kolhozlaştırma süresinde Hakasya'da toplam 2 bin aile sürgüne gönderildi. Bu yaklaşık10 bin kişi demektir.

Sürgün edilen Hakaslar'ınyerine sürgün edilen Almanlar, Kalmuklar, Çeçenler, İnguşlar, Polonyalılar ve RusKazaklar gelip yerleştiler. Bu baskı ve yok ediş tarihi Türk yurdu Hakasya'da Hakaslarıbugün  oranına indirdi. Hakasya Sovyetler Birliği döneminde 1930 yılında Özerk Bölgestatüsüne kavuşturuldu. 3 Haziran 1991 günü ise Rusya Yüksek Meclisi'nin kararıylaÖzerk Bölge sınırları içinde Hakas Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Hakas Cumhuriyeti'ninkuruluşunda liderliğini Aleksandr Kostikov'un yaptığı Tun (Öncü) Hareketi'nin büyükkatkıları oldu.

Eski Hakaslar'da Devlet İşleri

"Kırgız Toprağı" denilen Hakas Ülkesi'ndeXVII. yüzyıla kadar yaşamış Hooray (Hongoray) Reisliği'nde (Beyliği'nde,Devleti'nde), bazı siyasi kurumlar oluşmuştu. Tarihi kaynaklara göre Kırgız kökündengelen Hooray halkı Altısar, Isar, Altın ve Tubin alt gruplarına ayrılıyordu.

Hooray Devleti'nde devlet işlerininen üst kurulu boyların temsilcilerinden oluşan mecliste görüşülüyordu. Meclisin adıise "Çıın"dı ki bu Anadolu Türkçesi'ndeki "Yığın" (Halkın yığıldığıyer) sözünün Hakas lehçesiyle söylenişidir. Çıın mümkün olduğunca geniş katılımlatoplanmalıydı. Mesela, 1627 yılında toplanan Çıın'a 700 temsilci katılmıştır.Çıın meseleleri görüşürdü fakat yine de son karar Kırgız soyundan gelen hanaaitti. Hanların içinden çıktığı yönetici kesime "Çaüzan" denirdi. Halkınveya yönetilenlerin adı ise "Haraç"tı. Hakaslar'ın her boyunda Çaüzan veHaraç soyları bulunurdu.

Devlet işlerini görmek içinCaüzan'lar yanlarında bürokratlar da çalıştırırlardı ki bunlara da "Tüzümer"denirdi. Adalet işlerini ise Hanın veya Beylerin yanında bulunan ve töreye göre hükümveren "Yarguç"lar verirlerdi. Ayrıca Hanın kararlarına göre vergi toplayankişiler çalışırdı ki bunlara "Çazool" denirdi. Toplanan verginin adı ise"yasak"dı. Yasak toplayan her bir Çazool'un yanında ise 40 "dım"veya "tünük" denilen yardımcı bulunurda. Yasak'ın toplanmasını kaydetmekiçinse tahtaların üzerine özel işaretler konuyordu. Bunlar aslında Hakas rakamlarıydı:bir (1), beş (/), on (x), elli (^), yüz X), beşyüz (î), bin (*) işaretleriyle gösteriliyordu.

Hanım ve beylerin, barışzamanlarında korunmalarıyla görevli özel birlikleri bulunurdu. Bu birliklere"Hozan" denirdi ve en az 40 "Batır"dan oluşurdu. Savaş dönemlerindeise hozan batırları toplanan askerin başına geçerlerdi. XVII. yüzyılda HoorayDevleti'nin ikibin askeri olduğu bilinmektedir.

Hakas İnanışlarına Göre Hakasların Kökeni
Hakaslar arasında orijinleri hakkında iki yaygıninanış vardır. Hakasya Sayan Altay Dağları'nın arasındaki platonun bir kısmıdır.Bu yüzden Hakaslar kendilerini Dağ Halkı olarak adlandırmaktadırlar. Efsaneye göreçok eski zamanlarda Hakaslar'ın atası dağ iyesinin ("Tag ezi") kızıylaevlenmiştir ve Hakaslar onların evlatlarıdır. Bu yüzden Hakaslar için dağlar kutsaldenecek kadar önemlidir.

Hakas-Minusin Vadisi'nden dünyanın en büyüknehirlerinden Yenisey (Kim) Nehri geçmektedir. Bu ad VI. yüzyıl kaynaklarında dabulunmaktadır. Coğrafyanın en belirgin ikinci tabii unsuru ise Sayan Dağları'dır. Dağınadı Hakasca "Soyan" Tuvalı kelimesinden gelmektedir ve Tuva Dağları anlamınıtaşır. Eski Türk kitabelerine Sayan Dağları "Köygen" olarak adlandırılmaktadır.Bugünkü Tuva Cumhuriyeti'nden Hakasya'ya doğru akan Anı Nehri'nin kenarında "KöygenTashıl" Tepesi bulunmaktadır. Tonyukuk kitabesinde geçen Köygen adı şimdi butepede yaşamaktadır ve tepenin belki adından daha ilginç ve Türk kültür yapısı içinüzerinde durulması gereken bir efsanesi bulunmaktadır. Efsane aynı zamanda Hakaslar'ınve hatta bütün Türk halklarının kökeniyle ilgilidir.

Batı Sayan Dağlarıüzerinde, Anı Nehri kenarında Köypa adı verilen beş başlı bir tepe bulunmaktadır.Köypa tepelerine Borus Tepesi de denilmektedir ve her Hakas'ın kutsal saydığı yerdir.Efsaneye göre eski çağlarda kehanet sahibi olan Aksakal Borus adlı birzat yaşamış.Aksakal Borus dünyayı su basacağını önceden bilmiş. Bir gemi inşaa etmiş. Borus,bütün hayvanlardan ve kuşlardan dişi ve erkek olmak üzere gemisine birer çift almış.Yalnızca efsanevi Argılan ve Garuda (Han-Kineti) kuşları kendilerine çok güvenerek"Dünyayı su da bassa, biz uçar kurtuluruz" diyerek gemiye binmemiş. Ancakyeryüzünün her tarafını sular kaplatığında 39. gün Garuda kuşu yorgunluktandayanamayıp Argılan kuşunun başına konmuş ikisi de suda boğulmuş.

O günden sonra bu iki kuşunsoyları kesilmiş. Sular çekilmeye başladığında ise Borus gemisini bir tepeye yaklaştırmışve gemi tepenin üzerine oturmuş. İşte bu tepeler Sayan Dağları'nın üzerindeki Köypave Borus Tepeleri'ymiş. Hakaslar ise Borus'un evlatlarının birinin çocukları olarakçoğalmışlar.

Ruslar'ın ve Avrupalılar'ınŞamanizm fakat kendilerinin Akçağan (Aktanrı) dini dedikleri eski Türk dinine mensupHakaslar'ın inanışlarında Kur'an'da yer alan Hz. Nuh'un kıssasına benzer bir inanışınbulunması önemle üzerinde durulması gereken bir husustur. Ayrıca Türkler'in kökeniile ilgili olarak Nuh Peygamber'in oğlu Yasef'in çocukları oldukları rivayeti HakasEfsanesi'nde de Borus'un çocukları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hakasların Dini

Hakas Halkı, Ruslar'ın ve Avrupalılar'ın Şamanizmdedikleri bir dine inanmaktadırlar. Şamanizm yalnızca terkibine bakıldığında dahi Türkçeolmadığı anlaşılabilecek bir tabirdir. Hakaslar kendi dinlerine "Akçağan"dini demektedirler. Akçağan, Aktanrı anlamına gelmektedir. Bu arada diğer pek çok Türkhalkında "gök" olarak ifade edilen renk Hakaslar'larda "Ak" sözüylekarşılanabilmektedir. Meselâ, Türk halklarında "Gökbörü" olarak yaygınkullanımı olan ifade Hakaslarca "Akbörü" olarak karşılanmaktadır. Buradanhareketle Hakaslar'ın "Akçağan" dini olarak ifade ettikleri dini inançlarınıdiğer Türk halklarının "Göktanrı" dini tabiriyle aynı şey olduğu söylenebilir.

Hakas inanışlarına göre kainatüç bölümden oluşmaktadır. Üstte "Çağan Çiri" (Tanrı yeri) denilendokuz katlı gök bulunmaktadır. En üst katta "Akçağan" veya Hakaslar'ın diğerifadeleriyle "Huday Çağan" oturmaktadır. "Akçağan" bütün ÇağanÇiri'nin tek hakimidir. Diğer katlarda ise iyiliği temsil eden ve her biri değişik görevlerüstlenmiş Akçağan'ın yardımcıları bulunmaktadır. Bunlar toprak, bitkiler,hayvanlar ve diğer tabiat olaylarıyla meşgul olmaktadırlar. Bu yardımcıların en meşhurlarıUmay, verimlilik ve çocuk ruhlarıyla, Ayzık, namuslu kadın ve temiz erkeklerin yardımlarıyla,Çaltırah Çayıçı şimşek çaktırarak kötülüklerin yeryüzünden temizlenmesi ilemeşguldürler. Şaman ise altıncı katta oturmakta ve yeryüzündeki Şamanlara yardımcıolmaktadır. Dağlarla ilgilenen dağ iyesi Hubay Han, nehir iyesi Sugday Han, rüzgariyesi Çildey Han, soğuk iyesi Humduzak, ateş iyesi Od ines vb. Akçağan'ın diğeryardımcılarıdır.

İkinci bölüm yeraltı dünyasıdır."Ayna Çiri" veya "Erikli Çiri" denen bu bölüm yedi kattır. Buranında her katında kötülükle ilgili "varlıklar" bulunmaktadır. Bunların başıise "Erlik Han veya diğer adıyla Cinges Han'dır". Erlikler sürüngen, ufakcanavarlar ve hastalıkları oluşturmuştur. Erlik-Han'ın yardımcılarından en meşhurlarıise Erlik'in Oğlu İtker-Molat ve Kızı Uçak Tolay'dır. Ayrıca kötü ruhlarınidarecisi Üzüt Han ve yedinci kattaki cehennemin idarecisi Tamı Handa en korkulanyeraltı güçleridir.

Hakas dini inanışlarındabazı isimlendirmeler dikkat çekicidir. Bunlardan Farsça "Huda" kelimesininHuday olarak Akçağan dini inanışlarının arasına girmesi ve Moğol KağanıCengiz'in adının "Cinges" olarak yer almasıdır. Ortada ise "Künnig Çir"bulunmaktadır ki burada insanlar yaşamaktadır. "Künnig Çir" iyilikler ve kötülüklerdünyasının savaş alanıdır. Şamanlar bu savaşta insanların yanında onların kötülüklerden,hastalıklardan korunmalarında yardımcı olurlar. Her şaman, şamanlık görevine başlamadanönce şamanların piri "Adam Atam"dan izin almak zorundadır. Adam Atam veyaAdam Han dünyanın batısındadır. Adam Han'a giden yolda önce Kormes Han gelenlerin şamanlıkkabiliyetlerini kontrol ederek Adam Atam'a geçmelerine müsaade eder. Şaman adayı henüzşaman olmamıştır. Ama şaman olacaklar "Çağan Çir"inde altıncı kattabulunan "yardımcı" tarafından seçilmektedir ve onlara "tös"verilmektedir.

Tös şamanlıkkabiliyetidir ki, kuşaktan kuşağa aktarıldığına inanılır. İşte Komes Han, şamanadaylarındaki bu tös'ün bulunup bulunmadığını kontrol etmektedir. Bu izin alındıktansonra ise aday önce "kam" olmak için çalışacaktır. Kamlık, bir anlamda şamankalfalığıdır. Kam olabilmek için halkın geleneklerini ve duaları iyi bilmekzorundadır. Ayrıca kutsal dağlık bölgelere çekilerek yaşlı bir şamandan eğitimalması gerekir. Yaşlı şamanın çırağını eğitmesi genellikle üç ay sürmektedir.Genç artık yaşlı şamana "pastaan paba" diye hitap eder.
Şamanlar toplumda hekimlik ve dini merasimleri idare görevini üstlenirler. Kışın yapılantörenleri "karaşaman" yaz törenlerini ise "Akşaman" başlatır veidare eder. Şamanların hekimlik görevleri ise en belirgin vasıflarıdır. Hatta MüslümanKırgız Türkleri'nde şamanlık kurumu yalnızca hastaları tedavi etmek üzere yerinikorumaktadır. Yine Lamaizm dinine girmiş Tuva Türkleri'nde de Şamanlar hasta tedavietmeye devam etmektedirler. Bu arada Anadolu'da halk arasında bazı hastalıkları iyileştirdiğineinanılan ve "Ocak" tabir edilen insanların davranış ve inanışlarının aynıgeleneğin değişmiş biçimi olduğunu söylemek mümkündür.

Hakas tarihi kısmında dadeğinildiği gibi Ruslar, Hakas halkını Hristiyanlaştırmak için yoğun baskılaryapmışlardır. Bu baskılar neticesinde son vaftiz 15 Temmuz 1876 yılında Askiz Köyü'ndeyapılmıştır. Böylelikle Hakaslar'ın tamamı şeklen Hristiyan olmuşlardır.Erkeklerin çoğu Vladimir, kadınlar ise Mariya adını almışlardır. Ancak bu rağmenHakaslar "Akçağan" inanışlarını ve geleneklerini "Haç"ın gölgesindesürdüre gelmişlerdir.

     ANA SAYFAYA DÖN   

KONUNUN BAŞINA DÖN

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol