İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  AKRABA EVLiLiGi
 


AKRABA EVLİLİĞİ

Akraba evliliği, evlenen çiftlerin birbirleriyle aralarında kan bağının olması, yani aynı atalardan, soydan geliyor olma halidir. Yurdumuzun bazı bölgelerinde sıkça rastlanan akraba evliliği durumu genetik danışmanlık hizmeti verilmesinin gerekçesidir.

Akraba evliliği sıklık derecesi


Akraba evliliği genetik olan rahatsızlıkların yaygınlığını etkilemekte olan mühim vaziyetlerden birisidir ve de dünyadaki toplumların ‘ si hatta daha çoğu tarafından yeğlenir. Dünyaya gelen bebeklerin %8.4 ‘ ü yapılmış akraba evliliklerinden doğar. İslami açıdan akraba evliliği bakımından değerlendirme yapılacak olunursa, kuzen ile evlilik kabul edilirken, kardeş ile, amcayla, teyzeyle, dayıyla, hala ile ve de sütanneyle evlilik yasaktır. Ülkemiz bakımından değerlendirilecek olunursa, birinci derece kuzen evliliği şeklinde adlandırılan kardeş çocukları evliliği, ülkemizdeki en çok görülen evliliklerdendir.


Akraba evliliğinin sakıncaları


En mühim problem sağlıklı olan eşlerin genlerinde bulunan rahatsızlıkların çocuklara geçmesidir. Bu hastalıkların en önemlileri otozomal resesif ile kimi multifaktöryel geçişli rahatsızlıklardır. En sık görüleni kistik fibrozistir ve bundan en fazla etki gören organlar epitelyum yapılar olur, dokulardaki salgılar, solunum ile emilim özelliğinde bozulma olur. Bunlara bağlı akciğerde problem, gastrointestinal sistemde komplikasyon meydana gelir. Kistik fibrozis rahatsızlığı olan kişinin yaşama süresi yaklaşık 27 senedir.


Fenilketonüri beyni etkilemekte olan bir rahatsızlıktır. Doğum sonrası 5-10 gün içerisinde bir iki damla kanla kolay bir yöntem ile rahatsızlık saptanır.


Talasemi major genellikle Akdeniz bölgesinde taşıyıcısı çok olan kan rahatsızlığıdır. Kansızlık çok olur, büyüme geriliği olur ve kalpte yetmezlik oluşur. Tedavisi yapılırsa 40 yaşına kadar yaşama şansı olur.

 

 AKRABA EVLİLİĞİ

Akraba evliliği nedir?

 Aynı soya ve aileye mensup insanların evlenmesidir. Türkiye’de en çok kuzen evlilikleri ve

2. sıklıkta dayı-   amca-teyze torun evlilikleri görülmektedir.

Akraba evliliği neden yapılıyor?

 

  1. Bazı dinlerde ve mezheplerde, dışarıdan biriyle evlenmenin yasak olması,
  2. Bazı ailelerin mal varlığının bölünmesini istememesi ve mülkün yine aynı ailede kalması isteği,
  3. Kapalı toplumlarda aynı mahalleden, köyden evlenmenin daha kolay olması,
  4. Kolaylıkla aynı sosyal statüye sahip bir bireyin bulunabilmesi,
  5. Kadın ve erkeğin sosyal ortamları paylaşmadığı toplumlarda insanların evlenmek için en kolay seçeneklerinin bu olmasıdır.
Akraba evliliği yapmazsak ülkemizin yararı ne olacak?

 

  1. Devlet bütçesini hiçbir zaman şifası olmayacak hastalıklara ayıracağımıza, eğitime ve önlenebilir hastalıklara ayırarak hem milyonlarca dolar tasarruf edebilir hem de parayı daha doğru yerlere harcayabiliriz,
  2. Hastanelerde oluşan yoğunluğu engelleyerek halkımızın daha iyi bir hizmet almasını sağlayabiliriz,
  3. Daha sağlıklı, zeki ve dış görünüşü güzel/yakışıklı bir toplum olabiliriz,
  4. Bakıma muhtaç ve özürlü vatandaşlarımızın sayısını azaltabiliriz,
  5. Hastaneleri, milyonlarca hastanın ve yüzbinlerce ailenin ikinci evi olmaktan kurtarabiliriz,
  6. Belki de her şeyden önemlisi insanların yaşama sevincini ve mutluluğu onlara geri verebiliriz.

 Akraba evliliği neden sakıncalıdır?

Akraba evliliği otozomal resesif geçiş gösteren hastalıkların görülme sıklığını artırır.

Her insanda 23 çift kromozom vardır. Her bir çift kromozomun bir tanesi anneden, diğeri babadan gelmektedir. Kromozomlar, DNA'yı içerir. DNA'nın fonksiyonel ürünleri kodlayan bölümleri ise Gen’dir.
Her bir kromozomda binlerce gen vardır. Her gen, kromozom üzerinde özel bir yere sahiptir. Genler bir kuşaktan diğerine-aktarılan-kalıtsal-birimlerdir.
Bazı hastalıkların ortaya çıkmasında sadece anneden veya babadan bozuk gen aktarılması yeterliyken, bazı hastalıklarda hem anneden hem de babadan bozuk olan genin alınması sonucu hastalık ortaya çıkar. Böyle bir durumda anne ve baba sağlıklı olabilirler, ancak bozuk gen taşımaktadırlar; yani tıp dilinde Heterozigot olarak adlandırdığımız durum söz konusudur. Hastalığın ortaya çıktığı çocuk ise Homozigot'tur yani her iki bozuk genide aldığı için hasta olmuştur. İşte bu kalıtıma Otozomal Resesif Kalıtım denir. Otozomal resesif kalıtımda, aynı bozuk geni taşıyan anne ve babanın hasta çocuk sahibi olma ihtimali %'tir.

Her akraba evliliğinden doğacak çocuk gerizekalı ve/veya sakat mıdır?

Hayır.

O zaman bu site neden var?

Çünkü, akraba evliliğinde diğer evliliklere göre risk artmaktadır. Toplumu yanıltan, kendi ailelerinde ve çevrelerindeki akraba evliliklerinden sağlıklı çocuklar doğmasıdır. Bu olay aileleri akraba evliliği yapmak üzere cesaretlendirmektedir. Akraba evliliği yapan bazı aileler sağlıklı çocuk sahibi olabilirken diğerlerinde hasta çocuklar olabilir. Ailenin daha önceki gebeliklerinden sağlıklı çocukları olması daha sonraki gebeliklerdeki risk olmadığını göstermeyeceği gibi, daha önce hasta çocukları olması sağlıklı çocuklarının olmayacağını da göstermez.

Baskın/Çekinik gen kavramları nedir?

Her insanın kabaca tüm özellikleri anneden ve babadan aldığı birer genle tayin edilir. Anneden ve babadan gelen birer eş gen birbirleri üzerine baskınlık gösterir. Örneğin göz rengini ele alalım. Kahverengi göz rengi, maviye baskınlık gösterir. Yeni doğacak bebeğin göz rengini belirleyecek olan gen çiftinde biri anneden, biri babadan gelen iki gen( K=Kahverengi, M=Maviyi temsil edecek) MM olursa çocuğun gözü mavi, KK olursa kahverengi ve MK yada KM olursa çocuğun göz rengi yine kahverengi olacaktır. Çünkü kahverengi göz rengi maviye baskındır. İkisi yan yana geldiğinde Kahverenginin dediği olur.

Akraba evliliği yaptık/yapacağız. Bize ne öneriyorsunuz?

 

Genetik danışmanlık. Aileler çocuk yapmayı planladıklarında mutlaka bir doktora müracaat ederek gerekli görülen testleri yaptırmalı ve hamilelik başlangıcından sonuna dek bir Kadın Doğum uzmanının gözetiminde çeşitli tarama testleri ve Ultrason(USG) ile izlenmelidirler.

 Akraba evliliği bir çeşit kan uyuşmazlığı mıdır?

KESİNLİKLE HAYIR! Halk arasındaki en büyük yanlışlardan biridir. Kan uyuşmazlığı ile otozomal resesif geçiş gösteren hastalıkların uzaktan yakından birbiriyle alakası yoktur. Akraba evliliği otozomal resesif geçiş gösteren hastalıların riskini artırır. Kan uyuşmazlığına bir etkisi yoktur. Kan gruplarının/Rh faktörlerinin akraba evliliğinin neden olduğu hastalıklarla bir ilgisi yoktur.

Akraba evliliği olmadığı halde ailemde sakat / spastik / zihinsel yada bedensel özürlü bir birey var. Neden?

Akraba evliliği sadece otozomal resesif geçiş gösteren hastalıkların görülme riskini artırır. Halk arasında, spastisite, bedensel doğumsal herhangi bir özürlülük ile karıştırılmamalıdır. Akraba evliliğinin neden olduğu hastalıkların geniş bir listesi sitede mevcuttur. Genellikle bu hastalıklar bireyleri bebeklik döneminde etkilemektedir ve zaman içerisinde zeka geriliğine ve/veya organ yetmezliği sonucu ölüme neden olabilmektedir. Akraba evlilğinin neden olduğu hastalıklar akla geldiğinde kör/topal gibi fiziksel kusurlar değil, doğuştan edinilen ve-çoğu-ölümle-sonuçlanan-hastalıklar-algılanmalıdır.

Eğer Akraba Evlilğine bağlı çocuğumun sakat / gerizekalı / özürlü / hasta olma olasılığı % ise neden yapmayalım?

%'lik oran az bir oran olarak görülebilir. Ancak bu oran unutulmamalıdır ki her doğacak çocukta birbirinden bağımsız olarak teşekkül eder. Örneğin kuzen evlilği yapmış bir bireyin 10 çocuğu olduğunu düşünürsek bunların Sağlam / Taşıyıcı / Hasta oranları değişkendir. Tamamı taşıyıcı da olabilir, sağlam da olabilir ama tamamı hastada olabilir. Fakat akraba evlilği yapılmazsa çoğu hastalık için görülme riski % yerine yüzbinde 1 ya da milyonda 1 gibi istatistiksel bir orana düşebilecektir.

Türkiye’de akraba evliliğine bağlı sık görülen hastalıklar nelerdir?

 

  1. Talasemi
  2. Fenilketonüri
  3. Kistik Fibroz
  4. Orak Hücreli Anemi
  5. Ailevi Akdeniz Ateşi(FMF)

 BAŞLICA KALITSAL HASTALIKLAR

-HEMOFİLİ

Bozuk genlerin bir araya gelmesiyle kanın pıhtılaşmaması şeklinde ortaya çıkan hastalıktır.Aile içi birleşmeler sonucu olduğu yanlış yere sanılmış olan bu hastalık ,özellikle kuşaklar boyu Avrupa krallık sülalerini kasıp kavurduğun , çok ünlüdür.Kurban,hemenher zaman bir erkektir ve hastalık bütün erkeklere “taşıyıcı” olarak adlandırılan annelerinden geçer.Günümüzde bu hastalığın görüldüğü birkaç kadın,hem hemofilili bir babaya,hem de taşıyıcı bir anneye sahip olma şansızlığına uğratmıştır.Hemofili çok ender görülen bir hastalık olduğundan,son olarak sözü edilen durum son derece ender bir durumdur.Pek çok ailenin durumu uzun yıllar boyunca açıklık kazanmaz.

Ailelerin çoğu için ilk taşıyıcılar konusundaki klinik detaylar eksiktir ve unutulmuştur.Fakat kraliyet aileleri söz konusu olduğunda durum değişir.7 nisan 1853′te ,kloroform kullanılarak yapılan doğum da,kraliçe Viktorya’nın hemofili taşıdığını ortaya koyuyordu.Kanın mekanizmasındaki bozukluğa yol sakat geni,X kromozomunu taşır;bu,”cinsiyete bağlı karakteristik ” adıyla bilinen durumdur.Cinsiyet kromozomları insanın cinsiyetini tayin eder .Fakat aynı zamanda ,cinsiyetten bağımsız olan renk körlüğü araları bitişik parmaklar ,kas sakatlıkları ve hemofili gibi karakteristikleri içeren genlere de sahiptirler.Erkek çocuk X kromozomunu hiçbir zaman babasından almayıp her zaman annesinden alır.Kadınlar da ise hastalık görülmez ,çünkü sadecedir kusurlu ,öbürüyse normal olan iki X vardır ;normal olan.yeterli pıhtılaştırıcı unsuru sağlar .

Kadın,kız ve oğullarının her birine X kromozomlarından birini verecektir Çocuklar kusurlu olanı alabilecekleri gibi kusursuz olanı da alabilirler .Kızların taşıyıcı oğullarının hemofilili olma şansının yarı yarıya oluşu buradan gelmektedir.Durumun ilk olarak ortaya çıkmasına Leopold yol açtı;çok ufak tefek yaralar büyük kanamalara yol açıyordu ve vaftizi uzun süre geciktirildi. Leopold’un bütün çocukluğu çeşitli hastalıklarla dolu geçmişti ve yirmi altı yaşındayken bile annesi Avusturya yolcuğuna izin vermedi.Bu yolculuk,kraliçenin yazmış olduğu gibi,hem prensin sağlığını hem de onu merak etmekten kendi sağlığını tehlikeye sokacaktı .Bununla beraber üç yıl sonra evlenmesine izin verdi.Küçük bir kazanın sebebiyet verdiği büyük bir kanamadan öldüğünde Leopold un bir kızı vardı ve karısı erkek doğacak bir çocuğa gebeydi.Leopold un hastalığı kızına geçirmesinden önce(erkek çocuknormaldi ,kraliçe Viktorya ailelerinin “bu müthiş hastalığın pençesinde” olduğunu yazmasına sebep olan başka belirtilere de şahit olmuştu.Leopoldan on yıl önce doğan Alice ,1862′de evlenmişti.İki kız taşıyıcı,Leopold’un ölümünden on bir yıl önce üç yaşındayken,pencereden düşmesini sebebiyet verdiği kanamadan ölen oğlu dahemofililiydi.

Şimdilik hemofiliye bir çara bulunamamıştır fakat pıhtılaştırıcı madde kısa bir süre etkili olmak üzere zerk edilebilir.Bu süre ancak bir gündür. Geçmişte kanama korkusu hastalıklı bir kimseye hiçbir şey yaptırılmamasına yol açardı.Günümüzde,hemofilli çocuklarla uğraşmak üzere özel alçak boyda ve pamuk doldurulmuş eşyalı çıkıntısız döşemeli ve yumuşak oyuncaklı kreşler vardır.Fakat aşırı korunmanın da ziyanlı olduğu belirtilmektedir.Günümüze kadar bir tedavisi bulunamamıştır.Ve dünyanın,Kraliçe Viktorya’nın”bildiklerimin en kötüsü”olarak adlandırdığı bu hastalıktan kurtulması için epey zamana ihtiyacı vardır.

- ALBİNİZİM

“Gebe kaldı ve derisi kar gibi beyaz,gül gibi kırmızı saçları yün gibi beyaz ve uzun,güzel gözlü bir çocuk doğurdu”.sözü edilen çocuk,bir gemi yaparak Tufandan kurtulan Nuh’tur .Bu tasvir İsa’dan yüzyıl kadar önce yazılmış olan bir kutsal kitapta yer almaktadır(Enoch’un kitabı) .Belirtilen özellikler albino özellikleridir.Daha sonra ki dünya nüfusunu atası Nuh olduğuna göre albinoların sayısının çok daha fazla olması beklenirdi.Alginizim çekinik bir genin yol açması sebebiyle (doğal çekimin işe karışmadı düşünüldüğünde),dörtte birimizin albino olması gerekirdi.

Oysaki albinizim çok daha az oranda ,fakat bütün ırklarda görülmektedir.Bir kusur olarak adlandırılabilir,çünkü pigment yokluğu gözlerin zayıf ve astigmat olmasına,güneşe tahammül edilmemesine yol açmaktadır.Ayrıca,her ne kadar Avrupalı albinolar sarışın ve açık tenli kişiler arasında fazla göze batmadan dolaşa biniyorsalar da durum zenciler,Japonlar ve kızıl dereliler için aynı değildir.Bildirilen oran, Avrupa için aşağı yukarı yirmi binde birdir.Ortalama olarak İngiltere’de2500 ABD ‘de 9000 albino vardır.Koyu renkli toplumlarda albinizim daha yaygındır.

Nijerya da oran 3000′de birdir ve herhangi bir şehirde kolaylıkla seçilmektedir .Panamadaki bir kızıl dereli gurubunda (SanBlas)oran 132′de birdir.Çekinik albino geni Avrupalılarda 70′de bir oranında bulunmaktadır.Bir çocuğun albino olması için taşıyıcı(heterozigot)kimsenin bir başka taşıyıcıyla eşleşmesi gerekir. Hem ana hem de babanın albino olduğu durumlarda çocuklar kesin albino olur. Ana babanın birini albino olması sonucunda çocuk 70′te birimiz oranda taşıyıcı olur ve görünüşü normaldir.Ana babadan birini taşıyıcı olup olmadığı ancak albino bir çocuğun doğumuyla anlaşılabilir.

Bir ailede daha önceden albino çocuk görülmüşse,bir başka çocuk görülme şansı 4′te bir oranındadır.Sonuç olarak da albinoların iki renkli olabileceğini ve melanin (saç ve deri dokucularındaki renk maddesi)eksikliğinin büyük bir olasılıkla tirozinaz enziminin yokluğundan ileri geldiği düşünülmektedir.Bu enzim,tiroksinin melaline dönüştüğü ilk evrede katalizör rolünü oynamaktadır.Gözün pembe oluşu pigment renginde değil pigment yokluğu nedeniyle kanın kırmızı renginin görülebilir olmasından ileri gelmektedir. Kuvvetli ışıktan albinoların gözleri çok zedelenir,bu nedenle koyu renk gözlük kullanırlar.Bedenleri Nuh peygamber gibi bembeyaz olanlar için bir çare bulunamamaktadır.

- HABSBURG DUDAĞI

Dünyada binlerce burun,alın,çene şekli bir baba oğlun, bir ana oğlun ,bir babakızınkinin çok benzer oluşu dikkate değer.Bu biçimlerin tarifi çok güç fakat müşahedesi kolaydır.Baskerville ailesini sorguya çekerken,Sherloch Holmesportresini gördüğü bir ata ile torunu arasındaki benzerliğe hayret etmişti.Sonrada,hayalinde sakallarını kazıyarak ,ailenin kendini gizli tutan bir ferdini ortaya çıkarmıştı.Bu tür baskın bir aile karakteristiği, portrelerini yaptırmak için yeterince zengin ve asırlar boyu hüküm sürecek kadar kudretli olan HABSBURG sülalesinde görülür.

HABSBURG dudağı her halde tek bir gene bağlıdır.Öne doğru bir çıkıntı yapan çirkin altdudağa ,dar bir çene ve çoğu zaman hafif açık bir ağız eşlik eder.İyi bir şan solarak,hiçbir gravürcü ve ressam ,zamanımızda da bu ağız şeklini güzelleştirme gitmemiştir. Bu dudağa sahip tarihi kişiler arasında imparator I.Maximilian(XV.yüzyılda doğan ), imparator V.Charles (XVI.yüzyıl),arşidük Albrecht ve İspanyaKralı XII.Alfonso vardır.Bu ender değişken,bir ailede dönüp dolaştığına ve sadece kusura sahip kişiler tarafından geçirildiğine göre ,tek bir baskın genin esiri olsa gerektir. Kalıtımla geçme şansı 50:50 olan bu kusura sahip kişilerin, çocuklarına da geçirme şansı aynı orandadır.Pek çoğumuzda HABSBURG dudağına benzer bir şey yoktur,fakat dille ilgili garip bir yetenek vardır.Bazı kimseler dillerini iki yandan ve yukarı doğru U şeklinde kıvırabilirler,bazıları kıvıramaz.Fakat son derece belirgindir.Bu karakteristiğin genetiği üzerinde fazla çalışılmamıştır ve her ne kadar daha uzağa tükürebilmeyi sağlıyorsa da,dili bu şekilde hareket ettirmenin ne işe yaradığı bilinmemektedir.

RENK KÖRLÜĞÜ

Genetik kalıtımla geçen bir başka anomalidir. Tam bir renk körlüğü enderdir. Sebep olan gen çekiniktir ve her iki cins de etkiler. Kısmi olan renk körlüğü otuz kişide birini etkiler. Cinsiyet genleriyle ilişkilidir ve kadından çok erkelerde yaygındır. Bütün istisnaları bir kenara iten temel kurallar vardır. Normal bir kadın renk körü bir erkekle evlendiğinde çocuklarının normal olması beklenir. Normal bir erkek renk körü bir kadınla evlendiğinde erkek çocuklar renk körü, kız çocuklar normal olacaktır. İlk durumun bir kuşak sonrası ele alındığında bu evliliğin normal kızları, babalarının renkkörlüğünün taşıyıcıları olacaktır.

Dolayısıyla oğullarının yarısı renk körü, yarısı normalce kızlarının yarısı da kendileri gibi taşıyıcı olacaktır. Taşıyıcı kızlar renk körü erkeklerle evlendiğinde durum daha kötü olacaktır. Oğullarının yarısı renk körü ve kızlarının yarısı taşıyıcı olacak, buna karşı kızların geri kalan yüzde ellisi renk körü olacaktır. Nihayet renk körü bir kadın renk körü bir erkekle evlendiğinde bütün çocukları renk körü olacaktır.Hemofilde de olduğu gibi bütün bunlar X kromozomuna bağlıdır. Erkek çocuk tek Kromozomunu annesinden alır. Kızın iki X kromozomu vardır ve birinin anasından,öbürünü babasından alır.

Babası renk körü olduğunda bir kız çocuğu onun kusuru X kromozomunu alacak, fakat annesinden de sağlam bir X kromozomsalmış olacaktır. Biri sağlam biri kusurlu X kromozomlarının sonucu normal görüş, fakat taşıyıcılıktır. Oğullarının yarısı kusurlu X kromozomunu, yarısı sağlam olacak,böylece yarısı renk körü yarısı normal olacaktır. Birkaç istisna dışında renk körlüğü kalıtımının mekanizması budur.Renk körlüğünün görülüş oranı ırklara göre değişir. Avrupalılarda çok sık görülmesine karşılık, örneğin Eskimo ve Avustralya yerlilerinde enderdir.

Yine doğal seçimin işe karışarak, daha ilkel toplumlarda renk körlerinin yaşamasını güçleştirdiği varsayılır.Avrupa’da erkeklerin %7 ‘si ve kadınların %0,5 ‘i ya renk körü ya da renk görüşleri zayıf olan kişilerdir. Bir bütün olarak renk körlüğünün daha az olduğu toplumlarda,kadınlardaki renk körlüğü oranı erkeklerinkinin çok ufak bir kesridir.Bütün bunlara ek olarak da, hem hemofili hem de renk körlüğünü Y ‘ye değil de Kromozomuna bağlı oluşan bir tesadüf sonucu olmadığını söyleyebiliriz.

Bu ikisi gibi cinsiyete bağlı hemen bütün özelikler X kromozomuna bağlıdır. Sebep açıktır:X Kromozomu geniştir ve genler için yer boldur. Erkeklere özgü Y kromozomu ise daha küçüktür. Erkeklik dışında Y kromozomuna bağlı tel özellik vardır, bu da tüylü kulak uçlarıdır. Genlerin karmaşık dünyasının bir kromozom üzerinde böylesine konularda belirlenmiş olması tuhaf görülebilir.

- TAT ALMA, TAT ALAMAMA

1931 ‘den bu yana genetik ilminin ilgisini çeken bir kimyasal bileşimler grubu vardır;bunlarda; bazı kimseler bir tat bulmakta, bazıları ise hiçbir tat alamamaktadır. Bu bileşimler phenylt hiocarbamine vephenylthioure gibi maddeler kapsarlar. P.T.C. gibi önemsiz bir kimyasal maddede tat bulma garip bir karakteristik, fakat her şeyden önce kalıtımla geçen bir vasıftır. Anne ve baba tat alamayan olmasında çocuk da tat almayan olacaktır.

Ana ve babanın birinin tat alamayan olduğu durumda çocuğun tat alan olması daha yakın bir ihtimaldir. Babalık davalarında pratik bir önem taşıyan durum, mavi göz, kahverengi göz konusu değildir. Mavi göz de, tat almama da çekinik karakterlerdir. İkisi de kalıtımla geçen bir gen çiftine bağlıdır, fakat her ikisinde de durum başka genlerin etkisiyle karmaşıklaşabilir.

Avrupalı ve Kuzey Amerikalıların p kadarı P.T.C ‘yi tadabilir. Araplar c ve Avustralya yerlileri Q ‘le bu konuda daha az yetenekli ise de; Çinliler  ‘danfazla, zenciler • ve Amerikalı Kızılderililer ˜ ‘le, çok daha fazla yeteneklidir.İnsanlar konusundaki bir tartışma daima söz edilmesi gereken hayvanlar arasında daprimatlar tat alır görünmektedir. Bulgular kesin değildir. Fakat İngiliz hayvanat bahçesindeki yirmi sekiz maymundan yirmisi yüzlerini buruşturmak gibi yollarla P.T.C ‘nin acı, nahoş tadın aldıklarını göstermişlerdir.

Bu yetenek acaba neden vardır ve neden tür ve ırklar arasındaki fark görülmektedir? Tiroit bezlerinin hastalığı veya guatr ile tat alma arasındaki bağ olmasıdır. Bu hastalığın görüldüğü kimselerin tat almama ihtimali daha yüksektir.Bu hastalıkla tat alma arasındaki bağ, hemofili hikayesindeki gibi zorlayıcı değildir,fakat her iki durum da genetik araştırmaları açısından çok değerli materyallerdir.

Herikisi de izlenebilmekte, hiçbirinin etkisi diğer genler tarafından anlaşılmaz hale getirilmemekte ve her ikisi de açıkça kalıtımla geçmektedir. Bunlar ve Habsburgdu dağı, renk körlüğü gibi diğer karakteristiklerin tümü de, genetik, ilminin genel bilgisine katkıda bulunmuştur. Bunların her biri genetikçilerin dört elle sarılması gereken kırıntılardır.Her bir yeni hayatın yaratılmasında akmaya başlayan kalıtım nehri, ayrıntılı bir inceleme için çok büyük, çok bulanıktır ve ancak zaman zaman elegeçen kırıntılar incelenebilir.

- SAÇ DÖKÜLMESİ

Zamanla ilerleyen saç dökülmesi kellikle sonuçlanır. Yıllar geçtikçe insan yaşlanır;yaşlanmaya koşut olarak saçlar da zayıflar ve seyrekleşir. Dökülme büyük olasılıkla saçlı deriye gelen kan akımının ve besleyici maddelerin azalmasına bağlıdır. Saçların dökülmesinin tipik bir ilerleyişi vardır. Şakaklardan başlar, ardından tepeye ayrılır,bazen alın üstünde bir tutam saç kalacak biçimde sürer ve sonunda yalnızca ensenin üstünde yarım taç gibi bir kulaktan öbürüne uzanan saç kalır.

Yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan ve fizyolojik bir olgu kabul edilen saç dökülmesi, yapısal ve kalıtsal olduğu söylenebilir. Çoğunlukla erkeklerde görülür. Fakat hemofili veya renkkörlüğü gibi cinsiyet genine bağlı değildir. Erkeklerde kadınlardan çok görülmesi,cinsiyete bağlı olduğunu belirtmez. Saçı dökülmüş bir erkek bu karakteristiği oğullarının yarısı kadarına geçirecektir. Fakat konu istisnalarla doludur. Ayrıca saç dökülmesinin başlıca iki farklı tipi olduğu sanılmaktadır.

Bunlardan birinde saçlar otuz yaştan önce seyrekleşmeye başlamaktadır. Öbüründe ise saçlar daha geç dökülmektedir.Başlangıçtaki, saçı dökük-dökük değil ayrımındaki basitlik saç dökülmesini başlama yaşı çekiniklik karakteri erkek hormonlarıyla ilişkisi yaşlılıkla bağlantısı ve kalıtımla geçişinden birden fazla genin rol oynamasıyla karışmaktadır. Basitlik, yerini bir karışıklığa bırakır ve bu sebepten çocuğun saçları konusunda tahminler yürütmekten kaçınır.

Bununla birlikte erken başlayıp ilerleyen saç dökülmesi baskın bir genin işe karıştığı düşüncesini uyandırmaktadır. Sadece erkeklerde baskın olduğundan,erkenden saçlarını kaybeden kimsenin oğullarının yarısından aynı hal görünecek,fakat kızlar için bu durum söz konusu olmayacaktır. Gelecek kuşaklarda ise bu kız ve oğulların yarısı, kendi oğullarının yarısının saçlarının erken dökülmesine neden olacak.

 
 
Z i Y A R E T C i - D E F T E R i
orhanyildiz.tr.gg
A N A - S A Y F A Y A - G i T
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol