İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  BES DUYU ORGANIMIZ
 


BEŞ DUYU ORGANIMIZ

GÖZ

Göz insanın en önemli organlarından biridir. İnsan algılamasının yaklaşık €’i bu organ tarafından sağlanır. Gözler düzensiz küre biçiminde yaklaşık 25 mm çapında ve her biri 7-8 gr ağırlıkta olan organlardır. Göz Kasları , Gözün hareketi hareket ettirici kaslar tarafından sağlanır. Bu kasların görevi; kasılarak gözü kaldırmak ve bakışı yukarı çevirmek ve gözü indirerek bakışı aşağıya yöneltmektir.

KULAK

Anatomik ve fonksiyonel olarak kulak üç kısma ayrılır; Dış, Orta ve İç kulak . Kulak kanalının ucunda kulak zarı ve bu zarın hemen arkasında orta kulak boşluğu bulunur. Bu boşluk içinde sesleri içi kulağa ileten üç adet kemikçik bulunur. Kulağın önemli bir elemanı da orta kulak ile burun boşluğu arasında bulunan östaki kanalı olup bu kanal orta kulak boşluğunun hava almasını sağlayan tek kapıdır ve kulak hastalıklarının bir kısmının oluşmasında önemli bir rol oynar. Östaki kanalı yolu ile orta kulağa oksijenli taze hava girişi de olur yani kulak bu kanaldan hava alır

BURUN

Koku alma organı burundur. Burun boşluğu iki delikle dışarı açılır. Mukus salgısı burun boşluğunun duvarlarını ve kılları nemli tutar. Böylece burundan giren kirli havanın hem temizlenmesi hem de kuru havanın nemlenmesi sağlanıp hava solunuma uygun hale getirilir.

Her iki burun boşluğunun üst tarafında, koku alma alanı olarak bilinen sarı bölge bulunur. Bu bölgede koku reseptörleri vardır. Koku reseptörleri, sadece mukus içinde eriyerek kendisiyle temas edebilen maddelerle uyarılabilirler.

DiL

Yediğimiz ve içtiğimiz çeşitli maddelerin tatlarını almamıza yardımcı olan tat tomurcukları dil üzerinde ve damağın geri bölgesinde yerleşmişlerdir. İnsan tarafından ayırt edilen tatlar genel olarak Tatlı, Ekşi, Tuzlu ve Acı olmak üzere dört grupta toplanır.
İnsanların bir kısmı bazı maddelerin tatlarını alamazlar. Bu durum bir çeşit "TAT KÖRLÜĞÜ" olarak adlandırılabilir.

DERi

Deride yer alan ve sıcaklık hissini ayırt eden alıcılar vardır. Sıcaklık ve soğukluk duyusunu alan alıcılar çabuk yorulurlar. Mesela bir elimizi sıcak diğerini soğuk suya sokar,bir süre sonra ikisini birden ılık suya batırırsak soğuk sudan çıkan elimiz ,ılık suyu sıcak, sıcak sudan çıkan elimiz ise soğuk hisseder. Deri altında ter salgılamaya yarayan ter bezleri ile cildin nemini sağlayan yağ bezleri bulunur.
Kıl ile kıl kökündeki sinir teli, bir tip dokunma alıcısıdır. Bir kılıfın hafif hareketi kıl kökünü saran sinir telini uyarır.

Duyu Organlarımızın Sağlığı

Duyu organlarımızın sağlıklı kalabilmeleri için onları düzenli olarak kontrol ettirmeliyiz.

Göz sağlığımız için;
• Gözlerimizi temiz tutmalıyız. Başkalarına ait havlu ve gözlükleri kullanmamalıyız.
• Televizyonu uzun süre ve yakından izlememeliyiz.
• Okuma sırasında gözlerimiz ile kitap arasındaki uzaklığın
20–35 cm olmasına dikkat etmeliyiz.
• Gözlerimizi aşırı ışıktan korumalıyız.
• Gözlerimizin görme yeteneğini artırmak için A vitamini içeren besinler yemeliyiz.

Kulak sağlığımız için;
• Kulaklarımızı temiz tutmalıyız.
• Kulaklarımızı soğuktan korumalıyız.
• Kulaklarımızı sert cisimlerle karıştırmamalıyız.
• Kulaklarımızı dış darbelerden korumalıyız.
• Yüksek sesli ortamlarda bulunmamalıyız.
• Patlama sesi gibi şiddetli seslerin olduğu ortamlarda, oluşan basıncın kulak zarımıza zarar vermesini engellemek için ağzımızı açmalıyız.

Burun sağlığımız için;
• Burun kıllarını koparmamalıyız.
• Burnumuzu karıştırmamalıyız.
• Sigara içmemeliyiz.
• Ne olduğunu bilmediğimiz ya da kokusu keskin olan maddeleri koklamamalıyız.

Deri sağlığımız için;
• Derimizi ezilme, kesilme ve yanmalardan korumalıyız.
• Vücudumuzu temiz tutarak deri üzerinde mikropların üremesine engel olmalıyız. Bunun için derimizin üstündeki kirleri ve ölü hücreleri, sık sık yıkanarak vücudumuzdan uzaklaştırmalıyız.

Dil sağlığımız için;
• Ağız temizliğine önem vermeliyiz.
• Çok sıcak ya da çok soğuk yiyecek ve içeceklerden kaçınmalıyız.
• Alkol ve sigara kullanmamalı ve dilimize zarar verebilecek bazı kimyasal maddelerden uzak durmalıyız.

Duyu organlarımızda görülebilen hastalıklar hangileridir?

Sağlığın en iyi korunması,hastalanmamaktır.Hayat biçim ve dengeli beslenmek hastalıklardan korunmanın en iyi yoludur.

Duyu organlarımız bizlerin dünyaya açılan yerleridir. Gözlerimiz, kulağımız, ağzımız, burnumuz…Hepsi dünyada neler olup bittiğini bilebildiğimizi gösterir. Duyu organlarımızdan biri hastalandığı takdirde bir bir yerimizde eksik muhakkak hissederiz. Duyu organları hastalıkları nelermiş birlikte göz atalım, ve belirtileri varsa hemen tedbirimizi alalım.

Burun Hastalıkları
Saman nezlesi : Basit nezle ve saman nezlesi olmak üzere iki tür nezle söz ko­nusu olabilir. Saman nezlesine buğday­gillerin çiçektozları yolaçar. Buruna gi­ren çiçektozları burunda alerjik bir tep­ki doğurur. Bu bakımdan, teşhis, mayıs haziran aylarında, çoğu zaman bir kır gezintisinden sonra başgösteren gözyaşı akıntılı aksırık nöbetlerine dayanır.

Burun kanaması : Yerel bir tahriş ya da bir polip söz konusu değilse, bu kana­manın nedenini genel durumda aramak gerekir. Burun kanaması örneğin yüksek tansiyondan ya da karaciğer sirozundan ileri gelebilir.

Kulak Hastalıkları
Sağırlık : işitme yeteneğinin az ya da çok yitirümesidir. Kulak yolunun kirle­nip tıkanması gibi basit bir nedenden Heri gelebileceği gibi, bazen çok karmaşık nedenlerle de ortaya çıkabilir. Bu durumda, temel nedenler kulak yangısı, otoskleroz, damar bozuklukları, beslen­me bozuklukları (azot eksikliği, şeker hastalığı), bulaşıcı hastalıklar (tifo, fren­gi), zehirlenme, kafatası veya ses trav­ması (örneğin kazancılarda görülen has­talık), ya da sinirsel bir hastalık olabi­lir.

Kulak yangısı : işitme organının yangılanmasıdır. Bu hastalığa streptokok, pnömokokgibi çeşitli bakteriler yolaçabilir. Genellikle bir burun ya da boğaz yangılanması sonucunda veya grip, kı­zamık, kızıl gibi hastalıklar sırasında or­taya çıkar. Dikkati çeken ilk belirtiler kulak ağrılarıdır. Bazen de bir irin akın­tısı göze çarpabilir. Bu durumda, he­men bir uzman doktora başvurmak ge­rekir. Çünkü, süreğenleşme tehlikesinin dışında, daha başka birçok tehlikeler söz konusu olabilir, yavaş yavaş sağır­laşma, mastoidit, menenjit, kulaktan yayılan genel hastalık durumu bu tehli­kelerden bazılarıdır.

Mastoid yangısı: özellikle süt bebekle­rinde, ivegen bir kulak yangısının baş­langıcından iki ya da üç hafta sonra or­taya çıkan sürekli irin dkıntısıyla kendi­ni gösteren bir hastalık durumudur. Mastoidit de denir. Delme işlemi uygu­lansa bile, ateş düşmez ve mastoid çı­kıntısı üzerinde bir ağrı belirir. Bu has­talık sinüslerde tromboza, ivegen bir menenjite ya da beyin Apselerine yolaçması nedeniyle çok ciddî bir hastalıktır. Antibiyotik tedavisi olumlu sonuç ve­rir.

Baş dönmesi : Uzayın üç boyutundan biri içinde yer değiştirme duyumları ola­rak tanımlanabilir. Krizlerle ortaya çıkar ve travma izleri, beyin uru, plaklı skleroz, damar sertliği, zehirlenme kökenli (alkol ya da tütünden ileri gelebilir) sinir yangısı, hatta basitçe bir kulak yangısı gibi çok çeşitli nedenlerden ileri gelebi­lir. Yalnız başına veya kulak uğultusuyla sağırlıkla, mide bulantılarıylaya da kus­malarla birlikte görülen baş dönmesi daima çok ciddiye alınmalıdır. Bu du­rumlar kulak burun boğaz uzmanının derinlemesine bir muayenesini gerekti­rir.

A) Kulak zarı
Çekiç kemiğinin başı (A), sapı (B) ve örs kemiği­nin kolu (C) saydam olarak görülmektedir.
B) Orta kulaktaki kemik zinciri
1) Çekiç
2) örs
3) Üzengi
C) Üst solunum yollarının yandan kesiti Burun boşluğunun yan çeperinde, üst (1), orta (2) ve alt (3) boynuzcuklar, yutak (4), ağız boşluğu (5), soluk borusjj (6) ve yemek borusu (7) görül­mektedir.

Göz Hastalıkları
Kaşlar: Kaşlarda kistler ve çıbanlar olu­şabilir.
Gözkapakları: Flegmon, yılancık, egza­ma, göz zonası kolayca tanınabilen gözkapağı hastalıklarıdır. Şalazyon yangılı olmayan bir kisttir. De­riye bağlanmaz ve gözkapağı kenarın­dan uzakta yer alır. Çoğu zaman kadın­da âdet kanamaları sırasında kendiliğin­den belirir.

Arpacık bir kirpiğin kökünde, gözkapağı kenarında beliren yangılı bir çıbandır. Gözkapağının yangılanması ise blefarit olarak adlandırılır.

Yaşlılık ya da yara izi nedeniyle meyda­na gelen büzülme sonucunda gözkapa­ğının kenarı dışa doğru kıvrılırsa, bu du­rum ektropiyon adını alır. Bu durumda­ki bir gözün mukozalı yüzeyi karşıdan bakılınca rahatça görülür. Ektropiyonun tersi duruma antropiyon (çipil göz) adı verilir. Antropiyonda, gözkapağı içe doğru kıvrılır. Bu ise kir­piklerin saydam tabakayı zedelemeleri­ne yolaçar.
Üst gözkapağının aşağıya doğru sark­ması ptosis olarak adlandırılır. Bunlardan başka, gözkapağında deri kanserlerine de rastlanabilir.

Göz sümüksel zarı : Saydam tabakanın yakınında mercimek iriliğinde sarımtı­rak renkli bir birikintinin belirmesi sık görülen bir durumdur. Bu leke “pinguekula” olarak adlandırılır. Olgunluk ça­ğında, göz sümüksel zarında üçgen bi­çiminde bir kıvrım belirir. Bu üçgenin bir ucu saydam tabaka üzerine uzanır. Pterigliyon olarak adlandırılan bu du­rum bazen pinguekula ile birlikte görü­lür. Saydam tabaka yangılanmaları çe­şitli biçimler gösteren konjonktivitlerdir.

Konjonktivitlerin en basiti hava akı­mında kalmaktan doğar. Bu durumda göz kızarır, gözkapakları birbirine yapı­şır; gözkapağının altında kum varmış iz­lenimi belirir. Bundan başka, mikrop kökenli ve irinli olabilen daha ciddî konjonktivitler de vardır. Bunlar tehlikeli olabilirler.

En ciddi olanlarından biri gonokokun yolaçtığı konjonktivittir. Bu hastalık saydam tabakada bozukluklar meydana getirir. Üzerinde durulması gereken bir hastalık da, tanecikli konjonktivit ya da öbür adıyla trahomdur. Trahom saydam tabakada ülserleşmeye yolaçar, bazen de körlüğe neden olur.
Gözyaşı yolları: Süreğen gözyaşı akma­sı özellikle yaşlılarda görülür. Bu duru­ma blefarit ile bir gözyaşı yolları hastalı­ğının birlikte bulunması yolaçar.

Saydam tabaka : Olgunluk çağında say­dam tabaka çevresinde beyazımtırak bir şerit belirmesi sık görülen bir durumdur. Yaşlılık halkası yada jerontokson olarak adlandırılan bu şerit, kolesterin sızması­nın söz konusu olduğunu gösterir. Kare-titler (saydam tabaka yangıları) saydam tabaka üzerinde basit sivilcelerle ya da çoğu zaman önemli izler bırakan bir ülserleşmeyle ortaya çıkar. Yüzeysel bir keratitten sonra beliren beyaz lekeler birer yara izi niteliği taşırlar. Çoğu du­rumlarda, bunlar frengi kökenlidir.

iris : özellikle ışığa karşı ağrılı tepki, gözyaşı akması, göz kızarması, iriste renk bozulması, gözbebeği daralması, iris yangılanmasının (iritis) başlıca belir­tileridir. Yangılanma silyer çembere de yayılabilir. Bu durum iridosiklit olarak adlandırılır. İridosiklite frengi, ivegen romatizma, şeker hastalığı ya da çeşitli zehirlenmeler yolaçabilir. İris yangılan­ması acele bir tedaviyi gerektirir. Vakit geçirilmeden bir göz doktoruna başvu­rulmalıdır.

Camsı madde : Camsı maddede meyda­na gelen en ağır hastalık glokom (karasu hastalığı)dır. Bu hastalığa göz basıncı­nın aşırı yükselmesi yolaçar. Hastalık uzman bir doktor tarafından acele teda­vi edilmelidir. Bu tür hastalıklar iris yan­gılanması ve saydam tabaka ülserlerinin delinmesi sonucunda da ortaya çıkabi­lir. Glokomun ivegen biçimi çok ani olarak çoğunlukla gece mide bulantılarıyla birlikte ortaya çıkar.

Göz kızarır ve ağrılı bir durum alır. Saydam tabakada bir bozulma başgösterir. Camgöbeği rengini alan gözbebeği genişler ve gör­me yeteneği ortadan kalkar. Görme ye­teneği daha ilk nöbette kesinlikle yitirilebileceği gibi, ard arda gelen nöbetler sonucunda yavaş yavaş da ortadan kal­kabilir. İvegen krizden önce bazı uyarı­cı belirtiler ortaya çıkabilir. Bakılan ışık kaynaklarının çevresinde çok renkli ha­lelerin belirmesi, alında ağırlık duyul­ması bu belirtiler arasındadır. Ancak bu gibi belirtNere önem verip bir göz dok­toruna başvuranların sayısı çok azdır.

Göz merceği: Katarakt yani göz merce­ğinin saydamlığını yitirmesi özellikle şe­ker hastalarında ve yaşlı kişilerde görü­len bir göz hastalığıdır. Görme yeteneği hızla azalır, gözbebeği gri ya da beya­zımsı bir renge bürünür. Vücudun bütü­nüyle ya da bir bölümüyle ilgili engeller yoksa, ameliyata başvurmak tek çaredir Bu tür ameliyatlargünümüzde daha da kolaylaşmış ve sık sık yapılmağa başlan­mıştır.

Bir önceki yazımız olan Böbrek Hastalıkları başlıklı makalemizde böbrek ağrısı, böbrek hastalıkları ve böbrek taşı hakkında bilgiler verilmektedir.

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol